Namaz İslam’ın en önemli esaslarından biridir. Müminin hayatında en çok yer tutan bu ibadetin nasıl olması, hangi sıfatları taşıması gerektiği ile ilgili hususlar ayet ve hadislerle belirlenmiştir. Şunu hemen ifade edelim ki, belirlenmiş özellikleri ile namazı kılmak konusu son derece önemlidir.

   Kur’an-ı Kerim, namaz ibadetinin kılınış şeklini detaylarıyla anlatmamıştır. Ancak namazda bulunması gereken özelliklerin neler olması gerektiğini açıklamıştır. Kur’an, namazın vacibiyetini ifade ederken seçtiği fiilden başlayarak konunun ciddiyetini ortaya koymuştur. Kur’an’ın, ‘namaz kılın’ anlamına gelen (صلوا) fiili yerine,‘doğru kılın, ayakta tutun, yaşatın’ anlamını taşıyan  (اقام-يقيم) fiilini tercih etmesi dikkat çekicidir. Yani kılınacak namaz dikkatle ve titizlikle eda edilecek bir namaz olmalıdır.

   (اقام) fiili namazın tastamam bir şekilde; farzı, sünneti ve adabına uygun olarak tadil-i erkan ile vaktinde ve devamlı kılınmasını ifade eder. Bu fiilin diğer bir anlamı da namazı eda etmek için kendisini her şeyden sıyırmak ve edasında gevşeklik göstermemektir. ‘Namazın ikamesi’ ifadesinde, namazın gerekli şartları ve adabıyla kılınmasıyla birlikte, bu ibadetin fert ve toplum hayatına kattığı tüm değerlerin ayakta tutulması, yaşatılması anlamı da vardır.

    Müminun suresindeki dokuzuncu ayet, namazın dikkatlice ve titizlikle kılınmasını net olarak beyan eder: ‘Namazlarını titizlikle eda ederler.’ Ayette geçen ‘muhafaza’ kelimesi sözlükte ‘devam etmek, riayet etmek, gözetmek’ anlamlarına gelir.

   Kur’an, namazın nasıl olması gerektiğini ifade etmekle yetinmez, bunu ihmal veya ihlal etmenin tehlikesine de dikkat çeker ve uyarır:

  ‘Vay o namaz kılanların hâline ki onlar namazlarından gâfildirler.’ (Mâûn, 4-5)           

  Elmalılı Hamdi Yazır, bu âyetin tefsîrinde şöyle der:

-Onlar namazın ehemmiyetinden gaflet edip, onu gereği gibi ciddî bir vazife olarak yapmazlar,

-Kılınıp kılınmadığına aldırmazlar,

-Vaktine dikkat etmezler, vaktin geçip geçmediğine aldırmayıp tehir ederler,

-Namazın terkinden müteessir olmazlar,

-Kıldıkları vakit de, Allah için hâlis niyetle kılmayıp dünyevi bir takım maksatlar için kılarlar,

-İnsanlarla beraber bulunduklarında namaz kıldıkları hâlde, yalnız kaldıklarında kılmazlar; kılsalar bile Hakk’ın huzûrunda imiş gibi bir huşû ve tâzim içinde değil, gösterişle kılarlar.’

 (Hak Dîni Kur’ân Dili, IX, 6168)

   Namaz; günahlara karşı koruma sağlayan, insanı kemâle erdirerek Allah’a yakınlaştıran özelliğiyle manevi, ilâhi bir gıda ve ilaçtır. Rasulullah Efendimiz ‘benim namaz kıldığım gibi namaz kılın’ diyerek bu ilahi devânın kullanım şeklini göstermiştir. Şayet alınan ilaç etki yapmadıysa, yanlış bir kullanım söz konusudur. Çünkü Yüce Allah   namazın,  hayata yansıyacak etkisinin nasıl olacağını belirtmiştir:

‘Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah’ı anmak(olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor.’ (Ankebut:45                         

  Demek ki, namazda koruyucu mükemmel bir güç var. Ünlü Şair Muhammed İkbal’in dediği gibi ‘Namaz, Müslümanın avucunda kılıç gibidir. Namaz, zulmü, kötülüğü ve hayasızlığı öldürür.’

İnsanlar bugün tehlikelerden korunmak, sağlıklı yaşamak için ne masraflar yapıyorlar! Bunca tedbir ve harcamalara rağmen, ne güvenlik ne de sağlık sorunu çözülemiyor. İnsanların çoğu hem bedenen, hem ruhen hasta. Bütün maddi imkanlara sahip olmakla beraber mutsuzlar. Canlarını ve mallarını korumak için akıl almaz tedbirlere baş vuruyor, korkunç masraflar yapmalarına rağmen kimse kendisini güvende görmüyor. Dünyadaki paranın çoğu güvenlik ve sağlık sorunları için harcanıyor. Oysa İslam’ın güvenliği ve mutluluğu sağlamak için önerdiği namaz hakikati, hakkıyla uygulansa sorun kolayca çözülecektir. Namazın insan hayatında oynadığı kapsamlı ve güçlü rolü üzerinde düşününce, bu ibadetin neden ‘dinin direği’ olarak nitelendirildiğini anlayabiliyoruz.

Sonuç olarak; nasıl bir namaz kıldığımız meselesi, en az namaz kılıp kılmadığımız meselesi kadar önemli ve önceliklidir. Taklidi imandan ve taklidi namazlardan kurtulmak ve korunmak gerekir.