İnsanlar sosyal varlıklar oldukları için kaçınılmaz olarak etkilenir, değişir, şartlara, ortamlara göre konumlanır. Eskiden bu etkileşim doğal olarak gerçekleşirdi. Biraz ağır işlerdi ve genel anlamda da müspet yönde olurdu. Toplum mühendisliklerinin patlama yaptığı son çeyrek yüzyılda doğal hiç bir şey de kalmadı. Bütün projeler toplumları dizayn etme, algı operasyonları ve yöntemleri üzerinde gelişmeye başlandı.
Bizim Anadolu toplumları da bu minvalde ciddi değişimler yaşadı. Yaşadığımız evrim veya evrilmeyi, büyüklüğünü, genel olarak da dehşetini her zaman okuyamıyoruz. Algı oluşturma araçları ve yöntemleri artık ülke sınırları ile mukayyet kalmadığı için lokal projeler yerini şimdi küresel olanlarına bıraktı. Hayatın rutin akışı içerisinde bu değişimlerin yaşanıyor olması; projelerin küreselliğini, üzerimizdeki etkisini ve bizi bizden ne kadar uzaklaştırdığını perdeliyor maalesef.
Toplumumuzda kadın; kültür, inanç ve köken olarak muhafazakar, doğal, harem dairesini, ailesini ve özellerini gözünden sakınan bir yapıdan gelir. Kendi özel hareminde kendisine bakar, süslenir, güzelliklerini yüklenirdi. Ancak haremin dışına çıkması gerektiğinde süslerini ve güzelliklerini ya bırakır, ya da örterdi. Böylece ailesine özel, müstesna bir noktada kalırdı. Aileyi öz değerler üzerinden koruyup geliştirir, dolayısıyla toplumunun da koruyucusu, taşıyıcı kolonu işlevini görürdü. Bu kültürümüzde kadın sağlam bir şekilde korunduğu için toplumun da iç dinamikleri sağlam, direnç noktaları güçlü oldu hep. Ama şimdi öyle değil. Bizi cephelerde yenemeyenler kadınımızı hareminden çıkarmayı başararak yendiler. Basit bir örnek üzerinden evrilmenin boyutunu görmek mümkün:
Eskiden kadının süsü de, güzelliği de, öz bakımı da evinin içinde idi. Şimdi bunu sokağa çıkardılar. Eskiden bayan kuaförü diye bir kavram yoktu. Sonra gizli ve izbe yerlerde farklı bir isimle tek tük açılmaya başladılar. Bu iyi pazarlandı. Gizli olmaktan çıkarıldı, alenileşti. Çok kısa bir süre içinde ot biter gibi her köşe başında bir tane açılmaya başladı. Bu gün her halde esnaflık kolu olarak en yaygın kalem durumundadır.
Bu gün gelinen nokta çok vahim. Bir iki yıl öncesine kadar bu bayan kuaförlerinin çalışanları bayan idi. Şimdi artık erkekler bu işi yapmaya başladılar. Yine dikkati çeken önemli bir husus; eskiden "Bayan Kuaförü" olarak isimlendirilen bu salon ve mekanların isimleri şimdi "Bayan Güzellik Salonu" şeklinde değişmiştir.
Kendi haremi dışında daha önce bir süsü, bir özeli, bir güzelliği olmayan kadınımız şimdi bunları hareminin dışına çıkarmış, hareminde ise terk etmiştir. Özellikle son 10-15 yıldır bize dayatılan bu kültür, ateşin odunu yediği gibi bizi bitiriyor maalesef.
Toplum olarak namusumuz, özelimiz, kırmızı çizgimiz, mahremimiz olan kadını koruma altına almadığımız, kadına yönelik oyunları bozmadığımız müddetçe iflah olmamız mümkün değildir.