Bayram vesilesi ile memleketime geldim. Şırnak’ın İdil ilçesinin Çığır Köyüne yani. Genel geçim kaynağı malum, ziraat. Yani tahıl üretimi. Son iki yılda yaşanan kuraklıklar sonrasında bu yılın bol yağışlı olmasına bağlı olarak mahsuller de çok iyi idi. Buğdayda verim dönüm başına 350 ila 450 kg civarında oldu. Tabi bu verim, susuz tarlalar için söz konusu. Sulu tarımda ise verim 500-600 kg arasında bir verim rekoltesine ulaşıldı.

Buna bağlı olarak köylü ile çiftçinin yüzünün gülmesi beklenirken suratlar yine asık. Çünkü hükümetin belirlediği taban fiyatlar sadece açıklamada kaldı. Son iki yılın biriken borçlarının ödenmesi yine gelecek yıllara kaldı yani. Buna doğrusu biz de üzüldük. Yani kuraklıkta da rahmet bereket ve bollukta da yüzü gülmedi.

Demek mesele ürünün olup olmaması değil, çiftçiyi koruyup kollayan bir hükümet anlayışının olup olmamasıdır. Buğdayın bol olduğu böyle bir sezonda dahi Ukrayna ve Rusya’dan ülkeye buğday getirenler var. Ve buna yol veren bir hükümet politikası.

Belirlenen taban fiyat ve destekler ile birlikte Buğdayın kilosunun yaklaşık on liraya çıkacağı açıklandı. Ancak sadece açıklandı. Çünkü ofisler alım yapmıyor Sadece belli bazı buğday çeşitleri, sınırlı bir kota ile alınıyor. Geri kalan buğdayları alan yok. Çiftçinin ürünü yine çiftçide kaldı. Saha tüccarlara kalmış. Ciddi bir suiistimal ve rant söz konusu olmuş. Çiftçi dışında herkes kazanıyor. Yorulmak, uğraşmak, borç ve harç ile ayakta kalmak ise çiftçiye ve köylüye kalıyor.

Devlet çiftçinin ürününü almayınca ya da almakta isteksiz davranıp geciktirince meydan tüccar diye sahaya inen insanlara kalıyor. Zaten borç altında ve sıcak paraya muhtaç olan çiftçi, en kısa zamanda ürününü satmak zorunda olduğu için büyük bir kırımla mahsulünü elinden çıkarıyor.

Böyle bir tarım politikası ile çiftçiliğin korunması, tahıl ürünlerinde dışa bağımlılıktan kurtulma ve üretimin geliştirilmesi gibi bir sonucun alınması imkânsızdır.

Hükümeti bir an önce soruna el atmaya ve çiftçinin derdine derman olmaya davet ediyoruz.