Türkiye, 13 Kasım günü İstanbul İstiklal caddesinde meydana gelen patlama sonrasında yine askeri ve güvenlik politikalarının öne çıktığı, diğer bütün meselelerin geri planda kaldığı bir atmosfere girdi. Bir an için acaba yine eski; her gün sivil insanların ortasında bombaların patladığı günler geri mi geliyor korkusu oluştu. Allah memleketimizi, insanımızı muhafaza etsin. Zalimlere de fırsat vermesin. İstiklal caddesindeki patlamanın izlerinin Afrin’e kadar sürüldüğü de söylenince sınır dışı bir hava veya kara harekatı ihtimal dahilinde oldu. Nitekim 19 Kasım günü de Pençe Kılıç Hava Harekâtı adlı operasyon başlatıldı.

Her operasyon, beraberinde başka operasyonları da doğurduğu için ortalık daha da gerilecek maalesef. Nitekim öyle de oldu. Kuzey Suriye’den ateşlendiği ifade edilen roketler Karkamış ve farklı farklı yerlerde sivil yerleşim alanlarına düştü. Sivil can kayıpları ve yaralılar var.

Türkiye ne zaman önemli bir sürece girse, ayar vermeye yönelik operasyonlar, manipülasyonlar ve provokasyonlar birbirini izliyor. Önemli bir seçimin arifesinde olan Türkiye’nin böyle olaylar yaşaması normal bir durum değildir. Dolayısıyla 2023 seçimlerinin hem seçim sürecinin hem de sonuçlarının doğal olmayacağını şimdiden söylemek yalan olmayacaktır.

Hele hele Kürt seçmenin tartışmasız bir şekilde önümüzdeki seçimlerin rengini belirleyecek olan kitle olması, gerginlik ve provokasyonların da daha çok Kürt Meselesi üzerinden yapılacağının aslında işaretidir. Çünkü karnın en yumuşak yeri, en rahat kaşınabilecek noktası bu meseledir. Yine kutuplaştırıcı dil, yine gerginlik siyaseti ve yine masumların kanının akıtılması… Ama sonuçta yine bir şey değişmeyecektir.

Suriye, Irak, İran gibi komşu ülkelerde yaşanan önemli olaylar, sıcak gündemler ve yürürlüğe konulan yeni stratejiler, Türkiye’yi de çok yakından ilgilendirmektedir malum. Bu nedenle seçimlerde birçok merkezden önemli operasyonların çekileceğini görmek mümkündür. Bu operasyonlar içeriden olabileceği gibi dış merkezli de olabilir. Ancak dikkatleri başka bir yöne çekmek istiyorum doğrusu; 15 Temmuz menfur darbe girişimi sonrasında Suriye ve Irak’ın kuzey kesimlerine birçok sınır ötesi operasyon düzenlendi. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı Harekâtı, Bahar Kalkanı gibi. Son olarak da Pençe Kılıç hava harekâtı.

Her operasyon şüphesiz ki bir şeyler değiştirdi. Yeni konumlanmalara, yeni stratejilere ve gelişen askeri imkanlara göre tarafların yeni yeni taktikler geliştirmesine neden oluyor. Aslında büyük fotoğrafta çok şey değişmiyor demek istediğim. Her operasyon ilgili bütün taraflara aslında bir şeyler kazandırıyor. Çok yönlü olarak bir üst kademeye geçişlere vesile oluyor. Suriye meselesi üzerinden PKK/PYD’nin uluslararası bir boyut kazanması gibi.

Sadece Türkiye’de değil, bütün bu coğrafyada sorunlar, belki hiçbir zaman kalıcı bir şekilde çözülmesi için ele alınmadılar. Çok boyutlu stratejiler için hep heybede tutuldular. Bazen soğutulurlar, bazen de ısıtılırlar.