Türkiye’nin yeni bir yüzyıl veya yeni bir gelecek inşasında flû noktaları işlemeye devam ediyoruz. Buna kendi eksenimizi kuruyoruz diye tarif getirenler de vardır. Kendi eksenimizi kurma savı, pratiğini bırakın, düşüncesi dahi büyük ve heyecan verici bir ütopyadır. Türkiye’nin sorunları ve bağımlılıkları muvacehesinde bakıldığında bir ütopya hakikatte. Ama bu hep ütopya olarak kalacak diye bir şey yoktur tabi ki. Bu hedefe varabilmek için sürecin saç ayaklarının çok sağlam olması gerekir. Nedir bu saç ayakları? Özetlenecek olursa;
1-Herşeyden önce katıksız, özgün, geçmişin kadim kültürünü yansıtan güçlü değerler bütünü korunmalıdır. Bu değerler bütünü, toplumun tamamını kuşatmalı, kimseyi dışarıda bırakmamalıdır.
2-Toplumun dini inancına dokunulmamalıdır. İnsanlar kendi inançlarına göre yaşayabilmeli, dine devlet müdahalesinin önüne geçilmelidir. Zira Toplum bütünlüğünü bin yıldan daha uzun bir süre ayakta tutan en önemli dinamik inanç bütünlüğü olmuştur.
3-Toplumsal barış bihakkın tesis edilmelidir. Toplumda birbiri ile çatışmalı sınıfların oluşmasına müsaade edilmemelidir. Etnisiteler arasına fark konulmamalı, ayrıcalıklı sınıfların oluşmasına müsaade edilmemeli, hiç kimse kendini dışarıda görmemelidir. Bırakın geleceğimizi inşa etmeyi, bugün ayakta kalmanın dahi yegane şartının birlik ve beraberlik olduğu hakikati hiçbir zaman unutulmamalıdır.
4-Bedeli ne olursa olsun, ülke kendi savunma sistemini geliştirmeli, hiçbir şekilde dışarıya bağımlı olmamalıdır. Silah sanayii ve savunma anlamında büyük oranda dışarıya bağımlı bir ülkenin bırakın kendi eksenini kurması, hiçbir sahada özgür bir politika dahi geliştiremez. Patriotlar, S400’ler ve F35’ler konusunda Türkiye’nin yaşadığı uluslararası sorunlar bunun en açık göstergesidir. Bu tür ciddi silahları temin edebilsen dahi bunların yedek parça, mühimmat ve modernizasyonunda aynı sorunu bir daha yaşıyorsun.
5-Tarım, teknoloji ve sanayi sektörlerinde aynı şekilde kendi kendine yeterli bir ülke olmadan bir yere varılamayacağını bilmek gerekir. Kendi kendine yeterli olabilmek için lazım olan her türlü alt ve üst yapıya sahip bir ülke olduğu halde Türkiye, bu alanda da büyük oranda dışa bağımlıdır.
6-Mevcut eğitim sistemi ile de bizim geleceğimizi inşa etmemiz, kendi kültür ve değerlerimize göre nesiller yetiştirmemiz mümkün değildir. Zira eğitim sistemi laik, seküler, batıcı ve Kemalist bir mantalite üzerine kuruludur. Bir taraftan ideolojileri devletin merkezinden çıkaracağız şeklinde büyük laflar edip diğer taraftan bütün boyutlarıyla toplumun değerleri ile çelişen ideolojik bir eğitim sistemini uygulamak, henüz cevabını bulamadığımız çelişkilerden sadece bir tanesidir.
Daha sıralanacak birçok şey vardır. Bu saç ayaklarının hiç birini biz inşa etmemişiz. Uygulamadaki kontrol ve mantalite yerli değildir. Her birinin ayağımıza bağladığı dünya kadar ağırlık vardır. Bu ağırlıklardan kurtulabilmek için bu sahaları bizim ele almamız ve yerli dinamiklerle yeniden inşa etmemiz gerekir.
Şu an devlet denen mekanizma özellikle inanç, kültür, ahlak ve değerler noktasında kendi toplumu ile çatışmalıdır. Bir eksen kurulacaksa bunu yine bu ülkede yaşayan toplumlar kuracaktır. Dolayısıyla devlet, hiç zaman kaybetmeden kendi toplumu ile barışmalı, sorun oluşturan urları söküp atabilmelidir.