İslam ümmetinin o kadar çok acısı vardır ki yenisinin eklenmesine mecalimiz kalmamıştır. Bu nedenle Afganistan’daki yeni gelişmeler için ellerimizi açıp dua ediyoruz;

Yeni acılar yaşatma Allah’ım!

40 yıldan sonra bu İslam coğrafyasında artık akan Müslüman kanı dursun Allah’ım!

Afgan toprağı bir daha kardeş kavgası meydanına dönüşmesin Allah’ım!

Bu acılı memleket, sahil-i selamete dönüşsün, ümmete nefes versin, vahdet ve kardeşliğin beşiği olsun, küresel güç odaklarının hevesleri kursaklarında kalsın Allah’ım!

Son on yıldır yaşanan acılardan, İslam coğrafyasını kana bulayan kaos ve iç karışıklıklardan, tefrikalardan, diktatör idarecilerin zulüm ve tiranlıklarından sonra İslam ümmetinin bir nefes almaya, soluklanmaya ve sükunete şiddetle ihtiyacı vardır. Bugüne kadar Afganistan’da bu olmadı. Bundan sonra da olması öyle kolay olmayacaktır elbet. Ancak olmalıdır. Rusya’dan sonra Amerika’nın da ağır bir mağlubiyet ve başarısızlık yaşayarak çıkmak zorunda kalması çok önemli ve tarihi bir vakadır. Ancak Sovyet işgalinin bitmesinden sonra yaşananlar şimdi sevinmemize engel olmaktadır. Sovyetler Birliği ülkeyi terk edip giderken miras olarak kardeş kavgasını, iç savaşı ve kaosu bırakmıştı. 1989 yılından beri ülkede devam eden bir kardeş kavgası vardı. Yani tam 33 yıl.

15 Ağustos itibarıyla Amerikan askerlerinin tamamen tahliyesi ve kukla yönetimin başındaki Eşref Gani’nin ülkeyi terk etmesi ile Amerika, Afganistan’dan tamamen çıkmış oldu. Bu durum elbette Amerika için ağır bir hezimettir. Tıpkı Sovyetler Birliği’nin yaptığı gibi bölgeye kaosu miras olarak bırakmak isteyecek, kardeş kavgasını tekrar körüklemeye çalışacaktır. İstikrarlı bir Afganistan, Amerika’nın asla istemeyeceği bir sonuçtur. Ülke, jeostratejik anlamda dünyanın en önemli kavşaklarından bir tanesidir. İran’a komşu olması, uyuşturucu üretim ve dağıtımı anlamında dünyanın sayılı ülkelerinden biri olması, Pakistan ve Hindistan komşulukları ve Orta Asya’da yer alması gibi birçok husus, Afganistan’ı vazgeçilmez kılıyor. Asya ülkelerine yönelik stratejilerin hayata geçirilmesi, bölgenin karıştırılması, bölge ülkelerinin dizaynı ve en önemlisi Çin ve Rusya’nın kuşatılması gibi işlevlerde Afganistan çok elverişli bir coğrafyadır.

Peştunlar, Beluciler, Hazaralar, Türkmenler, Tacikler, Özbekler, Aymak, Paşai ve Pamiriler gibi birçok etnisiteyi bünyesinde barındıran Afganistan, iç karışıklığına ve kaosa çok müsait bir yapıdadır. Öte taraftan yine Sünni ve Şiilerin de yaygın olarak yaşadığı ülke, mezhepsel fitnelerin körüklenmesi için de çok elverişli ve kırılgan bir yapıdadır. Geçmişte yaşanan acılar henüz zihnimizde tazeliğini koruduğu için Afganistan denilince nefesimiz tutuluyor, kalp atışlarımız hızlanıyor.

Amerika, bütün bu hassas dengeler ve kırılganlıklar üzerine birçok şeytanlık bina edebilir. Şimdiye kadar yaşanan kaos ve iç savaşın bütün ağır yükünü bölge ülkelerine, Türkiye’ye, İran’a, Pakistan ve Hindistan’a yükleyerek kaos ortamının çapını daha geniş bir sahaya yayabilir.

Bütün bu oyunları bozmak, hepimizde var olan endişeleri gidermek ve Afganistan’ı ümmetin sürur kaynağına dönüştürmek Taliban’ın izleyeceği siyasete ve stratejilerine bakar. Daha önceki tecrübesinde çok da birleştirici ve bütünlükçü bir yol izlemediği için haklı olarak endişelerimiz vardır. Bütün farklılıkları İslam’ın adalet şemsiyesi altında tutmayı başararak medeniyet projemizi Afganistan’da inşa etmek, Taliban’ın en büyük hedefi olmalıdır. Bütün oyunlar ancak bu şekilde bozulacak ve Afgan halkı ile birlikte Ümmet kazanacaktır.