Afrin meselesini bir de içe dönük olarak değerlendirmekte fayda görüyorum. PKK, PYD ve diğer Kürt meselesiyle iltisaklı hususların kökünü hep dışarıda aradık. Dışarıdaki etkenler kadar içerdeki müessir durumları da hesaba katmadığımıziçin bir yanı eksik kaldı hep. Bu nedenle bir de içeriden görelim: Afrin'de ABD'nin fiili desteğindeki PYD ile bir savaş devam ediyor. Dolaylı da olsa aslında ABD ile savaşıldığı kabul ediliyor. Bu bir anlamda doğrudur.

Peki, PYD kim ve neyi temsil ediyor? PKK veya uzantısı olduğu noktasında kimsenin bir şüphesi kalmamıştır. Otuz bin kişilik ordusunun nereden geldiğinin de sorulması lazım. Bu ordu çözüm sürecinde sahayı PKK'ya peşkeş çektiğimiz zaman bizim çocuklarımızdan devşirildi. Başka nereden devşirildiler? Bir de Suriye'deki Kürt soydaşlarımızdan devşirildi. Soydaşlarımız diyorum. Zira bu vatan, Kürtler, Türkler olarak hepimizin ise eğer ve Irak, Suriye,Türkî Cumhuriyetler, Trakya'da yaşayan Türkler bizim soydaşlarımız ise, buralarda yaşayan Kürtler de soydaşlarımız olmuyor mu? Oluyor.  

Bu devşirme nasıl olur diye sorarsak eğer, cevabını sağa sola bükmeden verebilmek zorundayız. Batı emperyalizmi yüz yıl önce sistemimizi bizden olan devşirmeler eliyle Türklük üzerine kurup Kürt kardeşlerimizi ötekileştirmişti.  Şimdi aynı emperyalistler, arkadan dolanıp kardeşlerimiz olan Kürtlere: Siz Türk müsünüz? Niye kendi devletiniz yok, diyerek  mütemadiyen iki toplumu bir birlerine düşürmeye başladılar. Bunu Kürtlerin yaşadığı her dört ülkede de yapıyorlar.

Bunun sonucu şimdiki manzaralar ve ölen kendi bedenlerimizdir. Neticede kabul etmek durumundayız ki Afrin'deçatışılanlar, Suriye'den, Turkiye'den ve diğer Kürt coğrafyalardan, yani  bizden devşirilen çocuklarımız, KENDİMİZLE savaşıyoruz. 

Başka kiminle savaşıldı daha önce bir hatırlayalım. Kandil'de PKK'ya destek veren Ermenistan, Yunanistan, Bulgaristan, Kıbrıs Rumları, Irak, İsrail ile savaşıldı. Başka? Aslında şimdiye kadar hem PYD'ye hem Kandil`de PKK'ya en büyük destek Rusya ve de Esed tarafından verilmedi mi? Verildi. O zaman biz şimdi konjonktür olarak değilse de aslında Rusya ve Esed ile PYD/PKK üzerinden savaşıyoruz. Doğru mu? Evet doğrudur. 

Barzani'ye, PYD'ye, PKK'ya destek veren daha kimler var? Bir zamanlar müttefik olduğumuz Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri. Doğru mu? Bu da doğru?

Yılların kankası olan müttefikimiz Barzani ile savaşmanın kıyısına geldik mi? Evet geldik. Barzani kiminle çalışıyor veya kim? Diyorsunuz ki ABD, İsrail, Avrupa. Halbuki Rusya ve diğer tüm ülkeler ile de münasebeti ve ilişkileri var. O zaman hepsi ile savaşıyoruz. Doğru mu? Bu da doğru. 

Bundan sonra ne olacak diye de sormak zorundayız. Evet, emin olun ki eskiye dönmediğimiz müddetçe bu sayılan devlet ve milletlerin hepsinin adına vekalet savaşları vermeye, Kürt ve Türk kardeşler olarak bir birimizi bitirmeye devam edeceğiz.

Bir eksik bilgiyi düzeltmekte fayda vardır; tüm bu savaşların kökleri dışarıdaymış. Bu savaştığımız ABD, Rusya, İsrail, Avrupa ve diğer ülkelerde hazırlanıp çiziliyormuş. Bu aslında yarım doğru bir bilgidir. Bütün bu savaş ve sorunlarımızın biri söz konusu ülkelerde, diğeri de içimizdeki işbirlikçileri olmak üzere iki ayağı vardır. Kürt meselesinin kardeşlik esasında çözülmesine mani olan içerde güçlü bir lobi vardır. Bu lobi mağlup olmadığı müddetçe KENDİMİZLE savaşımız bitmez. 

Bu memleket bizim. Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi ile biz bu günlere getirdik. Beraber öldük, beraber aç kaldık, beraber çilesini çektik. Ancak bu beraberliği zapta almadık. Yasal güvence kazandırmadık. Birini diğerlerine önceledik. Araya fark koyduk. Birine nimet, diğerlerine  nikmet düştü. Birinin dili, kültürü devlet oldu. Diğerininki muhasaraya alındı. Ölüme mahkum edildi.

Şimdi parçaları birleştirme zamanı. Bir kez daha vurgulayalım ki biz hakikatte kendimiz ile savaşıyoruz. Kendi kendimizi bitirmeye ahd etmişiz. Cumhuriyet öncesinde dost düşman tanımı Müslim-gayri Müslim esasına bina edilmişti. Küresel emperyalizmin devşirmeleri olan İttihatçılar ve diğerleri, Müslim, gayr-i Müslim esasını kaldırıp yerine etnisiteyi, yani Türkçülüğü ikame ettiler.

Bir anlamda doğru. Proje emperyalizmin. Ümmetçiliği kaldırıp ırkı getirmek ve Kürtleri ötekileştirmekle bizi ölmeye ve öldürmeye mahkum ettiler. Ancak biz lokomotifliğini aldık. 

Bu böyle devam ettiği müddetçe savaş bitmez. Afrin'in alınması ile sonuca varılmaz. Bunun arkasından Münbiç, sonrasında Kobani, Cezire ve diğerleri gelir. Bunlar bitse yine Irak Kürdistanı`nda bir oyun daha tezgahlanir. 

Anlayacağınız; ötekileştirme devam ettiği müddetçe kısır döngü devam eder. Kürtler, kendilerini ait hissetmedikleri müddetçe de arkası kesilmez. Bu aidiyetin oluşmasını engelleyen, batıda değil Ankara'da bir akıl var. Ankara'daki ile batıdaki akıl aynıdır. İkisi adalet ve kardeşliğin oluşumunu engellemek için uçurumu kan ve  savaş ile derinleştirmeye devam ediyorlar.

Dolayısıyla teşhis şu; PKK, PYD ve diğerleri birer sonuçtur. Devletin bu tutumu veya devlete yüz yıldan beri yaptırılan bu yanlışlar onları doğuran asıl unsurdur. Bu ortadan kaldırılmalıdır. Projenin yerli ve harici sahipleri, çatıştırmayı hiç bir zaman bitirmez. Bitirmek istemez. O iradeyi bizim göstermemiz lazım.

Sorumluluk önce devletindir. Bu teşhisin net olarak konulması lazımdır. Devletin kılcal damarlarına kadar zerkedilen bölünme paranoyası bitmeli, kardeşlik tesis edilmeli, yüz yıl öncesine dönülmelidir. Evet, çözüm sürecine bir an önce girilmelidir. Ancak bu süreç için iki veya daha fazla tarafa ihtiyaç yoktur. Çözüm, PKK'ya, silaha mahkum edilmemelidir. Süreç, devletin mantalitesinden başlamalıdır.

Mevzuattaki ayrıştırıcı hususlar atılmalı, tüm toplumların kardeşliği, adalet üzere tesis edilmeli, etnisiteye her türlü vurgu, atıf kaldırılmalıdır. Bir etnisiteye dayanmayan ortak şemsiye açılmalı ve küresel emperyalizmin giriş menfezleri kapatılmalıdır. 

Bu düzenlemeleri yapmadığınız müddetçe Rusya`nın da dahil olduğu küresel emperyalizmin bu coğrafyadaki stratejilerinin hamallığınıkanımızla yapmaya devam edeceğiz.