İnsan bazen ilginç tevafuklar yaşıyor.

Şubat ayının başında aktarmalı uçuş dolayısıyla Kahire Havaalanı`nda birkaç saat geçirmek zorunda kaldım. Havaalanına girişte içimi bir hüzün kapladı. En son Mısır`a darbe öncesi gelmiştim ve o zaman Muhammed Mursi iktidarda idi.

Bir tarafta Müslümanların elinden alınan Mısır`ın idaresinin hüznü içimi doldururken, diğer tarafta, havaalanında olduğum ülkenin zindanlarında on binlerce Müslümanın varlığını bilmenin acısı ruhumu sardı.

Havaalanında geçireceğim saatler içinde bilgisayarımdan film seyretmek istedim. O günlerde Hz. Yusuf filminin Arapçasını seyrediyordum. Filmden kaldığım bölümü açtım. Hz. Yusuf`un zindana konulduğu bölümlerdi. Mısır zindanlarında geçirdiği 12 yıllık hayatını özet olarak içeren bölümler...

Yaşadığım halet-i ruhiye, daha ilginç bir anlam kazandı. Yer: Mısır, iktidarda Firavun var, zindanda da yine Yusuflar var...

Ama filmin sonunu biliyoruz: Yusuf Mısır`a sultan olmuştu.

“Yusuf dedi ki:....Gerçek şu ki kim muttaki olur (sakınır) ve sabrederse, şüphesiz Allah iyilerin mükâfatını zayi etmez.”(Yusuf Sûresi: 90)

İstikbal İslam`ın, akıbet muttakilerin, ahiret müminlerindir.

Kimin gücü ne kadar olursa olsun, kimin arkasında kim olursa olsun, üstün gelecek olan Allah`tır, Allah`ın hesabıdır.

Bugünlerde de Suriye yapımı Selahaddin Eyyubi`nin hayatını anlatan Arapça bir film seyrediyorum.

İlginç tevafuklar dedim yazıya girerken; filmi Selahaddin Eyyubi`nin vefat yıldönümüne gelecek şekilde seyrediyor olmak, ilginç bir tevafuk oldu.

Nureddinlere, Necmeddinlere, Seyfuddinlere ve nihayet Selahaddinlere muhtaç olduğumuz günler...

Kudüs yine işgal altında, Müslüman ülkeler yine birbiri ile savaşta, Haçlılarla işbirliği halindeki çağdaş Şaverler yine ihanet içinde...

Nasıl olacak?

Buna da cevabı Şeyh Ebu Ahmed verdi. Kim bu şeyh diyecek olursanız, Filistinli bir alim, Sudan`da yaşıyor. Uzmanlık alanı Siyonizm. Kur`an üzerine yoğunlaşınca Allah`ın kitabı kendisine mana kapılarını açmış. Kur`an`dan öyle manalar çıkarıyor ki, müthiş... Saatlerce bıkmadan dinlemek istiyorsunuz. Onu dinledikçe Kur`an`ın farklı boyutları ile de nasıl bir mucize olduğunu, ruhunuz yeniden dirilerek idrak ediyorsunuz...

Bir dost meclisinde tanışmıştık. Orda dinlemiştim onu ve birbirimizin telefonunu almıştık. Dün gece aniden aradı, beni evine davet etti. Gittim, ikimiz yalnızdık ve yine Kur`an sofrasından eşsiz lezzetler tattırdı. Konu İhya-u Ulumuddin ve Gazali`den açılınca, biliyor musun; İmam Gazali bu eseri niye yazmış dedi ve kendisi cevabını verdi:

Gazali Kudüs`e uğradığı zaman, Kudüs`ün Haçlılarca işgal edileceğini öngörmüş ve öyle bir eser yazayım ki onunla ümmet ihya olsun, Kudüs kurtulsun diye düşünmüş.

İlginçtir; Kudüs`ün kurtarıcısı Selahaddin Eyyubi bir İhya öğrencisidir. Ve kurduğu medreselerde de İhya-u Ulumuddin okutmuş.

İlim bir Selahaddin yetiştirdi, bir Selahaddin de bir ümmeti ihya etti.

Unutmayalım ve ümitvar olalım: Bu ümmetin kurtarıcıları hep karanlık yıllarda doğdu.

Filmini seyrediyordum, vefat yıldönümüne denk geldi, hakkında yazı yazacağım gece bu şeyh davet etti. Farkında olmadan böyle bir bilgi verdi. İlginç değil mi!

Hayatta tesadüf yoktur, tevafuk vardır.