Kerbela günlerini yaşadığımız bugünlerde Hz. Ali`nin, evlatları Hasan ve Hüseyin`e ayrı ayrı yaptığı tavsiyelerden Hz. Hüseyin için olanını sizinle paylaşmak istedim. İlim şehrinin kapısından akan hikmet nuruna hepimiz muhtacız. Ancak bu vasiyet, aynı zamanda babaların çocuklarına nasihatleri ve tavsiyeleri konusunda güzel bir örnektir. 

“Ey Oğlum! Zenginlikte ve fakirlikte Allah`ın takvası üzerinde olmayı, hoşnutluk ve öfke anında hakkı söylemeyi, varlıkta ve yoksullukta orta halli olmayı, dost ve düşmana adaletle davranmayı, canlılık ve tembellik halinde amel etmeyi, rahatlıkta ve zorlukta Allah`tan çekinmeyi sana tavsiye ediyorum.

Ey Oğlum! Arkasında cennet olan bir şer, şer değildir. (Nitekim) arkasında cehennem olan hayır da hayır değildir. Cennetten başka her nimet küçüktür, ateşten başka her bela afiyettir.

Ey Oğlum! Bil ki, kendi ayıbını gören başkasının ayıbı ile meşgul olmaz. Başkalarının ayıbını açan kimsenin ailesinin ayıbı açılır. Allah`ın verdiği paya razı olan, elden çıkana üzülmez. Kendi hatasını unutan, başkalarının hatasını büyük görür. Zor işleri (vesilesiz) yüklenen helak olur. Kendi fikrini beğenen sapar. Kendi aklını yeterli gören kayar. Alimlerle oturup kalkan saygı görür. Ayak takımından olan kimselere karışan, küçümsenir. Kötü yerlere giden itham edilir (kötülükle suçlanır). Çokça şaka yapan küçümsenir (ona saygısızlık yapılır). Sözü çok olanın yanlışı çok olur; yanlışı çok olanın utancı azalır; utancı azalanın, çekinmesi azalır; çekinmesi azalanın kalbi ölür; kalbi ölen kişi de ateşe girer.

Ey oğlum! Müminin izzeti, halktan müstağni olmasındadır (ihtiyacını halka iletmemesindedir). Kanaat, tükenmeyen hazinedir.  Ölümü fazla anan, dünyadan az bir mala razı olur. Söz söylemeyi amelden sayan kişinin, sözü azalır; ancak yararı olan sözü söyler.

 

Ey Oğlum! Doğrusu cezadan korktuğu halde günahtan sakınmayan, sevaba ümit beslediği halde tövbe ve iyi amelde bulunmayan kimseye şaşarım.

Ey oğlum! Tefekkür nur, gaflet zulmet, cehalet ise sapıklık doğurur. Mutlu başkalarından öğüt alan kimsedir. Edep en iyi mirastır. Güzel ahlak, en iyi arkadaştır. Akrabalarla ilişkiyi kesmekte bereket (bolluk) olmadığı gibi, fısk-u fücurda da zenginlik olmaz.

Ey Oğlum! Afiyet on kısımdır; dokuz kısmı, Allah`ın zikri hariç susmaktadır; bir kısmı ise akılsız kimseler ile oturup kalkmamaktadır.

Musibetlere sabretmek, iman hazinelerindendir. İffetlilik fakirliğin ziyneti, şükürde bulunmak ise zenginliğin ziynetidir. Çok görüşmek usandırıcıdır. Birisini denemeden güvenmek, ihtiyata aykırıdır.

Ey oğlum! Kardeşinin senin üzerindeki hakkı, senin onun üzerindeki hakkın kadardır. Akıbetini düşünmeden bir işe girişen, kendisini felaketlere atmış olur. Amelden önce düşünmek, insanı pişmanlıktan korur. Şefkatli yoksul, şefkatsiz zenginden daha iyidir. Her şeyin bir azığı vardır; ölümün azığı ise insanoğludur.

Ey Oğlum! Doğruluğu ve dürüstlüğü isteyen ve ona yönelen kimseye, zorluklar ve sıkıntılar kolay gelir. Nefsin kemale ve hidayete ermesi, ona karşı muhalefet etmektedir. Her geçen saat, insanın ömrünü kısaltır. Yazıklar olsun zalimlere, hükmedenlerin en üstünü ve gizli sırları bilen Allah`ın azabından. 

Ey oğlum! Kulların hakkına tecavüz etmek, kıyamet için ne kötü bir azıktır. Her yudum suda boğulma ve her lokmada tıkanma tehlikesi vardır. Rahatlık meşakkate, fakirlik nimete, ölüm hayata, hastalık da sıhhate ne kadar da yakındır.

Ameli, ilmi, sevgisi, buğzu, alması, vazgeçmesi, konuşması, susması, fiili ve sözü (yani bütün önemli işleri) Allah için halis olan kimseye ne mutlu.

İlmiyle amel edip çalışan, ölümün ansızın gelmesinden korkup hazırlıklı olan, sorduklarında halka nasihat eden, aksi taktirde susan, sözü doğru olan ve susması cevap veremediğinden olmayan alime ne mutlu.

Başkalarına hoş görmediği şeyi kendisi için hoş gören ve yaptığı işi başkalarına ayıp bilen kimseye de yazıklar olsun.

Oğulcağızım! Bil ki, yumuşak sözlü olan kimse muhakkak sevilir. Allah Teâlâ seni hidayette muvaffak eylesin ve kendi kudreti ile seni itaat ehlinden kılsın. Çünkü O`dur bağışlayan ve Kerim olan.”