10 Aralık Çarşamba Dünya İnsan Hakları Günü`ydü. Bugün içinde iki saldırı gerçekleşti. Birinde israil askerleri, Batı Şeria`da Filistinli aktivistlerle birlikte zeytin ağacı diken Ziyad Ebu Ayn adlı Filistinli bakanı öldürdü.

Diğer saldırı ise ülkemizde oldu. En çok insan hakları, barış ve demokrasiden bahseden HDP/PKK`li üniversite öğrencileri, Dicle Üniversitesi`nde Bilge Gençlik Öğrenci Kulübü`nün ülke genelinde yapılacak Siyer yarışması için rektörlükten izinle açmış oldukları standına saldırdılar. (Hatırlarsanız geçen yıl da yapacakları Kutlu Doğum etkinliğinin duyurusu için el ilanı dağıtan aynı kulübün öğrencilerine HDP/PKK`li öğrenciler saldırmış ve bazılarını bıçaklarla yaralamışlardı.)

İlginç gibi olsa da aslında pek çok yönüyle aralarında göbek bağı bulunması hasebiyle pek de ilginç olmayan bir benzerlik olarak Dünya İnsan Hakları Günü`nün iki saldırganı vardı: israil ve HDP/PKK.

Saldırıya uğrayanlar da ilginç olmayan bir şekilde müslüman olma ortak kimliğinde benzeşiyordu.

HDP/PKK sadece saldırganlık ve İslam düşmanlığı konusunda israille benzeşmiyor. Özellikle medyayı kullanarak yalan ve iftiraya dayalı propaganda konusunda da israille benzeşiyor.    

Çarçamba gecesi CNN Türk`te Ahmet Hakan Coşkun`un programını izliyorum. Stüdyo konukları çıkarılacak iç güvenlik yasası ile ilgili tartışıyorlardı. Konu Kobani olaylarına geldi ve bazı katılımcılar Kobani`de yaşananları gerekçe göstererek bu yasanın bazı yönlerini savundular. HDP`li Ayhan Bilgen Kobani olaylarında ölenler hakkında hükümetin araştırma yapmadığını ve bununla ilgili net bir veri ortaya koymadığını ama buna karşılık kendi partilerinin bu araştırmayı yaptığını ve net verileri ortaya koyduklarını söyledi. Bilgen bu olaylarda 48 kişinin öldüğünü ve ölenlerden 40 civarında olanların kendi partililerinden olduğunu söyledi. (Hatırlayın Demirtaş da birkaç yerde Kobani olaylarında ölenlerden 36`sının kendi partililerinden olduğunu söylemişti.)

Programa bir ara verildi ve dönüşte Ayhan Bilgen, reklam arasında parti genel mezkezlerinin kendisini telefonla aradığını, net rakamları kendisine ilettiğini söyleyip, ekrandan bunları paylaştı: Kobani olaylarında ölenlerin sayısı 51 ve bunların 39`u HDP`li.

Bu nasıl bir araştırma ise, üstelik bir parti araştırması hem de Meclis`te grubu olan bir parti ve bütün Türkiye`nin gözüne baka baka rakamların net olduğu ifade edilerek... 

Seferber olmuş, iddialı koca bir partinin araştırması bu! Ben öyle koca bir partiyi seferber etmeden sizinle beraber basit bir hesap yapayım.

Kobani olaylarında öldürülenlerin 8`i Hüda Par`lı, parti olarak sahiplendik ve cenazelerini defnettik, geriye kaldı 43 kişi. Hatırladığım kadarıyla da partimiz ile alakaları olmadıkları gibi HDP ile de alakaları olmayan Van`da 1, Adana`da 1, Kızıltepe`de 2 (bunlar yabancı uyruklu olup bayram için Türkiye`ye gelmiş sakallılardı), Yüksekova`da 1, Erzurum`da 1 ve Diyarbakır`da 1 kişi olmak üzere 7 kişi de sakal ve İslami görünümlerinden/sebeplerden dolayı öldürüldüler. Kaldı 36 kişi. (Bu rakam itibari ile Selahattin Demirtaş doğru bir rakam vermiş ama olaylarda öldürülen asker ve korucuları da bu rakama katmış oluyor, demek ki askerler ve polis de HDP`li imiş.)

Diyarbakır`da 1 subay, Yüksekova`da 3 asker, Bitlis`te 1 korucu, Bingöl`de 2 emniyet amirini de öldürülenlerden düşersek geriye kalıyor 29 kişi.

Hesap ortada. Dediğim gibi hiçbir araştırma yapmadan tek kişi olarak bir çırpıda ortaya döktüğüm böyle basit bir hesabı HDP parti olarak yapamamış.

HDP genel başkanı asker, polisleri de kendilerinden sayarcasına 36 diyor, eşbaşkan yardımcısı 40 diyor, genel merkezleri ise CNN Türk canlı yayınını arıyor ve 39 diyor.

Kamuoyunun bildiği gün gibi ortada olan hayati bir meselede aktarımları bu ise, varın kamuoyunun pek haberdar olmadığı meselelerdeki yalanlarını ve çarpıtmalarını siz hesaplayın.

Üst düzey yöneticileri bugüne kadar yüzleri kızarmadan yalan söyleyen ve hakikatleri çarpıtan bu parti, saldırgan bağlılıları ile birlikte adeta yalanı kutsamış ve bir ibadet haline getirmiş. 

Kendileri saldırdıkları ve polis de Bilge Öğrenci Kulübü`nün izinli standını zorbaca kaldırdığı halde, Dicle Üniversitesi`ndeki saldırılardan sonra da PKK medyası ve PKK`nin sosyal kullanıcıları aynı yola başvurdular. Hizbullahçılar polis ile birleşip PKK`li gençlere saldırmışmış!

Yalanı ibadete dönüştüren HDP/PKK, sadece kendisine kulak veren kitle(si)nin üzerinde bir yalan imparatorluğu kurmuş durumda.

Tarihin gerçek imparatorlukları yerlebir olmuşken, siz hiç yalan imparatorluğunun ayakta kaldığını duydunuz mu!