Bülent Arınç, yeni yargı paketinin içeriği ile ilgili bilgiyi kamuoyu ile paylaştı. İnşallah önceki yargı paketlerine benzemez. Çünkü önceki yargı paketlerinde hükümet çok yüksek beklenti oluşturdu, ancak çıkardığı 3. yargı paketi tam bir hayal kırıklığıydı. Yani önceki yargı paketi ile ilgili tam anlamıyla dağ fare doğurmuştu. Bakalım bu defa dağ ne doğuracak, hep beraber göreceğiz.
Gerçi dağ aslan doğursa da icra makamlarında tavşanlar ve kurtların olduğu bir ülkenin elinde aslan, ya hükümsüz kalıyor ya da kişiye göre uygulama şekli alıyor. Hadi canım sen de, olmaz demeyin. Önceki uygulamalar ortada. Yakını ölen mahkumlara yönelik düzenlemelerin nasıl uygulandığını, suçun mahiyetinin değiştiği kanunlara rağmen hangi suçlamalarla ne tür cezalar verildiğini bir araştırın, o zaman ne dediğimi anlayacaksınız.
Zaten genel geçer bir kabuldur: Kanundan ziyade uygulayıcı... Çok iyi bir kanun kötü bir uygulayıcının elinde kötü bir kanuna dönüşebilir. Diyeceksiniz ki hükümet ne yapsın, uygulayıcıları kovamaz veya bir anda zihniyetlerini değiştiremez ki? Efendim, hükümet çok şey yapabilir. Hele hele 12. yılına giren bir hükümet, kanunlar gibi uygulayıcı zihniyeti de dönüştürebilir. Zihniyet zihinlerle oluşup devam ediyor ve zihin de insanla beraber vardır. İnsana dair tasarrufla zihniyetler de yer değişir ve dönüşür. Bu, amir ve etkin olan makamlardaki tasarrufla alakalı bir şey. Buralara ehil insanlar yerleştirirseniz, onlar da uygulamalarıyla zihniyet dönüşümünü sağlarlar. Peki, Ak Parti bunu yaptı mı? Bence malesef yapmadı, yapmak da istemedi.
En tepe noktadan idari sistemi, toplumsal yapıyı direkt etkileyen koltuklara idareyi, zihniyeti ve toplumu ciddi olarak ıslah edecek görevlendirmelerde bulunmadı. Bilakis yer yer mevcut sistemin devamı düşüncesine ve idareyi, toplumu ifsat eden/edecek zihniyete yetki verdi. Bunun en bariz örneğini bu hafta içinde yaşadık. Danıştay, 12 yıllık hak mağduriyetini gidermeye yönelik başörtüsü konusunda emsal, devrim nitelikli bir karar veriyor, ama Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşaviri kararın iptaline, mağduriyetin devamına yönelik itiraz dilekçesi veriyor. Bülent Arınç, olayı doğrulamakla birlikte açıklık getirdi. Milli Eğitim Bakanı`nın bundan haberi yokmuş. Beyanı esas alarak biz de öyle kabul edelim ama bu kadar mı? İslami düşünce ve mücadele sahibi insanların gönlünün serinlemesine yetecek serinletici suyunuz bu muydu? Olunması gereken yer, sergilenmesi gereken duruş zaafiyeti ciddi ciddi üzüyor insanı.
Her fırsatta hükümetler ön açar asıl ıslahı cemaatler yapar diyenlerin -ki ne yazık ki bunların içinde alimler de var- bu açıklama ile yetinmesi, düşüncede yozlaşmak değil midir? Bunun arka planını sorgulamak gerekmiyor mu? Kaldı ki ıslah sorgulamakla başlar, bütün peygamberlerin ön yaşamlarına bakın, işe sorgulama ile başlamışlardır. Sorgulamayı bırakan, bıraktıran veya sorgulamayı tersinden yapan bir okur, bir aydın, bir yazar, bir alim, bir cemaat ne tür bir ıslah yapabilir? Başkasını ıslahı bırakın, kendi amelini, aktivitesini, fikrî zeminini, imanî ölçü ve heyecanını dahi koruyamaz.
Sıradan bir vatandaş dahi biliyor ki danışman ve müşavirlerini başbakanlar ve bakanlar belirlerler. İdarenin merkezinde olan ve en yakın adamını belirlemede isabet edemeyen bir bakan, memeleketin ücra köşesindeki idare makamlarının ehlini belirlemede ne kadar isabet edecek ve ediyor? Bu hukuk müşavirini bakan tanımıyor muydu, zihniyetini bilmiyor muydu? Niye şekil vermedi? Diyeceksiniz ki altı üstü bir hukuk müşaviri ve bir yol kazası. Bu kadar da ağır sonuçlar çıkarılmaz ki. Öyle değil. Altı da üstü de hukuk müşavirinin ötesinde. Bir niyet ve tercih meselesi. Başdanışmanlığa atanan Yiğit Bulut ile birlikte Başbakan`ın danışmanlarına bakın bakalım. Bunların başbakanın karar ve düşüncelerinde hiç mi etkisi olmuyor?
Hadi bunları geçelim. Bu ülkede Turizm Bakanlığı işlevsiz bir makam mıdır, toplumun inanç ve ahlakına hiç etkisi olmaz mı? Bana göre, uygulamalı plan ve projeleri ile toplumun inanç ve ahlakında en önemli bakanlıklardan biridir Kültür Bakanlığı. Yıllarca bu ülkenin Turizm Bakanlığı`nı da Ertuğrul Günay`a yaptırdılar. O da en dindar bölgelerin en kutsal mekanlarında defileler yaptırdı. (Kasimiye Medresesi, vb.)
Geçenlerde batı illerinden birinde bir doktor arkadaşı ziyaret ettik. Sohbetimizde, Ak Parti Kadın Kolları İl Başkanı olan karşı komşusunun İslam`a düşman bir kadın olduğunu, kendisiyle iyi ilişkileri olan Ak Parti İl Başkanı`na bu nedenle sitem ettiğinde ise aldığı cevabın “kadının kocasından dolayı yaptık” olduğunu söyledi. Kadın Kolları İl Başkanı ne iş yapar? Kadınların düşünce ve yaşantılarına etkisi bir tarafa, size Ak Parti Kadın Kolları`nın ne iş yaptığını ben söyleyeyim: “Anayasa hazırlık sürecinde teklif hazırlar; ve eğitim, yargı, güvenlik kurumlarında çalışan bayanların baş örtüsü takmamaları gerektiği maddesinin yeni anayasada yer almasını talep eder.”
Bu arada hükümetin görevi ön açmak, cemaatlerin görevi ıslah etmek düşüncesini bir başka yazıya bırakıyorum. Dostlar ve alimler kişiler kızmasınlar ama Ak Parti`nin misyonu ve vizyonunu İslami düşünce ve mücadele açısından bir daha değerlendirsinler. Sorun yok diyorlarsa, kendilerini yoklasınlar. Onlar, sıradan vatandaş değiller ve nazarları da sıradan olmamalı.
Hak üzerinde olmak duası ile...