Mısır hakkında yapılan en ilginç tanımlamalardan biri, Arapça ismi üzerinden yapılandır. Baştaki mim harfinin meşakkati, ortadaki sad harfinin sabrı ve sondaki ra harfinin ise rahatlığı ifade ettiği söylenir. Yani Mısır`ın başlangıcı meşakkat, ortası sabır, sonu rahatlıktır. Harflerin şekilleri üzerinden de bu anlam ifade ediliyor. Başta mim harfi şeklen son derece dardır, ortada sad biraz daha yaygın, sonda ra alabildiğine açıktır.  


Bu yönüyle Mısır`ı yaşanmış tarihi bir gerçeklik olarak Hz. Yusuf üzerinden örneklendiriyor ve delillendiriyorlar. Hz. Yusuf`un Mısır hayatı köleleğin meşakkati ile başlıyor; belalar, imtihan ve zindanın sabrı ile devam ediyor ve nihayetinde sultanlığın rahatlığı ile bitiyor. (Hz. Musa`nın Mısır`a sokmak istediği İsrailoğulları, Mısır`ın meşakkat yüzüyle karşılaşınca sabretmeyip peygamberlerine isyan ediyorlar. Herhalde bu yüzden olsa gerek bir türlü rahatlık yüzü görmüyorlar.) Hz. Yusuf, Mısır`ı ekonomi üzerinden ıslah edip rahatlığına kavuşturmuştu.


Devrim sonrası Mısır ve başa geçen Muhammed Mursi şu anda baştaki mimin meşakkatindeler. Mısır`ın şu andaki en büyük sorunlarından biri ekonomidir. Bir de müesses nizam, yerleşik statüko... Bu yönleri, Hz. Yusuf dönemine benziyor. Bu yüzden Musri`den beklentiler de Mısır`ın Yusuf`u olması yönünde. Mısır, meşakkat sürecini sabırla atlatırsa rahatlığa kavuşması uzak değil. Sosyal, siyasal, iktisadi, kültürel ve medeniyet olarak bu potansiyele sahip.


İnsanoğlunun tarihin başlangıcından beri arayış içinde olduğu şeylerden biri olan eman-emniyet Mısır toplumunda mevcut. Kahire`nin ara sokalarında gece yarısı bir bayanı tek başına güven içinde dolaşırken görme sıradanlığı var. (Bizdeki kadınların bırakın gece sokakta olmalarını, evlerinde dahi tedirgin oluşlarına, alarm sistemleri ve kameralarla korunmaya çalışmamıza kıyas edildiğinde emanın-emniyetin hayat olduğu anlaşılıyor.) Herhalde Kur`an-ı Kerim`de Allah-u Teâla`nın Mısır için “Güven içinde olarak oraya girin” buyruğunun nasibi var Mısır`da.


İnsanoğlunun bir başka tarihi arayışı olan özgürlük de bugünlerde Mısır`da yaşanıyor. Her alanda özgürlüğünü oturtmaya çalışan Mısır; bu konuda Türkiye`yi örnek alıyor. Görüştüğümüz hemen bütün siyasi kişiler bunu dile getirdiler. Hatta, Hürriyet ve Adalet Partisi`nin Şarkiye Meclis Üyeleri ile aramızda gerçekleşen ortak toplantıda ısrarla Türkiye`nin tecrübelerini sordular.

Özellikle Türkiye`nin ekonomik başarılarını Mısır`da gerçekleştirmek istiyorlar. Biz de Türkiye`nin başarılarından ve tecrübelerinden bahsettik. Ancak İslami sorumluluğumuz gereği şu uyarıyı da yaptık: “Türkiye`nin -Ak Parti hükümeti ile birlikte- özellikle ekonomi başta olmak üzere örnek alınacak başarıları var. Bunlardan faydalanın. Ancak Türkiye`nin bir de ibret alınacak şu yönü var ki bunun da tedbirini almanız lazım: Türkiye`de toplumun cebi ve midesi doldu ama kalbi boşaldı. Yani Türkiye`nin maddesi gelişti ama maneviyatı geriledi.” (Tabi bu genel bir tahlil)


Bu konuda, Mısır`daki Hürriyet ve Adalet Partisi`nin avantajları var. Her şeyden önce bir cemaat partisi. Yani toplumdaki manevi-ahlaki ıslah çalışmaları cemaat üzerinden devam ediyor. Diğer İslami partilerin de yoğun cemaatsel çalışmaları var.

(Ak Parti`nin böyle bir yönü olmadığı için manevi-ahlaki ıslah, eksik kaldı.) Ayrıca Mısır`da toplumun genel İslami yapısı da çok güçlü. Diktatörler döneminde bile siyasal İslami hareketler şiddetli baskı görmesine rağmen toplumun İslami kaynaklarla bağı kopmadı. Çünkü İslami eğitim devam etti ve sürekli âlimler yetişti. (Türkiye`de ise Kemalist rejim toplumu İslam`dan kopardı. İslami eğitimi kaldırdı ve bu yüzden Türkiye`de yeterince âlim yetişemedi.)


Özgürlükten ve âlimden bahsedince Mısır`ın esir bir âlimini de hatırlatalım.

Cemaat-i İslami`nin 20 yıldır Amerika`da tek kişilik hücrede tutulan ve kimseyle görüştürülmeyen lideri Ömer Abdurrahman…

Cemaat-i İslami yetkilileri ile görüşmemizde oğlu da oradaydı. Babasının durumundan bahsetti. Ayda bir defa telefon açtığını, annesi ve ancak iki eşinden yalnızca biri ile görüşebildiğini söyledi. Babasının dosyasını Katar üzerinden tekrar açmak için uğraştıklarını fakat Mübarek`in bunu engellediğini belirtti. Babasının avukatı ABD Adalet eski Bakanı kendilerine uluslararası kamuoyu üzerinden Obama`yı sıkıştırmaları halinde babasının dosyasının tekrar açılabileceğini söylemiş. Kendisi de bununla ilgili bir dosyayı hazırlayıp aracılar üzerinden Erdoğan`a göndermiş. Davutoğlu, Hasan El-Benna`nın oğlunu ziyaret ettiğinde kendisine dosyayı sordurmuş, Davutoğlu dosyanın kendilerine ulaştığını söylemiş. Bu arada Mısır`daki ABD Büyükelçiliği`ne yönelik saldırı gerçekleşince süreç askıya alınmış.


Hakkın hakimiyeti duası ile...