Kesinlik kazanmamış olsa da güçlü karinelerle cumhurbaşkanının zehirlenerek öldürüldüğü, hâlihazır Başbakanının ise evinin altındaki çalışma ofisinden dinlenme cihazlarının çıktığı bir ülkenin vatandaşlarıyız. Derin devlet yapısının gerçekleştirdiği ve bugüne kadar bu konuda toplumu yanılttığı cumhurbaşkanının zehirlenme hadisesi, bazı korkunç hakikatleri göstermesi açısından, üzerinde durmak lazım. Bir ülkenin cumhurbaşkanını zehirleyip öldüren yapının gücünün o toplum içinde sıradan vatandaşlara neler yapmış olduğunu, cumhurbaşkanı kendisini bu yapıya karşı koruyamamış ve onların mağduru olmuş ise, siz varın bu ülkenin sıradan vatandaşlarının yaşadıklarını düşünün.

Başbakanın en korunaklı ve mahrem mekânına girip dinleme cihazları bırakan derin yapı, acaba suçlamak istedikleri vatandaşların korumadan yoksun mekânlarına neler bırakmıyor ve bırakmamışlardır ki… Silahla suçlamak için silahlar, eylemle ve örgütsel ilişki ile suçlamak için dokümanlar, elektronik mailler… Elazığ İhya Der dosyasını hatırlayın. Dernek içine yerleştirilen düzmece iki sayfalık bir bilgisayar çıktısına dayanarak 19 kişiye 150 yıl ceza verildi. Daha bunun gibi niceleri…

Şu gerçek göz önünde bulundurulmalıdır; derin yapı kimi gözüne kestirmiş ise onun yapısına uygun bir dosya hazırlamıştır. Cumhurbaşkanının başına çorap örenlerin, Başbakanın mahremine yerleşenlerin, bu dosyaları ve meşum planlarını halkın başına ördüğü inkâr edilemez herhalde.

Haklarında toplumun yanıltıldığı o kadar mağdur var ki bu ülkede. Bir kısmı medfun cumhurbaşkanı gibi yıllar önce toprakla buluşmuş, bir kısmı da kabir-misal zindanlarda bu zulmü yaşamaya devam ediyor. Oluşturulan düzmece dosyalarla yirmi yılı aşkındır zindanlarda olanlar var. Sivas ve Malatya dosyaları ile Hizbullah, İslami Hareket, Hizbuttahrir, Elkaide, İBDA-C dosyaları incelenmeli ve yeniden yargılanmaya açılmalıdır. Bu konuda sol örgütlerle suçlananların dosyaları da bu işleme tabi tutulmalıdır. Zulme uğramışlık konusunda ayrım gözetilmemelidir. Biz biliyoruz ki süreç içinde gariban çoğu köylü Kürtler de PKK suçlaması ile işkenceye tabi tutulup cezaevine konuldu. Benim akrabalarımdan hayatta olup, bunları yaşayanlar var.

Darbe mağduru askerlere özlük haklarının iadesi ile ilgili bir yasa hazırlandı. Bu yasa ile darbe dönemlerinde ordudan uzaklaştırılmış yaklaşık 1550 rütbeliye özlük hakları iade edilecek. Çoğunluğu 28 Şubat olmak üzere, bu yasadan 1980 ve 1971 darbe mağduru askerler faydalanacak. Emeklilik yaşına gelmiş olanlar emekliliğe ayrılacak, çalışma şartlarına uygunluk arz edenler durumlarına uygun kurumlarda işbaşı yaptırılacak, bugüne kadarki maaşları da yasal faizi ile beraber kendilerine iade edilecek. Mağdur vefat etmiş ise, bu haklar yakınlarına iade edilecek.

Yaklaşık her on yılda bir askeri darbe görmüş bir ülkede, bu tür hak iadeleri gecikmiş ve nispi olsa da adalet adına güzel ve olumlu gelişmeler. Ancak bu tür düzenlemeler TSK`dan atılan mağdurlar ile sınırlı kalmamalı. Kaldı ki bu kurumda mağdur olanların da çok cüz`i bir kısmını kapsıyor. Ancak bu ülkede darbe mağduru olanlar sadece TSK`dan atılan askerlerle sınırlı değil ki. Dönem dönem askeri darbeler yaşadık. Askeri darbelerin yaşandığı dönemlerde dahi ordu dışı çok daha fazla darbe mağduru insan oldu.

Askerler sadece yaptıkları darbe dönemlerinde kendilerini göstermediler ki. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana askeri vesayet altında yaşadığımız ve tüm kurumların bu vesayetin iradesi doğrultusunda işlediği göz önünde bulundurulursa, her kurumun sebep olduğu mağduriyetlerin giderilmesi gerekir. Diyanet ve Milli Eğitim`den atılanlar başta olmak üzere tüm mağdurların hakları iade edilmeli. TSK`dan insanlar atıldı da diyanet, milli eğitim, sağlık ve yargı kurumlarından atılan olmadı mı? Denilebilir ki; onlar hakkında suçlamalar var. Minareyi çalan derin devlet, tabi ki buna da kılıf uydurmuştur. Bu konuda zorlanmadıkları da artık herkesten çok Başbakanın malumu.

Mağduriyetler düzeltilirken dikkat edilmesi gereken bir husus da mağdurlara ödenen tazminatların hepsi, sebep olanlardan tazmin edilmeli ki ibret ve adalet olsun. Yoksa vatandaşın vergileri ile bu zararları karşılamak, bir başka cihetten hesabı vatandaşa kesmektir.

Mağduriyetler giderilmeli, ancak mağduriyetler giderilse de bazı insanlar ve kesimler hakkında oluşturulan toplumsal algıları düzeltmek çok zor. Ancak bir yolu var; hükümetin devlet arşivlerini ve sırlarını açması ve açık bir şekilde toplumla paylaşması. Bu yapılırsa zihinlerdeki devlet tabusunun yıkılmasından korkuluyor. Varsın devlet kalsın bu işin altında. Ne çektik ve çekiyorsak bu kutsal devlet tabusundan çekiyoruz…
Adaletin tesisi duası ile…