Okumanın önemi ile ilgili çokça vurgularda bulunulur.

Biz de zaman zaman bu konuyu yazdık ve konuştuk. Önemine binaen yazmaya ve konuşmaya devam edeceğiz. Hatta yazmakla ve konuşmakla yetinmedik. Okumayı teşvik etmek için farklı yollar ve programlar da geliştirdik.

Bugünlerde bulunduğum şehir Hamburg’da, arkadaşlar arasında bu amaçla bir okuma programı başlattık.

Bunu sizlerle paylaşacağım ama önce okuma ve okuma sorunu ile ilgili birkaç kelam etmek istiyorum.

Acaba okuma insan için neden önemli ve ne anlam ifade ediyor?

Ne ifade etmiyor ki!...

İnsan için okumak; ruh demek, can demek, bilgi demek, fayda demek, gelişme ve ilerleme demek, üretim ve kalkınma demek, istikamet demek...

Kısacası güzel, doğru ve faydalı her şey demek... Yani “hayat” demek...

Okumak insan için sudur, gıdadır, ışıktır, topraktır, ateşin ısısıdır...

Su, toprak için ne anlam ifade ediyorsa, okumak da insan için aynı anlamı ifade ediyor.

Sudan mahrum toprak nasıl çorak ve kurak ise; okumayan insan da kurak ve verimsizdir.

Sudan mahrum toprak ölüdür, üzerinde bir canlılık ve hayat yoktur. Okumayan insanın da kalbi ölü, aklı sönüktür. (Tabi okuma derken, sadece kitap okumayı kast etmiyoruz. Bütünsel bir okumadır kastımız.)    

Bir sosyolog insanı “3K” (karın, kafa, kalp) olarak ifade eder.

Çok veciz bir insan tanımlamasıdır bu.

Bu sebeple, nasıl ki gökten inen su, çorak topraklara canlılık veriyorsa; insanoğlunun çorak kalbi ve kurak aklı da gökten inen vahiy ile canlanır; hayat bulunur ve aydınlanır.

Kur’an nasıl Allah’ın (hacim yönüyle) küçük bir kitabı ise, kainat da Allah’ın büyük bir kitabıdır.

Yeter ki vahyin ışığında okunsun...

İnsanın, kuşun, balığın, suyun, çiçeğin, gezegenlerin, çekim ve itme güçlerinin, hareket hızlarının, yörüngelerin, döngülerin, gecenin ve gündüzün oluşumunun ve varlığının, fotosentezin, med-cezirin, yerin katmanlarının, yerin altındaki su depolarının ve akış kanallarının, hayvanların ve ürünlerinin...

Say say bitmez bu varlıkların ve kainatın düzeni içindeki rollerinin hepsinin anlamları var.

Bir de biyolojik yapıları var.

Mesela; insan. İnsanı oluşturan yaklaşık yüz yirmi trilyon canlı hücre, bunlardan oluşan organlar ve bunların uyum içinde çok akıllıca oluşturdukları sistem ve organizma...

Başlı başına büyük bir kitaptır insan. Canlı ve cansız her varlık mükemmel bir kitaptır ve kainat, bu kitaplardan oluşan, içinde çözülmüş ve çözülmemiş sırlar barındıran devasa ilahi bir kütüphanedir. Tıpkı Kur’an gibi.

Kuran’ı sadece anlamını bilmediği Arapça üzerinden okuyan kimse için Kuran; Allah’ın, harflerden ve kelimelerden oluşan, kelamıdır.

Kainat kitabının anlamını okumayan için de kainat; Allah’ın yarattığı, maddeden oluşan, mülküdür.

Bu iki okumada da bilme, tanıma, anlama, üretme, ilerleme, gelişme, kamil manada fayda yoktur.

Söz uzadı. Gerisini haftaya bırakalım.