Dünya üzerinde insanoğlunun nüfusunun artması ve nüfusun toplumsallaşması ile birlikte, toplumlarda düzen, nizam, hizmet, sorunları çözme, suçu önleme ve suçluyu cezalandırma/ıslah, dış tehditlere ve saldırılara karşı güvenlik ihtiyacı doğdu. Bu ihtiyaçlar, idare gereksinimini doğurdu.

Toplumlar zaman içinde çok farklı şekillerde idare edildi. İlk önceleri kabile tarzı idare söz konusu iken sonraları kabilelerden oluşan ortak yönetim şekilleri oluştu.

Tarihte ve bugün dünya üzerinde farklı tarzlarda yönetim şekilleri hüküm sürmüş/sürüyor olsa da, idare ihtiyacının teşkilatlanmaya dönüşmesinin zaman içinde oluşturduğu en kamil teşkilatlanma, “devlet”tir.

Devletler, toplumların idare ihtiyacından doğmuş en kamil teşkilatlanmalardır.

Devletler, bugünkü dünyada toplumların yaşamı için, ekmek kadar su kadar önemli temel bir ihtiyaçtır.

Devletin olmadığı yerde düzen, nizam olmaz, hizmet olmaz, güvenlik, emniyet ve asayiş olmaz. Devletin olmadığı yerde karışıklık olur, anarşi olur, güçlü zulmeder, zayıf hakkını elde edemez olur.

Siz bunları okurken, ama devletin olduğu yerlerde de bu saydığınız sorunlar ve daha büyükleri var, diyeceğinizi şimdiden tahmin ediyorum. Bu konuyu yazmamın ve devlet teşkilatlanmasının ortaya çıkış ihtiyaç, amaç ve tarihi süreçlerinden bahsetmemin sebebi de bu!

Yani devletler, toplumların idaresi, güvenliği, refah ve hizmeti için bir ihtiyaç olarak varlık sahnesine çıkmışken, maalesef tarihi süreç içinde, dünya üzerindeki büyük sorunların bütününün oluşum ve ortaya çıkış sebebi devletler olmuştur.

Bugünkü dünyanın yaşadığı fakirlik, açlık, karışıklık, anarşi, savaş gibi bütün büyük sorunların arkasında devletler vardır.

Genel olarak Batılı devletler kendi toplumları için refah, huzur, emniyet, güvenlik kaynağı olsalar da, dış dünyadaki büyük sorunların oluşmasında ve yaşanmasında başat rol oynadılar ve hala oynuyorlar.

İslam Alemi’ndeki devletlere gelince; bir iki istisna dışında, bu ülke halklarının birkaç yüzyıldır bütün kabusları kendi devletleri ve yöneticileri olmuş. Kendi devletleri eli ile zulüm görüyor, haksızlığa uğruyor, açlığa mahkum ediliyorlar.

Toplum içindeki anarşizmin kaynakları kendi devletleri olduğu gibi, toplumu terörize eden ve büyük toplumsal sorunların oluşumuna sebebiyet veren de yine kendi devletleridir.

Çok uzaklara gitmeye gerek yok; bugün Türkiye’de ne kadar tarihi ve güncel büyük sorun varsa sebebi ve kaynağı devlettir.

Batı’da devlet, halkı için vardır ve halkına hizmet eder; İslam Alemi’nde ise halklar devlet için vardır ve devlet tarafından köle olarak görülür ve kölelik muamelesi görürler. Bu sebeptendir ki; Batı toplumları devletleri ile barışıktır; İslam ülkelerinin toplumları ise, devletleri ile sorunlu ve kavgalıdır.

Sözün özü: Devlet düzelirse, toplum düzelir.