Suriye sahası bir kez daha enteresan manevralara sahne oluyor. Bu seferki manevralar alışık olduğumuz üzere “Vekalet unsurları” üzerinden değil, doğrudan müdahil aktörler arasında yaşanıyor.
Doğu Guta`yı ele geçirmek için yoğun hava bombardımanları yeniden başladı.
Rus uçağının düşürülmesinden sonra İdlib bölgesine yönelik havadan bombardımanlar hız kazandı.
Devam eden Türkiye`nin Afrin harekatı.
Ve bir anda Deyrezzor civarında YPG mevzilerine saldıran Suriye ordu güçleri ve müttefiklerinin Amerikalıların yoğun hava bombardımanına maruz kalması.
Bunlar şu sıralar yaşanan sıcak gelişmeler ve her bir sıcak gelişme kendi içerisinde taşıdığı mesajlarla dolu.
Türkiye zaten neyi hedeflediğini açıkça dile getiriyor; Afrin, Münbiç ve YPG kontrolündeki alanlar…
Suriye ve müttefiklerinin verdikleri mesajlar da açık; Suriye`nin toprak bütünlüğü ve otoritenin tüm alanlarda sağlanması…
Geride Amerikalıların bazı gelişmelere ve buna bağlı muhtemel yeni gelişmelere ne yönde tepki verecekleri ile ilgili bilinmezlik vardı. Nitekim Amerikalılar yaşanan bilinmezliği yaptıkları son hamlelerle “bilinmezlik” olmaktan çıkarmış oldular.
Deyrezzor cephesinde YPG`ye yönelen Suriye askerlerinin yoğun bombardımanlara maruz kalması, askeri anlamda YPG korumacılığı konusunda Amerikan iradesini ortaya koyan başlıca ölçütlerden birisi oldu. Amerikalıların bu saldırısına özellikle Rusların verdikleri sert tepkiler, mesajın muhataplarca anlaşılmış olduğunu gösteren önemli bir ölçüte dönüştü.
Amerikalılar bu bombardımanla sadece Rusya-Suriye ittifakına mesaj vermekle kalmadıklarını, her defasında Amerikan korumasındaki Münbiç`e dönük sert açıklamalar yapan Türkiye`ye de aynı derecede bir mesaj verdiklerini gösteren açık göstergeler de ortaya çıktı.
Türkiye`nin her düzeyde olduğu gibi özellikle Cumhurbaşkanı düzeyinde Münbiç`e yönelik mesajları ve Amerika`ya yönelen Münbiç restlerine bugüne kadar Amerikalılar doğrudan bir cevap yetiştirmiş değillerdi. Ta ki IŞİD`le Mücadele Gücü Komutanı General Funk ve Özel Operasyonlar Komutanı General Jarrad`ın Münbiç`teki cephe hattına gelip belki de ilk defa sert mesaj vermelerine kadar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın Münbiç mesajları ve bu bağlamda “Amerika`ya rağmen vururuz” mealindeki açık mesajlarının ayyuka çıktığı bir ortamda Münbiç`teki cephe hattına gelen söz konusu Amerikalı komutanlar ilk defa deyim yerindeyse zehir zemberek açıklamalar yaptılar. Hatta General FUNK doğrudan tehdit dili kullandı:
“Münbiç`teyiz, bir yere gitmiyoruz!”
“Rakka`yı IŞİD`den geri alan insanlar, hangi milliyetten, hangi inançtan olurlarsa olsunlar kahramandırlar!”
Sizi kaygılandıran şey nedir sorusuna verdiği cevap ise enteresan: “Yanlış hesap!”
Amerikalıların askerlerini Münbiç`ten çekmesi, YPG`nin terör örgütü olarak anılması ve Münbiç`e dönük saldırı beyanlarını sıklıkla dile getirenin Ankara olduğunu hesaba katarsak, mesajların kimi hedef aldığı ve “Yanlış hesap” yapmama konusunda kime tehditler savrulduğu da kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Funk, açıkça “Münbiç`e gelirseniz vururuz” mesajı vermiştir.
Amerikalı generallerin bu beyanları, Tillerson`un ortaya koyduğu “YPG bölgesinin Suriye halkı için yaşanılabilir bir cazibe merkezi haline dönüştürülmesi” odaklı Amerika`nın geleceğe dair Suriye mülahazaları ile tamamen örtüştüğünü hatırlatalım. Dolayısıyla bu mesajlar aynı zamanda Amerikan devletinin kurumsal mesajları niteliğini taşımaktadır. Bu yaşananlardan sonra Türkiye`nin Amerika`ya karşı nasıl tavır takınacağı ise merak konusudur. Olası bir tavır, iç politika malzemesine dönük sığ manevraları aşar mı, bekleyip göreceğiz.
Amerikalıların Suriye sahasındaki şovları aynı anda Rusya, İran, Türkiye, Şam yönetimi ve Amerikan muhalifi herkesi hedef almaktadır. Suriye`deki iç meseleler bir tarafa, Amerikalılar karşısında bölgesel ölçekte dik durabilmenin tek çaresi de bölgesel güçlerin birlikte hareket etmesidir.