Bir taraftan dünya çapında Müslümanların başına her gün tonlarca bomba yağdıran Amerika, diğer taraftan yoğun baskıya maruz kalan Uygur Müslümanları için Çin’e karşı kısmi ambargolara kadar varan yoğun baskı politikası…

Bir taraftan küresel ekonominin can damarı haline gelen ve herkesin ticari ilişki kurmaya çalışıp klasik Amerikan sömürgeciliğine alternatif gördüğü Çin yönetimi, diğer taraftan Amerikan kuşatmasını ve dezenformatif faaliyetlerini bildiği halde Uygurlara dönük sistematik baskı politikasından ödün vermeyişi…

Bir taraftan Müslümanların Uygurlara karşı sistematik baskıyı mahkum etme arayışı,  diğer taraftan Hong Kong ve Tayvan üzerinden yaptığı gibi Uygur meselesi üzerinden Çin’in içlerine dadanan Amerika’nın ikircikli tavırları ve dezenformasyona varan açıklama ve girişimlerinden haz duyan çelişik tavırları…

Taraflar açısından çelişki yumağına dönüşen bu meselede dezenformasyon eşliğinde yürüyen Amerikan ihtirasları, baskı politikasından geri adım atmayan Çin’in vurdumduymazlığıyla örtüşürken arada kaynayan Uygur Müslümanlarının çilesine ilaç olacak bir gelişme henüz görünmüyor ufukta.

Çin, askeri güç kapasitesi açısından Amerika’nın gerisinde olsa da ekonomi ve ticarette kendisini sollamış durumda. Bu durum, Amerika’nın tek başına sürdürdüğü küresel hakimiyet cephesinde açılmış geniş bir gedik olarak kabul görmektedir.

Amerika, askeri güç kaydırma ve yeniden konumlanma planlarını Çin’in katettiği gelişmişlik düzeyini merkezinde boğmak için seferber etmiş durumda. Askeri anlamda birbirlerine girmeleri uzak bir ihtimal olsa da, ticaret ve diplomasi alanında klasik partnerleriyle saflarını sıkılaştırarak Çin’in etki alanını daraltma politikası şu an için öne çıkmış bulunmaktadır. Askeri konumlanmasını da bu noktada caydırıcı bir unsur olarak kullanmaktadır.

Çin’de üretim ve ihracat hızını düşürmek, Çin’in üç kıtayı örümcek ağı gibi ören demiryolu ve ticaret merkezlerinden müteşekkil “Kuşak Yol Projesi”, Çin’in etkisini sınırlamak adına başlıca hedefler arasında bulunuyor. Resmi anlamda benimsenen baskılama politikalarının yanında “Kuşak-Yol” güzergahlarını kargaşa ortamına sürüklemenin yanında, kendi içinde Çin’i zayıflatacak her türlü girişim, Amerikalıların doğrudan destekleyeceği ya da körükleyeceği durumlar olacaktır. Nitekim uzun süre devam eden Hong Kong gösterileri, Tayvan üzerinden yaşanan sorunlarda Amerika’nın “İç müdahale” anlamına gelen girişimleri bilinen hususlardır.

Bu bağlamda Uygur meselesi uzun zamandır gündemdeki yerini koruyor. Uygur bölgesinin bir sorun olarak var olması, Çin’i karıştırma politikası bağlamında Amerikalıların görmezden gelemeyeceği bir fırsat olarak durmaktadır.

Amerikalılar Çin’e karşı kartlarını açıktan oynarken, Çin elbette ki bunun farkındadır. Kaldı ki sorunlara çözüm odaklı yaklaşımlar ve hem içerde hem bölgede sükunet durumu Çin’in hedeflediği ekonomik ve siyasi gelişmeler için en uygun zemini teşkil etmektedir. Amerikalılar ise, hedeflerindeki Çin’in gelişmesini engelleme politikasından hareketle istikrarsızlık ve kaosa yatırım yapmayı fırsat olarak bilmektedirler.