ABD, BAE ve Suudi`nin ulusal güvenlik danışmanları geçtiğimiz Cuma günü Beyaz Saray`da üçlü bir toplantı yaparak “Bölgesel meseleleri” konuşmuşlar. İran, bölgesel meselelerin odak noktası işlevi görmüş.
Yapılan açıklamaya göre bu görüşmelerin periyodik hale getirilmesi kararı alınmış.
* * *
Brooking Enstitüsü`nde düzenlenen bir etkinlikte konuşmacı olarak yer alan Eric Edelman, Türk-Amerikan ilişkileri ve Türkiye`nin iç siyasetine etkisi konusunda değerlendirmelerde bulunurken şunları söylemiş:
“Yeni kabul edilen seçim yasasıyla CB Erdoğan seçim sonuçlarını etkileyecek bir durum elde etti… Erdoğan, elçilik çalışanları ve rahip Brunson`u tutuklamakla ABD`ye karşı “Rehine diplomasisi” yürütüyor… Türkiye`de şu anda en büyük sorun hukukun üstünlüğü sorunudur… ABD`nin Türkiye`ye karşı atması gereken adımlar var. Mesela Rusya`ya karşı yapıldığı gibi en az bir konsolosluğunun kapatılması gibi… Türkiye`nin ABD`de bir sürü konsolosluğu var, bunlardan birisini kapatırsak bu, Erdoğan ve çevresini iyi bir sıkıntıya sokar…”
* * *
Son dönemde Amerikan yönetiminde yaşanan gelişmeler, Bush dönemini hatırlatacak türden yeni bir “Savaş kabinesi”nin oluşmasıyla neticelendi. Bush döneminde “Önleyici savaş” doktrini gerekçe gösterilerek dünyadaki tüm sorunların “Demir Yumruk” politikasıyla çözülebileceği inancı, önce Afganistan sonra Irak işgalleriyle karşımıza çıkmıştı. O doktrin başarılı olsaydı sırada Suriye ve İran işgalleri olacaktı. Devamında ise “Afrika`dan Himalayalara kadar 25 ülkenin sınırlarının değiştirilmesi” serüveni başgösterecekti.
Tillerson`un ardından Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster`in de görevden alınması, yerlerine atananlarla birlikte değerlendirildiğinde şu anda “İşgal, rejim değiştirme, cezalandırma” konseptini merkeze almış dört dörtlük bir “Savaş kabinesi” oluşturulmuş durumda. Bunun ABD`deki siyonist lobilerin en başarılı kuşatma operasyonunun bir sonucu olduğunu değerlendirirsek, özellikle Ortadoğu için uzun bir süre daha sükûnetin hayal olacağını öngörmek neredeyse kesin gibi görünmektedir.
* * *
ABD derin devletinin Bush`tan sonra yeniden Beyaz Saray`da görünür hale geldiği şu süreçte Washington`daki perde arkası kulis bilgilerini iyi toparlayan Habertürk Washington temsilcisi Serdar Turgut, Trump`u ve Beyaz Saray`ı kuşatan asıl oluşum olan Neoconcu israil yanlısı FDD`nin etkisine dikkat çekerken, “Trump`ı bu kuşatma harekâtını bizzat kendisi yönetmese de olan bitende derin devletin Darth Vader`i Dick Cheney`in izlerini görmemek imkânsız” tespitinde bulunarak Dick Cheney bağlantılı detaylar paylaşıyor.
Örneğin CIA Başkanlığı`na aday gösterilen Gina Haspel, Dick Cheney döneminde yükselmeye başlamış ve kara operasyonlarını yürütmüştür. Başka ülkelerde gizlice oluşturulan işkence ve sorgulama merkezlerini de bizzat o dönemde, Haspel yönetmişti.
McMaster`ın yerine ulusal güvenlik danışmanı olarak atanan John Bolton da Cheney`in ulusal güvenlik danışmanıydı.
CIA başkanlığından Dışişleri bakanlığına atanan Pompeo ise, Trump`un kararını açıkladığı gün FDD`de bir kutlama partisi düzenlenmişti.
Bolton konusunda “Dünya için tehdit” başlığını kullanan Amerikan Foreign Policy dergisine göre “Bolton için, savaşın çözüm olmadığı çok az uluslararası sorun var.”
Körfez`le işi sıkılaştırma ve yeni savaş kabinesinin odağında Suriye`de yeniden rejim değişikliği ve “İran etkisinin kırılması” var.
Peki, bu ekibin Türkiye`ye bakış açısı ne durumda?
Tillerson`un başını çektiği ekol, daha fazla diplomasi diyordu. Türkiye ile PYD`yi bir noktada uzlaştırma politikası güdülüyordu. Şimdiki kabine ise tam tersine Türkiye`ye karşı sert tedbirler alınması gerektiğini düşünüyor.