İslam ülkelerine her fırsatta saldıran, Müslüman halklar için acı kaynağı olan Amerika ve İsrail`in elleri artık ülkemizden tamamıyla kesilmeli.

İsrail`in her şeyiyle şer olduğundan kimsenin kuşkusu yok. Bir yerde veya bir işte İsrail varsa o şeyin Müslümanların yararına olmayacağı kesin. Cumhurbaşkanımız son zamanlarda sık sık İsrail`e çatıyor. İsrail`le ilişkinin ihanet olduğunu söylüyor. İsrail`in ümmete zarardan başka bir şey vermeyeceği konusunda Sayın Erdoğan`la aynı fikirdeyim. Ancak bir konuda kafam karışık… Bir taraftan Türkiye`nin en yetkili kişisi olan Erdoğan her fırsatta İsrail`i eleştirirken öbür taraftan Türkiye ile İsrail arasındaki ilişki her geçen gün güçleniyor. Bu nasıl iş, anlamadım doğrusu?

İsrail düşmansa, dost değilse, kuyumuzu kazıyorsa, fitne odağıysa, Müslüman halkları ve ülkeleri birbirine düşürüyorsa İsrail`le olan bu fiili dostluğu nereye oturtacağız? Hükümet gerçekten İsrail`i tehlike olarak görüyorsa, bağırıp çağırmak yeterli mi? Halkın önünde veryansın edip, kapalı kapılar arkasında, hatta çoğu sefer açık açık İsrail`le ilişki seviyesini daha da geliştirmek ne anlama geliyor?

Mutlaka çoğunuz duymuşsunuz, Türkiye ile İsrail arasındaki muhtemel doğalgaz boru hattı anlaşmasında gelinen sürece ilişkin değerlendirmelerde bulunan İsrail Altyapı, Enerji ve Su Kaynakları Bakanlığı Danışmanı Dror Cohen, anlaşmaya ilişkin görüşmelerde ileri bir noktaya gelindiğini söylemiş. Ayrıca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın Tel Aviv'e bir ziyarette bulunmasını beklediğini de belirtmiş. Albayrak`ın İsrail`i yakın zamanda ziyaret edeceği birkaç gündür kulislerde konuşuluyor zaten.

Amerika ve İsrail karşıtlığında samimi olunmazsa, Amerika ve İsrail`in şerrinden emin olmak da mümkün olmayacak. Madem Amerika ve İsrail ümmetin düşmanı, Amerika ve İsrail her şeyleriyle şer, o zaman onlarla olan mücadele de gerçekçi olmalı.

Bir taraftan İsrail`e veryansın edeceksin, onunla işbirliğini ihanet olarak ilan edeceksin, öbür taraftan İsrail`le doğalgaz boru hattı döşeme anlaşması yapacaksın. Ticari ilişkini her geçen gün ilerleteceksin. Mağazalarında, alış veriş merkezlerinde İsrail malları patlaması yaşanacak. Türkiye`ye ne kadar İsrailli turistin geldiğiyle övüneceksin.

Aynı şey Amerika ile ilişkilerde de geçerli. Sayın Erdoğan`ın ve hükümetin vize krizi konusundaki onurlu tavrı takdire şayan. Amerika`ya rağmen İran`la ilişkilerini geliştirmesi de övülecek bir davranış. Amerika bu ülkenin en büyük düşmanı… Bu ülkedeki darbelerin, cinayetlerin, katliamların, krizlerin çoğunun arkasında Amerika var. Tüm İslam dünyasında olduğu gibi Türkiye`deki Amerika elçiliği de bir casus yuvası. Ve Türkiye`deki tüm pis işler bu casus yuvasından yönetiliyor. Ülkemizi karanlığa gömmek isteyen 15 Temmuz ihanet girişiminin de, 6-8 Ekim vahşetinin de arkasında Amerika var. Amerika her şeyiyle mutlak şerdir. İsrail`in mutlak şer olduğu gibi…

Madem öyle, madem Amerika`nın varlığı bu ülkeye, bu ülke halkına zarar veriyor, o zaman Amerika ile mücadele de çok daha ciddi bir şekilde yapılmalı. Her şeyden önce Amerika bizim stratejik müttefikimiz söyleminden vazgeçilmeli. Amerika ile gerçekten hala stratejik müttefik isek o zaman Amerika`yı eleştirmeye hakkımız yok. Bunca ihanete, bunca düşmanlığa rağmen bu şeytani gücü hala dost ve müttefik görüyorsak, böyle inanıp düşünüyorsak, Amerika karşıtlığımızı nereye oturtacağız. Düşmanlık söylemi gülünç olmaz mı?

Yok, eğer Amerika`yı stratejik müttefik görmüyorsak, kuyumuzu kazan bu sinsi şeytanı düşman görüyorsak ilk önce müttefiklik söyleminden vazgeçmeliyiz. Sonra daha kararlı, daha cesur, daha samimi adımlar atmalıyız. Amerika`nın ellerini ülkemizden kesmeliyiz. Amerika`nın fitnesinden emin olmak için ne gerekiyorsa yapmalıyız. Bu işin içine askeri üsleri kapatmak giriyorsa, onu da yapmalıyız.

Amerika ve İsrail`in şerrinden emin olmanın tek yolu onların ellerinin bu ülkeden kesilmesidir…