Günümüz dünyasında iletişim araçları o kadar güçlenmiş ki ve kötü yönde o kadar kullanılıyor ki insan neye inanacağını bilemiyor. Emperyalist güçler, şer odaklar ve halk düşmanı örgütler ele geçirdikleri medya organlarıyla öyle etkili bir algı operasyonu yürütüyorlar ki çoğu sefer hakla batıl birbirine karışıyor. Bilgili ve bilinçli olduğunu sanan nice insan bile hakka batıl, batıla hak gözüyle bakabiliyor. Zalimi mazlum, mazlumu zalim görebiliyor. Kötüyü iyi, iyiyi kötü ilan edebiliyor. Yine nice Müslüman İslam`a ve Müslümanlara hizmet ettiğini, ümmeti savunduğunu sanıp İslam düşmanlarıyla aynı safta yer alabiliyor.
Böyle bir hengâmede dürüst, imanlı, ümmettin acılarına ağlayan, ümmetin vahdet ve kardeşliğini her şeyden üstün tutan, sömürgeci güçlerin emperyalist plan ve tuzaklarını deşifre eden bir medyaya sahip değilseniz çoğu sefer emeklerinizin heder olmasıyla karşı karşıya kalırsınız. Halk düşmanları tarafından halkın düşmanları olarak ilan edilebilirsiniz. Sizlerin kanı dökülür ama sizler katil olarak ilan edilirsiniz.
Yine güçlü ve etkili bir medyanız olmazsa hizmetleriniz, çabalarınız, devasa etkinlikleriniz görmezden gelinip üç beş tane satılmış sizden daha çok ses çıkarabilir. Kimse sizi görmez. Uğradığınız zulüm ve haksızlıkları kimseye duyuramazsınız. Ne kadar etkili ve kalabalık da olsanız kimse sizi önemsemez. Çünkü sesiniz duyulmaz.
Üzülerek belirteyim ki biz Müslümanlar, özellikle de İslami camia medyanın önemini düşmanlarımız kadar idrak edebilmiş değiliz. Düşmanlarımız medyayı algı operasyonları için etkili bir şekilde kullanırken biz medyamıza sahip çıkma konusunda bile son derece isteksiz ve gevşeğiz.
Biz bu zamana kadar medyada etkili olamamanın sıkıntısını çok çekmiş bir camiayız. Son birkaç yıla kadar sesimiz hiç çıkmıyordu. Gecemizi gündüzümüze katarak yaptığımız devasa etkinlikler, hayırdaki hizmetlerimiz, yardım faaliyetlerimiz, kültürel çalışmalarımız mevcut medya tarafından yok sayılıyordu. Halkımız bizi bilmiyor, tanımıyordu. Hizmetlerimizden haberdar değildi. Bizi düşmanlarımızın kalem ve kelamından tanımaya çalışıyorlardı. Ta ki az da olsa bir medyaya sahip olana kadar.
Bugün elhamdülillah hakkın ve halkın sesi olacak, zalime karşı mazlumun yanında yer alacak, çekinmeden, korkmadan hakka hak, batıla batıl diyen bir medyamız var. Büyük şeytan Amerika`nın, Siyonist İsrail`in ve diğer şeytani batılı güçlerin sinsi oyun ve planlarını boşa çıkaran, ümmeti parçalayıp Müslümanları birbirine düşürmeye yönelik tuzaklarına gelmeyen, bu şeytani tuzaklar konusunda Müslüman halkları bilinçlendiren bir medyamız var. Mezhepçilik, milliyetçilik gibi fitneler konusunda halklarını bilinçlendiren, Müslümanların kardeşliği için çırpınan; Şii, Sünni tüm Müslümanların vahdet ve uhuvvetini kendine hedef edinmiş bir medyamız var.
Partisel çıkarları, grupsal taassubu, mezhebi aidiyeti uğruna hakkı batıla feda etmeyen; hak ve adaleti tek ölçü edinmiş, Müslümanlara karşı şefkatli, kâfirlere karşı izzet ve onur sahibi, zalimin zulmünü yüzüne çarpmaktan çekinmeyen bir Doğruhaber Gazetemiz, Rehber Gazetemiz, Van Olay Gazetemiz, Rehber TV`miz, İlke Haber Ajansımız, Çağrı FM, Vuslat FM, Cemre FM ve daha birçok radyomuz, haber sitelerimiz, Özlem ajansımız var. Yine İnzar`ımız, Nisanur`umuz, Kelhaamed`imiz ve Söz Ve Kalem`imiz var. Ve daha adlarını sayamadıklarım…
Bu cesur yayın organları bizim sesimiz. Hakkın ve hakikatin sesi… Mazlumların, ezilmişlerin sesi… Ümmetin kışını bahara çevirmek için gecelerini gündüzlerine katan fedakâr insanların sesi. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen ses… Bu gür sese biz destek vermeliyiz. Bu sesin daha da gürleşmesi için çaba sarf etmeliyiz.
Evet, Allah`ın rızasını referans alan, ilk günden beri doğruları bir olan, parti, grup ve mezhebi için doğruları saptırmayan, ümmetin vahdeti ve uhuvveti için çırpınan, İslami camiayla mazlum halkı arasında köprü görevi gören, hayırlı etkinlikleri duyuran, kitleleri bilinçlendiren İslami medyaya sahip çıkmak, onu desteklemek bir tür cihattır. İslam davasına hizmettir. Çünkü güçlü olmayan bir İslami medya hakkın sözünü batıl söz karşısında savunmakta yetersiz kalır. Kimin halk dostu, kimin halk düşmanı olduğu konusunda halkları bilinçlendiremez. Sesi çıkmaz, feryadı sönük kalır.
Evet kardeşler! Davamızın yükünü omuzlayan unsurlardan biri olan İslami medyayı güçlendirmek için biraz daha gayret ve çaba…