Mübarek Ramazan ayının son cuması Kudüs Günü…  Bu günde dünyanın hemen her yerinde Müslümanlar, İslami oluşumlar meydanlara dökülür, Kudüs`ün kurtuluşu için çeşitli etkinlikler yaparlar. Bir gün de olsa Kudüs gündeme gelir, İslam ümmeti bu hayati konuda bilinçlendirilmeye çalışılır.

İran İslam Devriminden hemen sonra devrimin önderi İmam Humeyni, Ramazan ayının son cumasını Kudüs Günü ilan etti. O gün bugündür her Ramazanın son cuması başta İran olmak üzere bütün İslam dünyasında Kudüs Günü olarak ihya edilir. Ülkemizde de çok yoğun olmamakla beraber bu günde Kudüs`le ilgili etkinlikler düzenlenmeye çalışılır.

Ülkemizde Kudüs Gününün çok daha etkili bir şekilde ihya edilmesi taraftarıyım. Öyle ki o günde tüm Müslümanların biricik gündemi Kudüs olmalı. Kudüs`ün önemi ve kurtuluşuyla ilgili etkinlikler, konferanslar, gösteriler halkımızın gündemine damgasını vurmalı.

Çünkü Kudüs ümmetin ana davasıdır. Kudüs`ün kurtuluşu ümmetin kurtuluşu demektir. Ümmetin özgürlüğünün yolu Kudüs`ün Özgürlüğünden geçer.

Batı da bunu biliyor. İslam ümmetinin zenginliklerini talan eden, Müslüman halklara her türlü zulmü ve sömürüyü reva gören, ilkel diktatörlükleri Müslüman ülkelerin başına bela eden Batı da bunu biliyor. Bunu bildiği için Kudüs`ü, Kudüs davasını Müslümanlara unutturmaya çalışıyor. Yapmacık sorunlarla, krizlerle, proje ürünü çatışmalarla Müslümanların gündemlerini meşgul edip onları Kudüs davasından, Filistin davasından uzak tutuyor.

Hâlbuki ümmetin başına gelen bela ve musibetlerin kahir ekseriyetinin kaynağı İsrail`in varlığıdır. Ümmete kahredici acılar yaşatan savaşların, darbelerin, fitne ve musibetlerin arkasında İsrail ve onun koruyucusu Amerika var.

Bugün ümmet, tarihinin belki de en zifiri karanlığını yaşıyor. Yeryüzündeki tek hak dinin mensupları, yeryüzüne varis olmaları gereken Müslümanlar tarihlerinin en acı ve hüzünlü dönemlerinden birini yaşıyorlar. Zayıf ve güçsüzler. Vahdetten ve uhuvetten uzaklar. Topraklarını barbar, Vahşi haclı sürülerine karşı korumaktan acizler. Yanı başlarında öldürülen, kıyımlardan geçirilen, insanlık dışı vahşetlere maruz kalan Müslüman kadın ve çocukların imdadına koşamayacak kadar pasif, dağınık ve perişanlar.

Müslümanların bu güçsüzlüğü, dağınıklığı ve bilinçsizliği sadece onları değil, insanlığı tehdit ediyor. Tüm dünya halkları tehdit altında… Çünkü dünyaya hâkim olan barbar Batı uygarlığı bencil, hiçbir değer tanımayan, dünyevi emeller için dünyayı ateşe atmaktan çekinmeye, iğrenç bir uygarlık. Bu uygarlığın elinde esir olan insanlık her yönüyle korkunç bir yıkım yaşıyor. Tahrip olan ekolojik denge, mutluluk ve huzuru yok eden ahlaki sapma, korkunç kapitalizmle gelen yoksulluk dünyayı yaşanmaz hale getirmiş durumda. İnsanlığı bu barbarların elinden kurtaracak tek güç de ilahi medeniyet inşasını gerçekleştirebilecek tek hak din mensupları olan Müslümanlar.

O yüzden Müslümanların kurtuluşu, ümmetin uyanışı, ilahi medeniyetin tekrar inşası, insanlığın da, tüm dünya halklarının da kurtuluşu anlamına geliyor. Dünyayı yokluğa doğru götüren vahşi Batı liberalizmine dur diyebilmek için ümmet mutlaka uyanmalı ve kurtulmalı. Ümmetin kurtuluşu kesinlikle Kudüs`ün kurtuluşuna bağlı…

Suriye`deki fitnenin arkasında İsrail var. Irak`taki fitnenin arkasında İsrail var. Mısır`daki, Suudi`deki, birçok Ortadoğu ülkesindeki İslam düşmanı yönetimlerin, diktatörlüklerin, terör örgütlerinin arkasında İsrail var. İsrail, Amerika`nın, Batının, ifsat edici Batı uygarlığının İslam âlemindeki en güçlü temsilcisi… Müslüman halkların kalbine saplanmış bir fitne hançeri. Bir kanser tümörü…

Nerde Müslümanlara zarar veren, Müslümanların gücünü zayıflatan, Müslümanları bölüp parçalayan bir oluşum, yapı, örgüt varsa en büyük destekçisi olarak İsrail karşımıza çıkıyor. İslami oluşum, cemaat ve hareketlerin karşısına dikilen çetelere en büyük desteği yine İsrail veriyor. Müslümanları yenilgiye uğratmak için gecesini gündüzünü projelerle, fitne planlarıyla geçiriyor İsrail.

Ümmetin kurtuluşu kesinlikle Kudüs`ün kurtuluşundan geçer. Kudüs işgalcisi Yahudi çetenin elinin kesilmesinden geçer. İsrail tümörünün yok edilmesinden geçer.

Kudüs davasını canlı tutalım. Şii- Sünni tüm Müslümanlar Kudüs davası etrafında birleşelim. Dost ve düşmanlarımız Kudüs davasına olan bağlılık ve İsrail düşmanlığı üzerinde şekillenmeli. Hangi ırktan ve mezhepten olursa olsun, ismi ve görüntüsü ne olursa olsun bir oluşum, devlet ve örgüt Kudüs davasına sahip çıkıyorsa, Filistin`i kendine dert ediniyorsa ve gerçek anlamda israil`i düşman ilan edip onunla mücadele ediyorsa onu dost edinmeli, Amerika, İsrail ve müttefiklerini dost edinenlerden ise beraatımızı ilan etmeliyiz.