Bu ülkede askeri darbelere ve askeri diktatörlüğe, sömürgeci Batının çıkarlarına hizmet eden grup ve kesimlere geçit vermeyeceği, bağımsız bir Türkiye inşa edeceği iddiasıyla halkın desteğini alan ve bu destekle yirmi yıldır iktidarda olan hükümete yönelik elbette ki halkın beklentileri olacak. Darbeci kliklere, cuntalara, Kemalist derin güçlere dayanan eski hükümetlerden olmadıklarını, halkın iktidarı olduklarını söyledikleri için ülkemin insanı onlardan beklentiye girmiş durumda… Yoksa bir asırdan fazladır bu ülkede Batının çıkarlarının koruyucusu bir rejimin hüküm sürdüğünü biliyor ve onlardan hiçbir beklentiye girmiyoruz.

AK Parti’nin, Kemalist rejimin bir partisi olmadığına, halkın yanında duracağına inanmak istiyoruz. Beklentimiz bu yönde… Lakin ne yazık ki halk olarak beklentimiz gittikçe zayıflıyor. Aksa Tufanı’ndan bu yana iktidarın yapıp ettikleri halkta büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Söylemleriyle eylemlerinin arasındaki derin uçurum, halkı uyutmaya, kandırmaya yönelik politikalar, özellikle siyonist firmalara yönelik halkın küçük çaplı gösteri ve eylemlerinin bile polis şiddetiyle durdurulmaya çalışılması bu hayal kırıklığını daha da büyüttü.

AK Parti iktidarı, İslam ümmetinin tarihi bir dönemeçten geçtiğini bilmeli. Siyonist rejim, birinci dünya savaşından sonra Batının, İslam dünyasına yönelik sömürgeci emellerine hizmet eden en büyük projesiydi. Yaklaşık bir asır aradan sonra bu proje yok olmaya doğru gidiyor. Siyonist rejim, İran İslam Cumhuriyetinin başını çektiği direniş cephesi tarafından öldürücü darbeler alıyor. Başını ABD’nin çektiği Batılı ülkelerin bölgeye korkunç büyüklükte askeri yığınak yapmalarının ve masallarla, yalanlarla medeni göstermeye çalıştıkları uygarlıklarının vahşi yüzünün ortaya çıkmasını göze alarak tüm güçleriyle siyonist rejimin yardımına koşmalarının nedeni bu büyük projelerinin yok olmaya doğru gittiğini gördükleri içindir.

Siyonist rejimin sivillere, kadın ve çocuklara yönelik vahşi saldırıları onun paniğini gösteriyor. Siyonist rejim ve destekçisi Batılı ülkeler dünya halklarının büyük nefretini kazandı. Artık dünya Batı uygarlığının vahşi yüzünü tanıyor. Siyonist rejimin Yahudi soykırımı maskesi altına sakladığı kanlı yüzü on binlerce masum yavrunun parçalanmış mübarek vücutları arasında şeytani bir sırıtışla kendini deşifre etti.

ABD için, siyonist rejim için, Batı dünyası için artık yenilgi dönemidir. ABD ve Batı uzun bir süredir İslam topraklarında hep yenilgi tattılar. Bunca vahşet ve katliama rağmen Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de yenildiler.

Bu defaki yenilgi çok daha büyük olacak. İslam ümmetinin kurtuluş savaşı olan bu büyük savaşta Türkiye yanlış yerde durmamalı. Yenilmeye mahkûm siyonist-Haçlı cephesinin değil, direniş cephesinin yanında durmalı. Batıdan, ABD ve siyonistlerden korkmanın zamanı değil. Korku daha büyük bela ve musibetlere yol açar. Siyonist cephe ne yaparsa yapsın Türkiye’ye dost gözüyle bakmayacak, Sayın Erdoğan ve AK Parti’ye asla güvenmeyecektir.  

Siyonist cepheye karşı, kendisi de tehdit altında olan Türkiye, İran ve direniş cephesi birlikte hareket etmeli. Halkının destek ve güvenini tekrar güçlü bir şekilde kazanabilmek için samimi adımlar atmalı. Söylemleriyle eylemleri bir olmalı. Halkının beklenti ve talepleri doğrultusunda çocuk katili siyonist rejimle tüm ticari, askeri ve siyasi ilişkilerine son vermeli.

HAMAS Hareketinin başlattığı bu mübarek Furkan savaşı Aksa Tufanı, İslam ümmetini kurtuluşa götürecek, Kudüs’ü özgürleştirecek büyük bir fırsatın doğmasına yol açtı. Bu fırsatın heba edilmemesi, İslam dünyasının bereketli topraklarına göz diken siyonist cephenin hezimete uğratılması için artık küçük hesaplar bir yana bırakılmalı, başını Türkiye ve İran’ın çektiği ümmet ittifakıyla zafere doğru yol alınmalı.