İslam’ı kendine dert edinmiş, İslam’ın hakimiyetini arzulayan, başta mübarek Kudüs ve Filistin toprakları olmak üzere İslam coğrafyasını Batılı kafir güçlerin esaretinden kurtarmak isteyen gençlere, genç kardeşlerime sesleniyorum; zor zamanlardan geçiyoruz! Zor günler bizi bekliyor…
Biliyorum; başta HAMAS ve Hizbullah olmak üzere direnişin aldığı darbeler sizleri belki de sarsmıştır. Şaşkınlık ve üzüntü içerisindesiniz. HAMAS’ın en tepesindeki isim İsmail Heniyye ve Hizbullah’ın otuz yıllık lideri, Hizbullah’ı bu günlere getiren Seyyit Nasrallah şehit oldular. HAMAS’ın, Hizbullah’ın ve diğer direniş güçlerinin birçok önemli, üst düzey isimleri şehadet şerbetini içti. Katliamlar devam ediyor…
İktidarlarını Batıya borçlu olan İslam dünyasındaki yönetimlerin, ihanetlerini maskelemek isteyen mihrakların, saraylardan emir alan dillerin ve kalemlerin, dünyevi gelecekleri için dinlerini tehlikeye atmaktan çekinmeyen gafil Müslümanların; Siyonist ve Haçlı güçlerin emrinde olan Batılı yayın organlarıyla aynı dili kullanıp direniş cephesini şeytanlaştırması, ötekileştirmesi ve Siyonist rejimin yenilmezlik efsanesine çanak tutması sizi hayal kırıklığına veya ümitsizliğe düşürmesin…
Gençler! Kesinlikle bu defa durum başka… Fotoğrafın büyüklüğünü görün. Büyük mücadeleler büyük fedakârlıklar gerektirir. Direniş cephesi sadece Siyonist rejimle savaşmıyor. Siyonist çete sadece bir cephe, bir ileri karakol… ABD’nin önderliğindeki Batı dünyası, belki de tarihin en büyük savaş yığınağını yapmış durumda. Haydut, işgalci rejime destek ve direniş cephesiyle savaş için ümmetin denizlerini, topraklarını savaş gemileriyle, uçak filolarıyla doldurdular. Hatta savaşı yöneten bizzat ABD… Direniş, ABD’nin önderliğindeki Batı dünyasıyla savaşıyor. ABD’nin, İngiltere’nin, Fransa’nın, tüm Avrupa’nın, İslam dünyasındaki Batıcı rejimlerin tüm istihbarat örgütleri, taşeron güçleri tüm güçleriyle direnişi etkisiz hale getirmeye çalışıyorlar. Dünyanın egemen güçleri hep birlikte ve tüm imkanlarıyla direnişin üzerine çullanmış durumda…
HAMAS, belki de istemeden ümmetin kurtuluş savaşını başlattı. Evet, bu bir kurtuluş savaşı… Ümmetin varlık-yokluk savaşı… Ümmet 1900’lü yılların başındaki gibi tarihi bir kırılma noktasıyla karşı karşıya… Mesele çoğumuzun anladığından çok daha büyük… Eğer direniş Gazze’de, Filistin’de, Lübnan’da, Beyrut’ta, Yemen’de yenilgiye uğrarsa kesinlikle Siyonist cephe durmayacak, savaş bütün bir İslam âlemine yayılacak, istilacı düşman Türkiye’nin bile kapısına dayanacaktır.
Ama gençler, dediğim gibi bu defa durum farklı… 1900’lü yılların başında İslam medeniyeti yenilgiye uğramıştı. Batı uygarlığı en ihtişamlı dönemini yaşıyordu. Dünya halkları, aydınlar, yazarlar, sanatçılar, siyasetçiler Batı uygarlığının sihrine adeta tutsak olmuşlardı.
Şimdi durum farklı… Batı dünyası artık hasta… Batı uygarlığı dünya halkları için ümit olmaktan çıktı. ABD ve Avrupa rejimleri bir avuç siyonistin ellerinde tutsak… İslam medeniyeti bir güneş gibi dünya halklarını, arayış içindeki mutsuz kitleleri aydınlatmaya başladı. İslam, tek alternatif olmaya doğru gidiyor.
Ve Batıyı iyi tanıyan, Batıyla hesaplaşmaya yeminli, asla pes etmeyen, örgütlü bir direniş cephesi var. Bize düşen takva elbisesine bürünerek, kirli algılara aldırmadan direnişin yanında, tarihin doğru tarafında durmak…
Evet, mücadele büyük olunca bedel de büyük olur! Can çekişen barbar Batı dünyası, Siyonist cephe, can havliyle meydana inmiş ve bütün gücüyle saldırıyor. Hayatta kalma mücadelesi veren vahşi bir hayvan gibi hiçbir kural, hiçbir sınır tanımadan alçakça katliamlar gerçekleştiriyor.
Ama kesinlikle zafer direnişin olacak… Batının dünyaya söyleyeceği hiçbir sözü kalmadı. Konuşma sırası artık İslam medeniyetinde… Bize düşen büyük bir sabır ve sebatla direnişin yanında saf tutmak olmalıdır.