Aksa Tufanı destanı bir yılını doldurmak üzere… Bu mukaddes tufan bütün bir dünyayı kasıp kavuracak, bu dehşetli savaştan iyiler zaferle çıkacak inşallah! Yangın gittikçe büyüyor. Siyonist haydut rejimi yutacak yangının kıvılcımı ilk önce Gazze’de tutuştu. Sonra Batı Şeria’ya sıçradı. Şimdi de Lübnan’da kızıl yalımları göklere yükseliyor. Yemen, Suriye ve Irak’taki direniş güçleri bu yangını daha da büyütüp kıvılcımlarının büyük şeytan ABD’nin eteklerini tutuşturmasına vesile olacak…

Siyonist cephenin tüm teknolojik üstünlüğüne, algı oluşturmadaki yüksek kabiliyetine, vahşi katliamlara imza atabilme gücüne ve çok sayıda ülkeyi bir cephede birleştirebilme imkanına rağmen bu bir yıllık sürecin sonucunda zaman İslami direnişin lehinde, Siyonist cephenin aleyhinde işliyor.

Her şeyden önce işgalci rejim, ABD, Avrupa ülkeleri ve onların İslam dünyasındaki yerli uşaklarını bir araya getiren Siyonist cephe moral olarak çöküntü içinde… Dünyanın egemen gücü olma iddialarına rağmen, silah ve teknolojik olarak kendilerinden çok daha zayıf olan direniş cephesiyle bir yıldır başa çıkamadılar. Ne HAMAS’ı durdurabildiler ne de Hizbullah, Ensarullah ve diğer direniş bileşenlerini… Gazze’de ulaşmak istedikleri hiçbir hedeflerine ulaşamadıkları gibi, direniş Batı Şeria’ya da sıçradı. Tüm tehdit ve gövde gösterileri, baskı politikaları, suikastlar Hizbullah’ı HAMAS’a destek vermekten caydıramadı. Aksine Lübnan artık Gazze’den sonra ikinci büyük cephe…

Psikolojik olarak da direniş cephesi zafere daha yakın… Artık tüm dünya, halklar Siyonist rejimin, onun arkasındaki Batılı ülkelerin, ABD ve Avrupa’nın ne kadar vahşi, insanlıktan uzak, barbar güçler olduklarını anlamış durumda. Özellikle Siyonist rejimin ve ABD’nin tüm dünya için ne büyük bir tehdit olduklarını kavrayan halklar ve ülkeler, güvenliklerini sağlayabilmek için ciddi bir arayışa girmiş bulunmaktalar.

Aksa Tufanı, İslam dünyasının, Müslüman halkların, İslam ümmetinin önünde özgürleşebilmek, bağımsızlığa kavuşmak ve iki asırdır süren sömürge olma durumundan kurtulmak için çok önemli bir fırsat kapısı açtı. Yenilmez gibi görünen düşmanın aslında güçlü bir direnişle nasıl sarsılabileceğini, burnunun yerde sürtünebileceğini Aksa Tufanıyla tüm ümmet gördü.

İslam ümmeti bu cepheyi güçlendirmeli… Bu fırsatı mutlaka değerlendirmeli… Güç birliği yaparak, birlikte hareket ederek, vahdet içinde Allah’ın ipine sarılarak direniş cephesini tüm İslam dünyasına yaymalı. Her yer, her ülke, her şehir Siyonistlere, Siyonist cepheye karşı birer direniş üssüne dönüşmeli…

Allah’a inanan, Resulullah’a ümmet olma onuruna sahip, ahiret bilinciyle donanmış, İslam kardeşliği gibi bir imtiyaza sahip Müslümanlar; kalpleri paramparça olan, her biri ayrı bir dinin ve sapık ideolojinin peşinden koşan, cehenneme odun olmaya mahkûm kâfirlerden, Siyonist güçlerden, Batı dünyasından çok daha vahdete, birliğe ve birleşmeye layıktır!

Hiçbir musibet bizi korkutmamalı! Hiçbir saldırının şiddeti bizi geri püskürtmemeli! Uhud’u yaşamış, Hendek’leri görmüş, Bir’i Maune ve Reci facialarıyla karşılaşmış, Mute’de kendilerinden yüzlerce kat fazla düşmana karşı direnmek zorunda kalmış, ama hiçbir zaman ümitsizliğe düşmemiş, korkuya kapılmamış, geri kaçmamış ve Allah’a güvenerek destanlar yazmış bu dinin peygamberi ve O’nun yarenleri gibi, bu yolun yolcusu olan biz Müslümanlar da aynı ümit, cesaret ve kararlılıkla İslam düşmanlarıyla mücadeleye tutuşmalı, başta Kudüs olmak üzere İslam toprakları özgürleşinceye kadar asla durmamalı, geriye kaçmamalıyız.

Allah’ın vaadi haktır! Allah, kendisine güvenen, inanan kullarını zafere ulaştıracağını vadetmiştir. Ümitsizlik asla olmamalı. Gelecek İslam’ın ve Müslümanlarındır! Şehitlerin mukaddes kanları ve mazlumların ahı, zaferi daha da çabuklaştıracaktır!