Evet, bugün Kerbela Filistin’dir! İki açıdan böyledir bu; hem yaşanan büyük mazlumiyet, kahreden derin acı ve tahammül sınırlarını aşan vahşet açısından hem de tarihin seyrini değiştirip, izzet, özgürlük ve direniş bayrağını tüm dünyada dalgalandırıp mazlum halklar için bir ümit ve kurtuluş rüzgârı estirmesi açısından…
Kendisi için gece gündüz sel gibi gözyaşı dökülse bile mateminin tutulamayacağı Kerbela hadisesinin mümin gönüllerde açtığı derin acı, hüzün ve keder bir yana; bu hadise tarihin en büyük devrimlerinden biridir. Resulullah’ın dininin dünyaya dalmış Müslümanların gaflet ve ilgisizliği altında zalimlerin elleriyle en büyük saldırı ve tahrifata uğradığı ve dini değerlerin unutulmaya yüz tutup esaret ve zilletin Müslümanların kaderi haline geldiği bir zaman diliminde İmam Hüseyin ve Yarenleri o büyük acı ve katliamı göze alarak İslam dünyasının maşeri vicdanını zelzele misali sarstılar.
Kerbela hadisesinden sonra İslam topraklarında direniş hareketleri peş peşe ortaya çıkmaya başladı. Müslümanlar uyandı ve onur, izzet, özgürlük, bağımsızlık şiarını bayraklaştırarak şehadete koşan binlerce, on binlerce Müslüman Muhammed Aleyhisselam’ın yüce dininin ayaklar altına alınıp tahrif edilmesine müsaade etmedi. Aradan asırlar geçmesine rağmen İmam Hüseyin ve yarenleri halen özgür ruhlu Müslüman halklar için bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Bugün Filistin topraklarında yaşanan hadise aynı misyona talip. Kerbela’yı bugüne taşıdı Gazze’deki, Filistin’deki kıyam ve mukaddes direniş…
Filistin halkı, Gazze halkı tarihin en büyük kıyımlarından, soykırımlarından, katliamlarından birini göze alarak kıyam bayrağını dalgalandırdı. O kadar korkunç bir vahşet ve katliam yaşandı ve yaşanıyor ki her gün kanlı gözyaşları döküp deli divaneler gibi sokaklarda koşturup feryatlarımızla arşı titretsek yeridir. Yaşanan ve halen yaşanmakta olan acıyı tarif etmek kelimelerin haddine değil… İnsan ancak hissedebilir, duyumsayabilir.
Ve tüm bu acıya rağmen on aydır akıl almaz bir direniş, bir mücadele, destansı bir karşı koyuş sürdürülüyor. Kerbela çölünde etrafları sarılıp aç ve susuz bırakılan İmam Hüseyin ve peygamberin ev halkı gibi Gazze’de muhasara altında aç bırakılan ve her türlü yardımın kendilerine ulaşılması engellenen bir avuç kahraman dünyanın bütün şeytani güçlerine karşı destansı bir savaş yürütüyor. Onur, izzet, özgürlük, adalet, bağımsızlık, insanca yaşam gibi değerlere kavuşma hayalleri kuran dünyanın mazlum halkları için bu destansı direniş şimdiden bir ilham kaynağı olmaya başladı.
Gazze dünyayı diriltiyor. Gazze mazlum halklara cesaret ve yiğitlik aşılayan en güçlü bir rol model oluyor. Mazlum halkların yüreğindeki korkuyu, ürkekliği, güçsüzlük psikolojisini yok ediyor. Gazze zalimlerin, despotların, sömürgeci Batılı güçlerin ve onların İslam dünyasındaki uşaklarının iktidarlarını sarsıyor.
Filistin, Gazze, Kerbela misali tarihin kaderini, insanlığın gidişatını değiştirmeye aday. Gazze’de, Filistin’de öyle bir meşale yakıldı ki özgürlük ve bağımsızlık sevdasıyla tutuşan tüm cesur yürekler bu ateşle adeta kavruldu. Ortadoğu’nun ve dünyanın tüm direniş güçleri Filistin’e koşmak ve şeytani güçlerle kozlarını paylaşmak için sabırsızlanıyor. Direniş ateşi şimdiden Yemen’i, Lübnan’ı, Irak’ı ve birçok İslam coğrafyasını sarmış durumda…
Bu ateş tüm dünyayı saracak! Bu yangın her tarafı tutuşturacak! Ve söndüğü zaman ortada özgürleşmiş bir İslam dünyası, yıkılıp yok olmuş bir israil ve geldikleri yere kovulmuş bir Amerika ve Batı dünyası kalacak sadece….
Evet, bugünün Kerbela’sı Filistin’dir! Kerbela’nın imdadına koşamayanlar haydi Filistin’e… Haydi Direniş cephesinin saflarına katılmaya… Tüm varlığınızla… Duanızla, kaleminizle, dilinizle, paranızla, boykotunuzla ve yol bulursanız canınızla…