İslam Ümmeti/İslam Dünyası en büyük yenilgilerinden birini Filistin’de yaşadı. İngiltere’nin önderliğindeki Batı dünyasıyla/Haçlılarla yaşanan savaşta Müslümanlar, Filistin Cephesinde yenildiler. İslam’ın üçüncü kutsal şehri Kudüs ve bu şehirde bulunan Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa işgal edildi.

Bir asır önce yaşanan bu işgal sonrası İslam ümmeti/Müslümanlar bir türlü bellerini doğrultamadılar. İşgallerden, katliamlardan, parçalanmışlıktan kurtulup toparlanamadılar, birlik ve vahdetlerini sağlayamadılar, İslami özgürlük ve bağımsızlıklarını elde edemediler.

O dönem Batı dünyasının lideri konumunda olan İngiltere, işgal ettiği Filistin toprakları üzerinde İsrail adında bir Yahudi devleti kurdu. Dünyanın dört bir tarafından getirdiği Siyonist Yahudilerin insanlık dışı, vahşi yöntemlerle Filistin halkını katledip Kudüs ve Filistin’i Müslümanlardan arındırma savaşına her türlü desteği verdi. Kısacası İslam dünyasının kalbinde, mukaddes Filistin topraklarında İsrail adı altında dünyanın en büyük askeri üssü kuruldu. Dünyanın en korkunç terörist yapılanmasına gidildi.

O gün bugündür İsrail denilen bu en büyük askeri üs vasıtasıyla Amerika ve Batı dünyası İslam alemine fitne, kargaşa, işgal, askeri darbeler ve her türlü kötülüğü yayıyor. İslam ümmeti, kalbinin tam ortasına saplanan bu zehirli hançer, bu kanser uru yüzünden belini doğrultamıyor, düştüğü yerden kalkamıyor.

HAMAS’ın başını çektiği İslami direnişin liderliğinde başlayan Aksa Tufanı Savaşı, Kudüs’ün kurtuluşu ve ümmetin tekrar ayağa kalkması için tarihi bir fırsat doğurdu. Eğer ümmet bu savaşa sahip çıkıp Filistin’in yanında yer alırsa Kudüs’ün kurtuluşu umudunun gerçeğe dönmesi hiç de uzak bir ihtimal değildir.

Bu savaş topyekûn Batı dünyasıyla İslam dünyasının, Yahudi-Hristiyan ittifakıyla İslam ümmetinin savaşıdır. Eğer Müslümanlar bu savaşın galibi olurlarsa Batının İslam dünyasından elinin kesilip kovulması süreci hızlanacak, İslam ümmeti kurtuluş ve bağımsızlık yolunda büyük bir eşiği geçmiş olacaktır.

İslam ümmeti bu tarihi fırsatı tepmemeli, Sünni’si ve Şii’siyle iç ihtilaflarını, eski düşmanlıklarını bir kenara bırakmalı, kabuk bağlamak üzere olan yaralarını kaşımayı terk etmeli, farklılıklarına tahammül edip birlik olmalı ve çağdaş Haçlıları İslam topraklarından kovmalıdırlar.

Aksa Tufanı Savaşında cephe genişliyor. İslami Filistin direnişinden sonra, İslami Lübnan direnişi de Siyonistlerle ve Amerika’nın başını çektiği Batı dünyasıyla topyekûn savaş aşamasına gelmiş durumdadır. HAMAS, Hizbullah, Ensarullah hareketleri ümmetin kurtuluş savaşını Filistin, Lübnan ve Yemen topraklarına yaymış bulunmaktalar. Bu mukaddes savaşta Irak, Suriye, İran ve Afganistan’ın da fiili olarak yer alması beklentisi her geçen gün daha da güçleniyor ve Batı dünyası kendisi için kâbus olacak bu gerçekliği şimdiden yüksek sesle tartışmaya başlamış bulunmakta.

İslam dünyası direniş hareketleriyle, yönetimleriyle, siyasi partileriyle, sivil yapılanmalarıyla, cemaat ve tarikatlarıyla bu din savaşında yerlerini almalı, bu tarihi fırsatı kaçırmamalıdırlar. Tüm Müslümanlara farz olan bu mukaddes savaş ümmetin varlık savaşıdır.

SADULLAH AYDIN