Mısır direniyor! Müslümanlar direniyor! Müslüman Kardeşler direniyor! Altmış yıldır Firavunî rejimle mücadele eden, Mısır`da insani ve İslami bir toplumun inşası için çaba sarf eden İslami hareket özellikle İhvan, Arap baharıyla yakaladığı tarihi fırsatı heba etmek istemiyor. Ne pahasına olursa olsun mazlum Mısır halkının tekrar zulüm düzenine teslim olmasını kabullenmiyor.
Mısır`da batılı yaşam tarzını benimsemiş, İslami düzen karşıtı laikler halen çok güçlü. Ordu, medya ve sermaye onların elinde... Küçük bir azınlık olmalarına rağmen ülkenin zenginliklerini sadece kendilerine istiyorlar. İmtiyazlı bir azınlık olarak ülkenin efendileri kalma sevdasındalar. Bu imtiyazları koruyabilmek için Türkiye`deki fikirdaşları gibi ülkeyi Amerika`ya satmaya hazırlar. Ülkenin zenginliklerini batıya peşkeş çekmeye hazırlar.
Küçük ve azgın bir gruplar. Ama sesleri çok çıkıyor. Çünkü medya onların elinde ve demokrasi havarisi, ikiyüzlü batı onlardan yana. Özgürlük diyorlar, insan hakları diyorlar, adalet diyorlar, barış diyorlar, vatanperverlik diyorlar. Fakat tek dertleri kişisel çıkarlarını koruyabilmek, Mısır`ı babalarının çiftliği gibi sömürmek, talan etmek… Halkın tercihine kesinlikle saygı göstermiyorlar. Halkın en az yüzde yetmişinin mevcut hükümeti desteklemesi umurlarında bile değil. Demokrasi onlar için helvadan bir put. Acıktıkları zaman yedikleri bir put. Özgürlüklerin, adaletin, insan haklarının, barışın sınırı onların çıkarlarıyla çakışmayan yere kadar onlar için. Menfaatleri tehlikeye girdiği an dünyanın en vahşi hayvanı kesiliyorlar.
Barış ve demokrasi havarisi Amerika, dünyanın en vahşi ülkesi değil mi? Yeryüzündeki diktatörlüklerin, krallıkların, askeri cuntaların arkasında hep Amerika ve Avrupa yok mu? Mazlum Afrika halkını açlıktan öldürüp ülkelerinin zenginliklerini talan eden, İslam dünyasının kalbine bir hançer gibi saplanmış kanser tümörü israil`i koruyup gözeten, Cezayir ve Libya`da milyonlarca sivili öldüren, Iraklı iki milyon kadını dul bırakan özgürlükçü batı değil mi? İşte bu batı, özgürlük masallarının arkasına sığınarak Mısır cuntasını destekliyor.
Mısır direniyor ve direnmeli! Mısır`ın Müslüman önderleri Allah`tan, Mü`min halkından başka bir güce dayanmamalı. Mısır`ın İslami liderleri sadece Allah`a güvenmeliler. Korkusuzca halklarının önüne düşüp tağutlara meydan okumalılar. Allah kendisine dayananları yalnız bırakmaz.
Ümmetin göz nuru Hasan el-Benna`nın evlatları Müslüman halkı şehit olmaları için caddelere, meydanlara çağırıyorlar. Mursi, orduya adeta meydan okuyup adalet ve özgürlük için canını, kanını vermeye hazır olduğunu ilan ediyor. Mısır`ın Müslümanları bu sefer pes etmeye niyetli değiller. Ve Allah`tan başka dostlarının olmadığını da anladılar. Mısır`ın sokaklarını, meydanlarını kanlarıyla sulamaya hazırlar. Ama laik, batıcı Firavun düzenini kabullenmeye asla!
Mısır`da olup bitenler diğer Müslüman önderlere, partilere ders olmalı.
Ne kadar taviz verseler versinler, ne kadar hoşgörü naraları atsalar atsınlar, ne kadar şirin gözükmeye çalışsalar çalışsınlar; dinlerini terk etmedikçe, onlar gibi içki içip zina yapmadıkça, kadınlarını soyup kollarına atmadıkça laiklerin, Hıristiyan ve Yahudilerin kendilerinden asla razı olmayacağını ve fırsat yakaladıkları an devirmeye çalışacaklarını anlamış olmalılar sanırım. Taksim olayları inşallah iktidarın gözlerini açmıştır. Müslümanlardan başka dostların olmadığını anlamışlardır inşallah!
Mısır`ın Müslümanları için dua edelim! Mısır`ın Müslümanları yenilmemeli. Gece-gündüz ağlayarak onlara dua etmeliyiz! Her yerde, her platformda İslami Mısır`ın şanlı direnişini selamlamalıyız. Mısır için, ümmet için, dünya için kader tayin edici günler başladı artık.
Sevgili okuyucularımın affına sığınarak kısaca bir iki noktaya temas edip yazımı bitirmek istiyordum. Bu ay “yaşayan şehit” Fikret Bayram kardeşimden bahsetmek istiyordum. Vücudunun yüzde sekseni felçli olmasına rağmen tam on beş yıl zindanlarda yaşadı. Akla hayale gelmeyecek acılara katlandı. Ama asla halinden şikâyet etmedi. Allah rızası için uğradığı bu zulümleri hep gülümseyen bir yüzle karşıladı.
Bu ay camiamızın onur kaynağı olan bu aziz dostumun destansı hayatından kesitler sunmak istiyordum. Ayrıca ülkemizin karanlık şafağını bir güneş gibi aydınlatan, İslami siyasetin ne olduğunu dosta düşmana gösteren, mazlumların kurtuluşu için güçlü bir umut ışığı olacak olan Hür Dava Partisi`nin görkemli kongresinden de kesitler aktarmak istiyordum. Lakin Mısır`daki şanlı direniş bütün bunları gölgede bıraktı. Fikret kardeşe aramıza hoş geldin derken Hür Dava Partisi`nin kongresinin de hayırlara vesile olmasını diliyorum.