İslam ümmeti olarak bugün Siyonist Yahudilerin önderliğindeki Batı dünyasına karşı bir varlık savaşı veriyoruz. Tarihi hakikatlerin ışığında baktığımız zaman bugünkü Gazze savaşının, Filistin ve Kudüs’ün kurtuluş savaşının bir Furkan savaşı olduğunu, hakla batılın savaşı olduğunu anlarız.
Bu savaş Batı dünyasının İslam ümmetine dayattığı, İslam ümmetinin kutsallarına yönelmiş, İslam medeniyetinin doğuşunu engellemeye yönelik bir savaştır.
İsrail, Batı dünyasının İslam dünyasına karşı kurmuş olduğu ve İslam dünyasının vahdet ve özgürlüğünü engelleme amacı taşıyan bir ön cephe, bir ileri karakoldur.
Tarih boyunca Yahudiler, İslam’a ve Müslümanlara karşı, tevhit ehline karşı, İslam Peygamberlerine karşı, Allah’ın hak dinine karşı hep zamanın şirk güçleriyle iş birliği yapmışlar, günümüzde de yani modern asırda bu iş birliğini sürdürmüşler, hatta İslam’a karşı verilen savaşın önderliğini üstlenmişlerdir. Bugün İslam dünyasında Batılı Haçlıların ve diğer şirk güçlerinin İslam ümmetine yönelik savaş ve kıyımlarının, işgallerinin çoğunun arkasında Siyonistler vardır.
Günümüzde de başkenti Kudüs olacak olan ve Dicle ile Fırat’ın arası başta olmak üzere İslam coğrafyasının önemli bölümünü içine alacak sözde büyük Yahudi devleti hayalini kuran Yahudiler, Siyonizm adını verdikleri ideolojinin etrafında dünya çapında siyasi bir hareket başlatıp örgütlenmişler; Haçlı Batının desteğini arkalarına alarak, onlarla iş birliği içinde İslam ile savaşın öncülüğünü üstlenmişlerdir.
Birinci dünya savaşından sonra Filistin topraklarını işgal eden İngilizler, Siyonistlerin bu idealinden faydalanıp onları İslam dünyasına karşı kullanmak için Filistin’e Yahudi göçünü desteklemişler, böylece israil denen fitne merkezinin kuruluş sürecini başlatmışlardır.
İkinci dünya savaşıyla birlikte Batılılar tarafından Yahudi göçü hızlandırılmış, İngilizlerin desteğiyle silahlanıp örgütlenen Siyonistler, silahsız, savunmasız, İslam dünyası tarafından terk edilmiş Filistinlilere yönelik korkunç katliamlara girişip onları topraklarından sürmüşlerdir.
Daha sonra 1948 yılında bu süreç tamamlanmış ve Batının özel koruması altında, Filistin toprakları üzerinde bir Yahudi devleti kurulmuştur.
Filistin halkı ise Ürdün, Lübnan, Suriye ve Mısır’da muhacir hayatı yaşamaktadırlar. İşgal edilmiş topraklarda kalanlar da büyük zulümler altında yaşamakta, her gün katliamlardan geçirilmektedirler.
İsrail rejiminin hedefi, her ne pahasına olursa olsun İslam toprakları üzerinde, başkenti Kudüs olan büyük Yahudi devletini kurmaktır. Bu yüzden Kudüs’ü ve Filistin topraklarının tümünü Yahudileştirmeye çalışmakta, Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa’yı yıkıp yerine Süleyman Mabedini kurmayı hedeflemektedir.
Siyonist Yahudilerin bu hedefi İslam ümmeti için, İslam dünyasının geleceği için, hatta İslam’ın kendisi için büyük bir tehdittir. Siyonistlerin bu hedef ve hayalinden faydalanan Batı dünyası onlara her türlü desteği verip İslam dünyasını esir almak için israil’e ileri bir karakol görevi, bir ön cephe misyonu vermektedir.