Peygamber Sevdalılarının yıl içinde gelenek haline getirdiği güzel etkinliklerden biri de “Hayat Namazla Güzeldir” etkinliği… Ben de küçük çocuğumu götürme vesilesiyle bu etkinliklerden birine katılma imkânı buldum.

Toplumda namaz kılmayanların oranının hızla arttığı, genç neslin namaz kılmayı unuttuğu, namazsız bir toplum olmaya doğru gittiğimiz bu korkutucu, hüzün verici, kahredici süreçte böyle etkinliklerin düzenlenmesi gerçekten çok anlamlı… Kurak yürekleri serinleten, gönle ümit aşılayan güzellikler…

O yavruların, çocukların, anne babalarının, velilerin, katılımcıların sevinci, coşkusu görülmeye değerdi. Huzur ve sevinç yüzlerine yansımıştı. Kurak bir çöldeki yeşil bir vahayı andırıyordu namaz etkinliği…

“Hayat namazla güzeldir” sloganı iş olsun diye, öylesine atılan bir slogan değil. Hayat gerçekten namazla güzel… Hakkı verilerek, huşu içinde kılınan bir namaz kişinin hayatını bir gülistana çeviriyor. Bu zamanda toplumun en çok ihtiyaç duyduğu şeyi; iç huzuru, kişinin kendinden hoşnutluğunu sağlıyor. Kişinin hayatına anlam katıyor. Kişi kendini değerli, önemli hissediyor.

Hakkıyla kılınan bir namaz her tür kötülükten, çirkinlikten, depresyondan, karamsarlıktan, huzursuzluktan, kinden, nefretten, hasetten, yalandan, hırstan, gıybetten, tatminsizlikten, kalbi hastalıklardan koruyor, muhafaza ediyor.

Bundan daha doğal bir şey de yok; çünkü namaz kişinin biricik yaratıcısıyla buluşması, Allah ile hasbihal etmesi, O’nunla dertleşmesi, gönül bağını güçlendirmesidir. Kişinin kendisini yoktan var eden, varlığını O’na borçlu olduğu, kendi varlığının sanatçısı, kendisine tekrar dönülecek Allah ile bağlarını güçlendirmesinden, O’na sığınmasından daha rahatlatıcı, güven verici, huzur bahşedici ne olabilir?

Ne acı bir durumdur ki çok kötü günlerde, çok kötü zamanlarda yaşıyoruz. Gün aynı gün, zaman aynı zaman, gece aynı gece, gündüz aynı gündüz; ama insanlar bozulmuş, toplumlar, kitleler bozulmuş. Biz Müslüman olduğumuz halde derin bir karanlığın, korkunç bir girdabın kucağında kaybolmak üzereyiz. Huzursuzluk, mutsuzluk, karamsarlık, kötü duygular ruhumuzu bir karabasan gibi sarmış. Her tür kötülük, kalbi hastalık, gıybet, yalan, dolan, hırs, haset, dedikodu, tatminsizlik, kin, nefret, yalnızlık, aldatma, tahammülsüzlük adeta esir almış bizi. Hayatın tadı tuzu kalmamış. Hiçbir şey bize zevk vermiyor, rahatlatmıyor, tatmin etmiyor. Derin bir boşluğun içinde hep bir şeylerin arayışı içindeyiz.

Bunun en büyük nedeni Allah ile gönül bağımızın kopması, yaratıcımızla irtibatımızın zayıflamasıdır. Allah ile aramızdaki en güçlü bağ, en sağlam ilişki, en yıkılmaz köprü ise hakkını vererek, anlayıp idrak ederek, huşu içinde kılacağımız namazdır.

Hastalığımız namazsız bir toplum olmamızdandır. Namazı hakkını vererek kılmayışımızdandır. Hastalığımızın reçetesi, çözümü namazdır. Gerçek anlamda kılınan bir namaz hayatı hayal edemeyeceğimiz oranda güzelleştirecek, anlamlaştıracaktır.

Hayatından memnun olmayanlar, dert ve şikâyet yüklü sine sahipleri; hayatınızı namazla güzelleştirin. Hayat namazla güzeldir!