Muharrem günlerindeyiz. Kerbela kıyamının yıldönümü. İmam Hüseyin ve yarenlerinin acısının yüreğimizde tazelendiği günler.

Bu yıl Kerbela Kıyamı ile Şeyh Said Kıyamı’nın yıldönümleri birbirlerine yakın tarihlere denk geldi. Şehit Şeyh Said, çeşitli vesilelerle kıyam hareketinin Hazreti Hüseyin’in kıyamından, Kerbela’dan etkilendiğini ifade etmiştir. Gerçekten de iyi bir gözlemci her iki kıyamın birçok ortak noktası olduğunu tespit eder. Şeyh Said Kıyamı’nın Kerbela’dan aldığı çok şey vardır.

Şeyh Said bu ülkenin Hüseyinlerinden biriydi. İmam Hüseyin’in misyonunu yüklenmişti. İmam Hüseyin gibi Muhammed Mustafa’nın dini için, yüce İslam için, İslami değerler için canını feda etti.

Şehit Şeyh Said Hazretlerinin akıbeti, İmam Hüseyin’in akıbetine çok benziyor. İmam Hüseyin tüm varlığını, dünyasını, ailesini, her şeyini feda etmeyi göze alarak kıyam etti ve feda etti de.

Aynı durumu Şeyh Said Hazretlerinde de görüyoruz. Şeyh Said, meşhur bir tarikat şeyhiydi. Binlerce müridi, yüzlerce talebesi vardı. Aynı zamanda çok güçlü, etkili ve geniş bir aile çevresine sahipti. Büyük bir tüccardı. Onlarca çalışanı vardı. Hayvancılıkla uğraşıyor, ticari faaliyetleri yurt dışına kadar uzanıyordu.

Yani dünyevi anlamda çok parlak bir geleceğe sahipti. Birçoklarının yaptığı gibi o da rejimle anlaşabilir, canını, malını, ailesini, ticaretini güven altına alabilir, rahat bir hayat sürebilirdi. Rejim siyasi meselelere karışmaması şartıyla, ferdi ibadetlerini yapmasına da karışmazdı.

Ama o dinini dünyasına tercih etti. Dini için, dinini korumak için her şeyini feda etti. O, İslam’ı en büyük namus olarak görüyordu. Onun için İslam, namusu ekberdi. İslam’a yönelik saldırılara kahramanca direndi. Başı dik, izzet içinde şehadete koştu.

Şeyh Said, Kurtuluş Savaşının büyük kahramanlarından biriydi. O ve bağlıları, diğer alimler, özellikle doğu bölgesinde, serhat illerinde işgalci düşmana, Ruslara ve diğerlerine kahramanca karşı koydu ve işgalcilerin kovulmasında önemli rol oynadı.

Aslında Kurtuluş Savaşı, alimlerin, şeyhlerin, dindar halkın büyük fedakarlıkları ve destansı direnişi sayesinde kazanıldı. 15 Temmuz’da olduğu gibi. O yüzden birinci millet meclisi İslami bir meclisti. İlk meclisin milletvekillerinin çoğu alimlerdi, şeyhlerdi. İlk meclis bir İslam cumhuriyetini kurma amacıyla oluşturulmuştu. İlk anayasada Türkiye’nin resmi dini İslam diye geçiyordu.

Ama Batıcı kesim, İttihat ve Teraki, Jön Türkler ve diğerleri, Osmanlı artığı subayların da yardımıyla bir tür darbe yaptılar. Din adına yapılan ve kazanılan Kurtuluş Savaşının gerçek kahramanlarını düşman ilen ettiler. Hain ilan ettiler. Siyasi ve askeri gücü ellerine geçirip dine ve dindarlara savaş açtılar. İslam’ı imha yarışına girdiler.

Şeyh Said ve diğer İslam alimleri bu ihanete duyarsız kalamazlardı. Dinlerini savunmak zorundaydılar. Gerçek İslam alimlerinin zillete boyun eğmeleri düşünülemezdi. Ve böyle de oldu. Yani Şeyh Said ve arkadaşlarının hedefi yüce İslam’ı korumaktı. Dertleri İslam’dı. İslami değer ve öğretilerin tekrar ikame olmasıydı. Bazılarının iddia ettiği gibi milliyetçi veya kavmiyetçi değildi asla.

Zaten o da idam esnasında yazdığı son satırlarında; “Mücadelem din ve Allah içinse, değersiz dallarda asılmaya pervam yoktur” diyor.

Şehit Şeyh Said, asrımızda, İslami kıyam ve bağımsızlık hareketlerinin ilham kaynağı olmuş bir şahsiyettir. İslami mücadele ve kıyam konusunda bir çığır açtı. İslam dünyasının birçok ülkesinde İslam alimleri, şeyhler, İslami önderler Şeyh Said kıyamından ilham alarak Batılı emperyalist güçlere karşı direnişe geçmiş, kıyam etmişlerdir. Mesela Afrika ülkelerinde, Cezayir’de, Tunus’ta, Mısır’da, Libya’da İslam alimleri Şeyh Said kıyamından sonra cihadı kuşanmışlar, kıyam hareketlerini başlatmışlardır. Hatta İmam Humeyni bir konuşmasında, devrimlerinin Türkiyeli şehitlerden, Şeyh Said Kıyamından etkilendiğini, faydalandığını ifade etmiştir.

Ne yazık ki özgürlükten, mazlumlardan, rejimin zulümlerini mahkûm etmekten bahseden birçok kesim, Kürt milliyetçileri, sosyalistler, solcular ve diğerleri, Şeyh Said hareketini, İslami bir hareket olduğu için yok sayıyorlar, bu büyük şahsiyeti görmezden geliyorlar. Eğer Şeyh Said hazretleri milliyetçi veya solcu biri olsaydı onun heykellerini dikerlerdi. Ama o İslam için ayaklandı ve Kürt halkı başta olmak üzere bütün mazlumların hakkını savundu, bütün ezilmişler adına kıyam etti.

Son olarak şunu söylemek istiyorum. Şeyh Said kıyamı hiçbir zaman unutulmamalı, unutturulmamalı ve biz Müslümanlar için, zulüm ve sömürü karşıtları için her zaman bir ilham kaynağı olmalı.