HÜDA PAR; erdemli, faziletli, halkın ve ümmetin maslahatını kendine dert edinmiş, aleyhinde bile olsa adalet ve doğruluktan şaşmayan, hak sözü esirgemeyen insanların kurduğu bir parti. Bir erdemliler hareketi. İbn-i Haldun’un deyimiyle Medine’tül Fazıla’yı inşa derdinde olan, toplumun ve nesillerin ihyası için çırpınan bir oluşum. HÜDA PAR öyle bir hareket ki kendisini öldürmeye çalışanın kendisinde dirildiği, asla intikam peşinde koşmayan, düşmanlarının bile kurtuluşu için gözyaşı döken bir çizgiye, yaşam felsefesine sahip.

Evet, HÜDA PAR bu ülke için, bu ülkenin sorunlarının çözümü için, sosyal barış için bir şans… Bu ülke, bu ülkenin halkı, hatta bu ümmet HÜDA PAR’ın sesine kulak verilmediği, HÜDA PAR’ın uyarıları dikkate alınmadığı, HÜDA PAR’ın önerdiği çözümler önemsenmediği için çok büyük acılar çekti.

Çözüm süreci konusunda, toplumsal barışı ve ülkenin güvenliğini tehdit eden Kürt meselesi konusunda, FETÖ gerçeği konusunda, Amerika, israil ve NATO ile ilişkiler konusunda ve daha birçok konuda HÜDA PAR’a kulak verilseydi 15 Temmuzlar yaşanmayabilirdi. Bölgeyi yıkımın eşiğine getiren, ülke ekonomisini çökerten, toplumsal barışı dinamitleyen, binlerce yuvanın yıkımına neden olan çukur olayları ve 6-8 Ekim vahşeti yaşanmayabilirdi. 

HÜDA PAR’ın en ferasetli duruş sergilediği meselelerden biri de Suriye meselesiydi. HÜDA PAR ısrarla Suriye’de yaşanmakta olan iç savaşa karşı çıktı. Suriye’de olup bitenlerin bir devrim olmadığını, emperyalist güçlerin kirli projelerinin de etkisiyle alevlenen bir fitne dalgası olduğunu ve bu büyük fitnenin ümmetin güvenliğine, geleceğine, vahdetine, kardeşliğine çok büyük darbe vuracağını dillendirdi. Suriye meselesinin ümmetin iç meselesi olduğunu, İran ve Türkiye önderliğinde İslam dünyasının toplanıp bu meseleyi barışçıl bir çözüme kavuşturması gerektiğini söyledi. Amerika’nın, israil’in ve Batılı emperyalist güçlerin Suriye’den kovulmadan çözümün zor olacağı konusunda ısrarlı uyarılarını sürdürdü. Suriye’de çözüm iç savaş değildi. Batıyı çağırıp onlara kurtarıcılar olarak sarılmak hiç değildi. Tek çare tüm tarafların bir araya gelmesiyle başlatılacak bir barış süreciydi. Suriye’nin kederini Suriyelilerin tayin edeceği bir süreç…

HÜDA PAR bunu dillendirdiği için Esad’çı ilan edildi. Suriye devrimine ihanet etmekle suçlandı. HÜDA PAR tüm bu suçlamaları göze alarak bu konudaki ısrarını sürdürdü. Çünkü onun derdi ümmetin, Müslüman halkların maslahatı, geleceği, mutluluğuydu. O, hiçbir zaman partisel çıkarlarını halkın maslahatının önüne koymadı.

Şimdi bu ülkedeki tüm partiler, siyasi hareketler, iktidar dâhil, Suriye meselesi konusunda HÜDA PAR’ın dillendirdiği çözümü savunmaya başladı. İktidar bu konuda çok önemli adımlar atıyor. Suriye ile normalleşme süreci başlatıldı. Zararın neresinden dönülse kârdır.

HÜDA PAR’ın sesine kulak verilseydi Suriye bugün bu halde olur muydu? Amerika ve Rusya’nın cirit attığı, Siyonist çetenin her gün fütursuzca füze yağmuruna tuttuğu, zayıf, perişan, yıkılmış bir ülke haline gelir miydi? Mazlum Suriye halkı bunca acıyı ve mağduriyeti yaşar mıydı? Başta İran ve Türkiye olmak üzere Müslüman ülkeler, hatta Müslüman halklar birbirlerine böyle düşmanca bakar mıydı? Mezhepçilik ve milliyetçilik böyle hortlar mıydı? Batı karşısında bu kadar zayıf ve dağınık bir hale düşer miydik? Artık kaldıramayacağımız bir yük haline gelen mülteciler sorunuyla böyle boğuşur muyduk? Ve daha sayamayacağım nice sorun, sıkıntı, acı…

HÜDA PAR’ın sesine kulak verilseydi bütün bunlar olur muydu? HÜDA PAR bu ülke için bir şans, bir fırsat… HÜDA PAR’ın değeri bilinmeli, HÜDA PAR’a kulak verilmeli, HÜDA PAR’ın ileriyi gören duruşundan faydalanılmalı. HÜDA PAR’ın bu ülkeye, bu halka vereceği, sosyal barışa ve huzura katacağı çok şeyi var.

Bu ülkenin geleceğini, iyiliğini düşünenler HÜDA PAR’ın önünü açmalı, HÜDA PAR’a destek vermeli. Kendileri için, çocukları için, gelecek nesiller için bunu yapmalı…