Dünyanın herhangi bir yerindeki Müslümanlarla, İslami hükümet, cemaat, parti veya yapılarla ilgili Batı kaynaklı haberler düşünce mutlaka şüpheyle yaklaşmalıyız. Bu haberler en üst düzeyde yetkililerin ağızlarıyla aktarılsa bile bizim için ölçü olmamalı. Bugün dünyadaki haber ağlarının, iletişim araçlarının Batılı ajansların tekelinde bulunduğunu, bu ajansların dünyadaki yönetimleri bile yönlendirme gücüne sahip olduğunu bilmeliyiz.
Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Hiçbir şey sunulduğu gibi değil. Dünyaya hâkim güçlerin ellerinde korkunç denecek etkilere sahip propaganda silahları, araçlar, imkânlar var. Ve bu güçler Müslümanlar söz konusu olunca, İslami yönetimler, hareketler söz konusu olunca şeytanlaştırmayı öyle beceriyorlar ki çoğu defa geniş Müslüman kitleler, Müslüman halklar bile bu şeytanlaştırma korosuna farkına varmadan katılabiliyorlar.
Bunun yakın örneğini İran olaylarında gördük. İran İslam Cumhuriyetinde cadde ve sokakları savaş alanına çevirip her tarafı yakıp yıkan vandalları Batı medyası ve onların güdümündeki diğer dünya medyası demokrasi ve özgürlük savaşçıları ilan edip sahiplendiler. Ama aynı olaylar Fransa’da patlak verip de Paris’te birkaç sokak ateşe verilince hemen ağıtlar yakıp insan hakları böyle mi savunulur, terör estirerek demokratik haklar mı talep edilir demeye, veryansın etmeye başladılar.
Müslümanların işi gerçekten çok zor… Müslümanlar bir hata işledikleri zaman veya yanlış anlaşılmaya müsait bir uygulamayı hayata geçirdikleri zaman, o işin iç yüzü araştırılmadan, niyetin ne olduğu öğrenilmeye gerek duyulmadan saldırı korosu başlıyor.
Bu saldırılardan biri de Taliban hükümetinin eğitimle ilgili aldığı son karar oldu. Taliban yetkililerinin yeni bir düzenleme ve kurumsallaşmaya gitmek için böyle bir kararın alındığını, kızların, bayanların eğitimini engellemek amacında olmadıklarını açıklamalarına rağmen sesleri duyulmadı. Taliban’ın uygulamaları üzerinden İslam’a ve Müslümanlara yönelik yoğun bir saldırı kampanyası başlatıldı.
Evet, Afganistan’da bazı sıkıntılar var. Taliban korkunç bir enkaz devraldı. Ekonomik ve kültürel bir enkaz… Büyük şeytan Amerika’nın elleriyle yakılıp yıkılmış, talan edilmiş, ekonomisi çökertilmiş, halkı yoksulluğa mahkûm edilmiş, kültürel olarak yozlaştırılmış, tüm devlet kurumları işlevsiz hale getirilmiş, şaibeli örgütlerin, uyuşturucu çetelerinin merkezi haline dönüştürülmüş, toplumun güvenliğinin yok edildiği bir ülke… Ve yine korkunç algılarla mahkûm edilmeye çalışılan bir yönetim.
Geçen Afganistan’la ilgili bir belgesel izlemiştim. 20 yıllık Amerika işgal ve yıkımı sonrası gelen yeni dönemi anlatan, bir dereceye kadar objektif bir belgesel… Belgesel yapımcıları Afganistan’da yaşayan ve Taliban mensubu olmayan önemli bir Afgan aydınla bir röportaj yapmışlardı. Adam, Taliban hükümetiyle ilgili şu tespitleri yapıyordu; “Afganistan İslam Emirliğinin kurulması üç açıdan çok önemli. Her şeyden önce ülkemizi yirmi yıl boyunca işgal eden emperyalist bir güç zelil olmuş bir şekilde yenildi. Kaçıp gitti. İkincisi Amerika işgali esnasında halkın güvenliği yoktu. Korkunç bir güvenlik sorunu vardı. Şu an ülke güvenli. İnsanlar belirli bir güvenlik ortamına kavuştular. Üçüncüsü de artık Afganistan’ı sömürgeci Batılılar değil, Afganlılar yönetiyor.”
Söz konusu aydın endişelerini de dile getirerek şu önerilerde bulunuyordu: “Ama bazı uygulamalar hayata geçirilemezse bu durum böyle sürmeyebilir. Afganistan tekrar bir kaos ve karmaşanın içine düşebilir. Taliban bir an önce geniş kapsamlı, tüm Afgan halkını temsil eden, tüm etnik ve mezhebi kesimlerin aidiyet duygusunu sağlayan İslami bir hükümetin önünü açmalı. Diğeri de eğitim sorunu… Kızların, kadınların eğitiminin önündeki engeller kalkmalı; sadece kızlarla ilgili değil, herkesi kapsayan bir eğitim ve kültürel kalkınma seferberliği başlatılmalı.”
Kabul etmeliyiz ki Taliban’ın işi zor. Dediğim gibi her anlamda bir enkaz devraldı. Her şeyden önce Taliban mensupları dâhil Afgan halkının bir kültürel değişime, hatta devrime ihtiyacı var. Kırk yıllık işgaller, bu işgaller sırasında hayata geçirilen projeler, fitne politikaları Afganistan’a çok zarar verdi. Korkunç derecede toplumsal yaraların oluşmasına yol açtı.
Önünde çok büyük engeller, sıkıntılar olmasına rağmen, birçok sorunla uğraşmasına ve Batının bitip tükenmek bilmeyen saldırı ve komplolarını göğüslemeye çalışmasına rağmen Taliban, Allah’a dayanarak kolları sıvamalı. Sadece Peştunların değil, Taciklerin, Özbeklerin, Hazaraların ve diğer etnik grupların, İslami kesimlerin içinde yer alacağı, tüm Afganları kucaklayan, güçlü, kurumsallaşmış, seçim ve şuraya dayalı bir hükümetin kurulması için ciddi adımlar atılmalı. Eğitim konusundaki sorunların, sıkıntıların giderilmesi için büyük çaba sarf edilmeli. İslami ölçülere riayet edilerek, İslami dünya görüşü referans alınarak, İslami bir toplumun inşası hedeflenerek kadın ve erkek, tüm Afgan halkını kapsayan bir eğitim ve kültürel kalkınma seferberliği başlatılmalı. Yolsuzluk ve yoksullukla mücadele konusunda da cesur adımlar atılarak ekonomik kalkınma için sabır ve gayret silahıyla donanmalı.
Afganistan’dan umutluyuz. Gözlerimiz Afganistan’dan gelecek iyi haberlere bakıyor. Afganistan’dan iyi haberler bekliyoruz. Dualarımız kahraman Afgan halkıyla beraber. Kalplerimiz onlar için çarpıyor. İki süper gücü rezil eden bu cesur halk aydınlık günlere kavuşmayı fazlasıyla hak ediyor.
Nice imparatorluğa, uygarlığa ev sahipliği yapmış, her tarafı tarih kokan, medeniyet kokan, binlerce âlim ve bilim adamı yetiştirmiş, Birunilerin, Cemalettin Afganilerin vatanı bu mukaddes ülke er geç hak ettiği adalete, özgürlüğe, refaha, kalkınmaya kavuşacak; bu cesur ve akıllı halk külleri üzerinden tekrar doğup eski günlerdeki gibi, yeni Gazneler inşa edecek, dünya için bir medeniyet ve ilim merkezi olacak inşallah…