Irak, Afganistan, İran gibi İslam ülkelerinde iç karışıklıklar çıkarmaya çalışan fitne odakları bu defa gözlerini pak insanların ülkesine, Pakistan’a çevirmiş durumda. Pakistan’da huzursuzluk had safhada… Nükleer bombaya sahip bu tek İslam ülkesinde kaos tırmandırılmaya çalışılıyor. Şeytani güçler diğer İslam ülkelerinde olduğu gibi kontrollerindeki kesimlerin, yapıların, örgütlerin, vesayet yanlılarının elleriyle bu İslam ülkesini de karıştırmak, zayıflatmak, güçten düşürmek ve bağımsızlık arzularını akamete uğratmak istiyorlar.
Aslında Pakistan’da çoktandır sancılı bir dönem yaşanıyordu. Bir İslam Cumhuriyeti olarak kurulan Pakistan’ın Batı yanlılarının elleriyle Amerikan uşağı bir yönetime dönüştürülmesine tahammül edemeyen Pakistan halkı bu itirazını daha çok Cemaat-i İslami gibi dini oluşumları destekleyerek, bu oluşumların sözcülüğünde dile getiriyordu. Ama Müslüman halkın sesi pek duyulmuyor, Batının ve destekçilerinin güdümündeki medya bu sese ilgisiz kalıyordu. Ta ki İmran Han ortaya çıkıncaya kadar…
Pakistan, büyük İslam Şairi Muhammed İkbal’in, Müslüman düşünür Mevdudi’nin hayaliydi. İngilizlerin sömürüsündeki Hindistan’da yaşayan Müslümanların azımsanmayacak bir kısmı İngilizlerin ve ırkçı, bağnaz Hinduların zulüm ve katliamları karşısında bir özgürlük hareketi başlatmışlardı. Müslümanların amacı, yaşadıkları topraklarda bir İslam cumhuriyeti kurmaktı.
Ama ne yazık ki egemen güçlerin hile ve tuzaklarına karşı bilinç sahibi, uyanık, örgütlü bir ulema sınıfı olmadığı için Müslümanların başlattığı direniş zaman içinde milliyetçi, laik kesimlerin kontrolüne geçti. Muhammed İkbal, Mevdudi gibi Müslüman aydınların çabaları yeterli desteği görmedi ve kurulan devlet resmiyette İslam cumhuriyeti olmasına rağmen batıcı bir renge büründü. Önce İngilizlerin, sonra da Amerikalıların tahakkümüne girdi. Bu sürece karşı çıkan âlim, aydın ve lider şahsiyetler çeşitli şekillerde, kaza süsü verilen suikastlarla veya daha başka yollarla etkisiz hale getirildiler.
Aslında bu acıklı durum Türkiye dâhil birçok İslam ülkesinin başına geldi. Kendi zamanlarının emperyalist güçlerinin sinsi hile ve tuzaklarını iyi okuyamayan ve güçlü bir ulema sınıfının liderliğinden mahrum olan Müslümanlar başlattıkları diriliş hareketlerinde, kurtuluş savaşlarında düşmanı yenilgiye uğratmalarına rağmen iktidarları kendilerinden görünen münafıklara kaptırdılar.
Dediğim gibi Pakistan’da da durum aynı oldu. Zaman zaman Pakistan’ı bu durumdan kurtarmak isteyen dindar veya vatansever liderler etkisiz hale getirildi. İmran Han bunların sonuncusu... Gerçi İslamcı değil ama din karşıtı da değil. Hatta sık sık Peygamberimizin asrına, Medine İslam devletine atıfta bulunuyor. İmran Han’ı önemli kılan şey, Pakistan’ı Batılı güçlerin, Amerika ve israil’in tahakkümünden kurtarıp bağımsız bir ülke haline getirmek… Sömürülmeyen, batılı güçlerin çıkarlarına hizmet etmeyen, Batının çıkarlarını korumak adına Müslüman komşularıyla kavgalı olmayan, halkının zenginliklerinin sömürülmesine engel olan, güçlü, bağımsız bir Pakistan istiyor İmran Han… Ve arkasında ciddi bir halk desteği de var.
Lakin Amerika, ülke içinde etkili makamlarda bulunan, askeri, siyasi ve ekonomik güç odaklarının başında bulunan adamları, uşakları vesilesiyle İmran Han’ı iktidardan düşürdü. İmran Han direniyor. Arkasındaki büyük halk desteğine güvenerek geri adım atmıyor. Amerika ve dostları ise bu büyük İslam ülkesini sömürme arzusunda ısrarlı. İran’dan sonra Pakistan’ın da ellerinden gitmesi korkusunu yaşıyorlar. İmran Han’a engel olmak için her türlü kirli oyuna başvuracaklar. Suikastlar dâhil hiçbir komplodan geri durmayacaklar.
Pakistan’ı, pak insanların ülkesini zor günler bekliyor. Ama zorluk olmadan kolaylık olmaz. Bedel ödenmeden özgürlük ve bağımsızlık gelmez.
Son kırk yıldır büyük bir İslami uyanışa sahne olan ve umutlu bir şafağa uyanmak üzere bulunan İslam dünyasının kontrolünü kaybetmek istemeyen Batılı şeytani güçler her tür yola başvuruyorlar. Radikal İslam, ılımlı İslam, FETÖ, DAEŞ ve daha başka yöntemlerle İslam dünyasındaki İslami hareketlerin, uyanış hareketlerinin yönünü saptırmaya, bu hareketleri rayından çıkarmaya çalışan Amerika ve Batı bunda başarılı olamayınca, işgal ve istila saldırıları da ters tepince bu defa iç karışıklıklarla İslam dünyasını durdurmaya çalışıyor. Yumuşak devrimlerle…
Ama ne yumuşak ne sert ne pembe ne beyaz, hiçbir devrim, hiçbir proje İslam dünyasını etkisi altına alan büyük uyanışa engel olamayacak inşallah…