Bilge bir adam elinde tuttuğu altın parayı havaya kaldırarak bir topluluğa hitap ediyordu; “Bu altını kim ister?” Bilge adamın elinde altın parayı gören herkes altına talip oldu. Bilge adam bu sefer altın parayı yere attı, üstüne bastı, kirletti ve yine havaya kaldırarak sordu; “Bu altın parayı kim ister?” Yine herkes altına talip oldu.
Bilge adamın topluluğa hitap ettiği platformun önünde bir çamur birikintisi vardı. Bilge adam altın parayı çamur birikintisine attı. Sonra çamurlu altını alıp tekrar, “Bu parayı kim almak ister?” diye sordu. Baktı, tüm eller yine havadaydı.
Bilge adam gülümsedi ve şunları söyledi; “Ben altına ne yaparsam yapayım siz yine ona talip olacaksınız. Çünkü altın her ortam ve durumda altındır. Toza bulanması, kirlenmesi, çamura düşmesi onun değerine en ufak bir zarar vermez. Ey dostlar, siz de altın gibi olun ki her zaman ve ortamda değerli olabilesiniz!”
Bu minik öyküyü niye anlattım; gerçek mü’min olabilmeyi, hakiki Müslüman olabilmeyi başarabilmiş kişinin cevheri ile altının cevheri aynıdır. Allah’ın razı olacağı bir kul olmuş, Kur’an ve sahih sünneti hayatı için referans kılmış, hayatının hedefinde Allah olan, dinin kırmızıçizgilerine riayet eden bir Müslüman altın gibidir.
Allah’ın rızası doğrultusunda yaşamayı ilke edinmiş ve bu çizgisinden taviz vermeyen bir Müslüman her şart ve ortamda değerlidir. Değerinden, izzetinden, yüksek makamından hiçbir şey kaybetmez. Zindanda da olsa, sarayda da olsa, tüm dünya onu bağrına da bassa, linçe tabi de olsa, şöhretin zirvesinde de olsa, isimsiz bir kahraman da olsa o Allah’ın, gök ehlinin ve yeryüzündeki iyilerin yanında değerlidir, izzet ve şeref sahibidir.
İftiralar, karalama kampanyaları, kötü algılarla şeytanlaştırılma çabası, çamur atmalar o mü’min insanın değerine hiçbir zarar vermez.
Bu yüzden gerçek bir Müslüman iftira ve karalama kampanyalarından korkmamalı, paniğe kapılmamalıdır. Yalnızlık, sahipsizlik, değersiz olma duygusu, aşağılık kompleksi o Müslümanın tatmaması gereken duygular olmalı. Yeter ki Allah’ın razı olacağı bir kul olma başarı ve gayretini sürdürsün, sürdürebilsin…
Bu durum İslami camia ve cemaatler için de geçerlidir; hedefinde Allah olan, Allah’ın rızası olan, dinin değer ve öğretilerini hâkim kılma mücadelesi gayretinde olan, dinin kırmızıçizgilerini koruma uğruna dünyasından, dünyevi geleceğinden vazgeçebilme erdemini gösterebilen İslami bir cemaat, karalama kampanyaları, çirkin algı girişimleri karşısında değerinden hiçbir şey kaybetmez ve o cemaat her zaman, her ortamda, her şart altında izzet ve onurun zirvesinde kalmayı sürdürür; velev ki tüm dünya onu kötü gösterme çabası içinde olsun…
Sonu cennetle bitecek bir hayatın sahibi için üç beş günlük dünya yolculuğunda önüne çıkan diken tarlaları hiçbir zaman korkutucu değildir ve olmamalı da...