Geçen gün tüm akraba çevresi HDP’li olan, kendisi ise İslami çevrelere sempati duyan, dindar bir yazar tanıdığım HÜDA PAR ile HDP’yi diyalog ve hoşgörüye, karşılıklı anlayış ve saygıya çağıran bir yazı kaleme almak istediğini söyledi. Bu kardeşin iyi niyeti ve saflığı doğrusu beni duygulandırdı. Ne diyorsun diye soruyordu yazar arkadaşım…

Ben onun hevesini kırmak istemedim, sen bilirsin, faydalı olur inşallah diye söyledim. Fikrimi ısrarla öğrenmek isteyince ona, “Ben şahsen umutlu değilim. HÜDA PAR’ı, yapıp ettiklerini, çağrılarını yakından takip eden biri olarak diyalogdan kaçanın HÜDA PAR değil HDP ve yakın yapılar olduğunu söyleyebilirim. HÜDA PAR sayısız defa diyalogdan yana tavır takınmış, gidip görüşmek istemiş, bu husumeti bitirmek için girişimde bulunmuş ama HDP ve türevleri her defasında kapıyı kapatmışlardır” dedim.

Yine de bu tür çağrıların, sağduyulu tavsiyelerin faydalı olduğunu söyledim.

Yanılıyor muyum sevgili okuyucu?

Biliyorum, erken seçim ve ittifak tartışmalarının gündemde olduğu bu günlerde HDP ile HÜD PAR’ın diyaloğu birçok kişinin zihnini meşgul ediyor. Olur mu böyle bir şey diye düşünüyor.

Ben şahsen HÜDA PAR’ın önde gelen isimlerini tanıyan, takip eden biri olarak HÜDA PAR’ın hiç kimseye kapıyı kapatmadığını, kapatmayacağını, herkesle görüşmekten yana olduğunu, farklı düşünce ve ideolojilere tahammül kültürüne sahip bulunduğunu biliyorum.

HÜDA PAR kendi inancını, düşüncesini, ideolojisini, amaçlarını asla insanlara zorla dayatan, bu anlamda kaba kuvvet kullanmaya meyilli bir parti, bir yapı değil. Ama ne yazık ki karşı taraf için aynı şeyleri söylemek mümkün değil!

Ne yazık ki HDP ve ona yakın oluşumların zihin dünyaları dayatmacı, benmerkezci… Ya bendensin ya da bana karşı saplantısı var onların zihin dünyasında. Onlardan olmayanları düşman belleyen, hain gören, aşağılayan, imkan bulursa yok etmeye, sindirmeye çalışan, sadece kendi ideolojilerine saygı duyan bir anlayışın sahibidirler onlar.

Zaten doksanlı yıllardaki acı olayların, 6-8 Ekim vahşetinin ve daha nice fitnenin, huzursuzluğun, karanlık günlerin sebebi bu zihin yapısı…

Karşıdakini öteki görme, ona tahammül göstermeme, farklı düşünce ve anlayışları düşman belleme, kendisinden olmayana karşı hoşgörüsüz bir zihin yapısı…

HÜDA PAR birçok defa HDP ve ona yakın yapılarla diyalog girişiminde bulundu, bir barış ve hoşgörü ortamının sağlanmasına çalıştı. Hatta seçim ittifakı için herkesle bir araya gelebiliriz açıklamasında bile bulundu. Biz hiç kimseyi düşman ve öteki görmüyoruz diye ilan etti.

Bunu anladığım kadarıyla kimseden korktuğu veya kimseye yaranmak için yapmadı. Halkını sevdiği, halkının huzurunu istediği, halkının çektiği acılara tahammül edemediği için yaptı.

Ama HDP ve arkasındaki güçler bir Firavun kibriyle davrandılar. HÜDA PAR ile hiçbir şekilde diyalog kurmak istemediler. HÜDA PAR’ı küçümsediler ve kendilerini dev aynasında görerek HÜDA PAR’ı muhatap almadılar.

Ama küçümsedikleri, aşağılamaya çalıştıkları HÜDA PAR’ın varlığından ötürü kapıldıkları korku ve paniği saklayamadılar, HÜDA PAR’ı sindirmek, gözden düşürmek, önünü kesmek için hiçbir komplodan, ihanetten, baskıdan, iftira ve karalamadan ve fırsatını buldukları an linç girişiminden uzak durmadılar.

Ne yazık ki HDP ve türevleri bu zihinsel yapıya sahip oldukları müddetçe kendileri dışındaki yapılara hoşgörülü davranmaları, tahammül etmeleri mümkün değil.

Bu anlamda bu kirli ve bağnaz, gerici zihinsel yapıdan ötürü bu mazlum halkın barış ve huzur ortamına kavuşmaları da pek mümkün değil.