Müslümanların ırkçı, Siyonist Yahudilerle savaşı binlerce yıllık bir savaştır. Bu hain, nankör milletle mücadele büyük İslam Peygamberi Hazreti Musa’dan bu yana süregelmiştir. Yahudiler, Allah’ın bahşettiği lütuflara nankörlükle karşılık vermişler, kendilerini zulüm ve sömürüden, kölelikten kurtaran İslam Peygamberi Hazreti Musa’nın kısa bir ayrılığını bile fırsat bilip cellatlarının dinine meyletmişler, onlara katliam ve köleliği dayatan sömürgeci güçlerin putlarına tapınmaya başlamışlardır.

Bu nankör millet her zaman iyiliğe kötülükle karşılık vermiş, onlara merhamet maraz doğurmuş, kurtarıcılarının değil, katillerinin ellerinden öpmüş, onlara hizmetkâr olmuşlardır. Onları zulümden ve kültürel sömürüden kurtarmak isteyen Allah’ın peygamberlerini taşlamışlar, zalim, egemen güçlere ispiyon etmişler, mübarek kanlarını dökmekten çekinmemişlerdir. Hazreti Musa, Hazreti Davut, Hazreti Süleyman, Hazreti Harun, Hazreti Zekeriya, Hazreti Yahya, Hazreti İsa ve daha birçok İslam Peygamberi Yahudilerin ihanetine uğramış, onların ellerinden büyük acılar çekmiş, bazıları da katledilmişlerdir. Hazreti Meryem gibi insanlık tarihinin en iffetli hanımefendilerine iftira atmaktan çekinmeyen bu insanlar sadece şiddet dilinden anlamış, kaba kuvvet karşısında sinip teslim olmuşlardır.

Karanlık dünyamızı parlak nuruyla aydınlatan Peygamber Efendimize en büyük düşmanlığı yine Yahudiler yapmıştır. Peygamberimizin tüm iyi niyetine, hoşgörüsüne, birlikte, barış içinde yaşama arzusuna rağmen Yahudiler her fırsatta Peygamberimize ihanet etmişler, İslam düşmanlarıyla birlik olup Peygamberimizle ve Müslümanlarla savaşmışlardır. Mekkeli müşrikleri Müslümanlara karşı kışkırtan, münafık kesimleri organize etmeye çalışan, en zor günlerinde genç Medine İslam devletini arkadan hançerleyen, yalan ve iftiralarla, algı operasyonlarıyla Müslümanların arasında fitne çıkarıp vahdet ve birliklerini yok etmek isteyen bu iflah olmaz güruha karşı İslam Peygamberi, merhamet peygamberi sert tedbirlere başvurmak zorunda kalmış, silah zoruyla onları yola getirmiştir.

Yahudiler, tarihleri boyunca hiçbir musibetten ders almamışlar, onlara kucak açan, asırlarca barış içinde yaşamlarını sağlayan İslam ümmetini fırsatını buldukları an arkadan hançerlemiş, onları katliamdan geçirmiş Avrupalılar ile birlikte Müslümanlara savaş açmışlardır. Osmanlı topraklarında ve diğer İslam beldelerinde asırlarca barış ve güvenlik içinde yaşamış Yahudiler, Müslümanların zayıflığından faydalanıp İngilizlerle birlikte mukaddes Filistin topraklarını işgal etmiş, mazlum Filistinlileri vahşice katledip topraklarından sürmüşlerdir.

Bugün de İslam ümmetinin, Müslüman halkların en büyük düşmanları olarak Siyonist Yahudileri görüyoruz. Siyonist Yahudiler terör imparatorluğu Amerika’nın ve barbar Batının İslam dünyasındaki ileri karakolu görevini üstlenmişlerdir. İslam dünyasını karmaşaya düşürüp zayıflatan, Müslüman ülkeleri birbirine düşman yapmaya çalışan bu çetenin barıştan, hoşgörüden anlayacağı yoktur.

Siyonist çetenin, Kudüs işgalcisi eşkıyanın anladığı tek dil direniştir. Ümmetin ilk kıblesinin altını oyup yıkma arzusunda olan bu hainlerin anladığı dilden konuşmalı, cihat ve direnişle İslam ümmetini onların şerrinden kurtarmalı.

Müslümanlar, İslam ümmeti, İslam ülkelerinin yöneticileri, İslami hareketler bu topraklara tekrar güvenliğin, huzurun, barışın, vahdetin, izzetin gelmesini istiyorlarsa onları ayrıştıran her şeyi düşmanın hilesi bilmeli, ötekileştirici dili bir kenara bırakmalı, tüm renk ve mezhepleriyle Allah’ın ipine sımsıkı sarılmalı ve hedeflerine asıl düşmanı, Siyonist çete ve arkasındaki güçleri koyup öyle yola koyulmalıdırlar.