Ermenistan-Azerbaycan savaşında nasıl bir tavır takınacağı konusunda bazı Müslümanların kafası karışık… Haklı olarak karışık… Çünkü Azerbaycan’da İslam'a yakın bir hükümet yok. Hatta Müslümanlara zulmeden, İslami dava yanlılarını zindanlara atan, işkence eden, laik, Batı yanlısı, Amerika ve israil ile sorunu olmayan bir yönetim var. O zaman nasıl davranılmalı? Şuurlu bir Müslüman nasıl bir tavır almalı?

İslam âlimlerinin bu konudaki söz ve fetvalarına, Mücadeleci Müslümanların daha önceki uygulamalarına bakıldığı zaman karşımıza şöyle bir duruş çıkıyor: Eğer halkı Müslüman olan bir ülkenin, bir İslam ülkesinin toprakları gayr-i Müslim güçlerin saldırısına uğrayıp işgal edilmişse, o ülkedeki sisteme bakılmaksızın o toprakların kurtarılmasına katkı sağlamak gerekmektedir. Tabi eğer o ülkede bir devlet varsa bu katkı daha çok kültürel ve ekonomik olabilir.

Bosna, barbar Hıristiyanların işgaline uğradığı zaman Bosna’da İslami bir hükümet yoktu. Bosna’ya yardıma koşan Müslümanlar, oradaki İslami bir yönetime veya harekete yardım etmek için değil, zulme uğrayan, toprakları işgal edilip katledilen Müslüman bir halkı, savunmasız bir halkı gayr-i Müslim güçlerden kurtarmak için gittiler. Aynı şey Afganistan, Çeçenistan, Lübnan, Filistin veya Keşmir için de geçerliydi.

Eğer bir İslam ülkesi, bir İslam toprağı dış güçlerin, Müslüman olmayan güçlerin saldırısına uğrayıp işgal edilmişse, oradaki savunmasız Müslüman kadın ve çocuklar, Müslüman halk zulme uğrayıp katlediliyorsa Müslümanlara düşen o İslam topraklarının savunulmasına katkı sağlamaktır.

Evet, Azerbaycan’da zalim bir yönetim var. Müslümanlara zulmeden, zindana atan bir yönetim… Ama Azerbaycan İslam toprağıdır ve uzun yıllardır bu İslam ülkesinin topraklarının beşte biri Ermenilerin işgali altındadır. Karabağ, Azerbaycan’ın en bereketli, verimli bölgelerinden biridir. Ermeniler 1992 yılında Hıristiyan Rusların da desteğini alarak Azerbaycan’a saldırdı. O günün şartlarında Azerbaycan’daki yönetim fazla bir şey yapamadı. Batının, Rusya, Amerika ve Avrupa’nın destek ve göz yummasını arkasında bulan Ermenistan sınır bölgelerindeki Azeri köylerinde vahşi katliamlara girişti. Hocalı ve diğer köylerde binlerce Müslümanı katletti. Savunmasız Müslüman kadın, erkek ve çocuklar korkunç işkencelerle öldürüldü. Köyler yakılıp yıkıldı. Ermeni katliamından kaçan yüz binlerce savunmasız Müslüman yurdunu, yuvasını terk edip daha güvenli yerlere hicret etmek zorunda kaldı. Muhacir oldu. O gündür bugündür Azerbaycan toprakları işgal altında.

HÜDA PAR Genel Başkanı Sayın İshak Sağlam’ın da dediği gibi komşu ülkeler ve halklar arasındaki savaşlar o halklara ve ülkelere yıkım getirmekten başka bir işe yaramaz. Emperyalist güçler bu savaşları sömürü ve talanları için birer vesile olarak kullanır ve zayıflayan ülkeleri kendilerine bağlarlar. Onların işi ortalığı kızıştırmak ve ateşe körükle gitmektir. Bu savaş ne Ermenistan’a ve ne de Azerbaycan’a bir yarar sağlamaz. Daha çok yıkım getirir. O yüzden sorun masa başında çözülmelidir.

Lakin Azerbaycan’ın toprakları işgal altındadır. Mütecaviz taraf Ermenistan’dır. Ermenistan’ın derhal işgal ettiği İslam topraklarını terk etmesi gerekmektedir. Müslümanların gönülleri ve duaları elbette Azerbaycan halkı ile birlikte olacaktır. Konu Azerbaycan’da egemen olan rejimin kimliğinden çok Hıristiyan bir gücün bir İslam ülkesine saldırması, İslam topraklarını işgal etmesidir.