Bugün İslam dünyası yeni bir dizayn projesiyle karşı karşıyadır. Birinci dünya savaşından sonra İslam dünyası Batılılar tarafından laik, ulus devletler şeklinde parçalara bölünüp dizayn edilmiş ve bir asır boyunca bu şekilde kontrol altında tutulmuştu.

Ama artık şartlar yeni bir dizaynı gerekli hale getirdi. Bu defa işgal rejimi merkezli, işgalci rejimin etken güç olacağı bir İslam dünyasını şekillendirmek için kolları sıvadılar. Bu projeye göre İslam dünyasının tam ortasında, en verimli, önemli ve mukaddes topraklarını kapsayacak büyük terör devleti işgalci rejim kurulacak. Amerika ve diğer Batılı ülkeler tarafından her anlamda donatılacak, süper güç haline getirilecek işgalci rejim, Batının adına İslam dünyasına hükmedecek. Batının çıkarlarının koruyucusu olacak. Bu konuda Batıdan sınırsız destek alacak.

Amerika’nın başını çektiği Batı dünyası büyük bir sabırla Körfez Krallıklarını işgalci rejimin kucağına itmek için çaba sarf etti. Sonunda Suudi’de, Birleşik Arap Emirlikleri’nde, Mısır’da, Bahreyn’de kendilerine körü körüne bağlı adamları başa getirmeyi başardı. Sırada başka ülkeler ve kukla yönetimler var. Bunlar zaten işgalci rejime, dolayısıyla Batıya hizmet ediyorlardı. Gelinen aşamada hizmetlerini aşikâr ettiler.

Öyle görünüyor ki saflar netleşecek, İslam dünyasında işgalci rejimin dostları daha da çoğalacak. Batı, bu dostluğu dayatacak ve kendisi için bir sadakat ölçütü haline getirecek. İşgalci rejimin dostlarına dost, düşmanlarına düşman olacak.

Öbür tarafta işgalci rejimin düşmanları var. Bu düşmanları iki kategoriye ayırabiliriz. Dini, akidevi, ideolojik sebeplerle düşmanlık yapanlar, bir de ulusal çıkarlar özelinde düşman olanlar. İslami hareketlerin, İslami güçlerin işgalci rejim düşmanlığı kuşkusuz inançsaldır, ideolojiktir. Batının gözünde bunlar iflah olmaz, kendileriyle uzlaşılması mümkün olmayan düşmanlardır. O yüzden her yol ve metotla bu düşmanların yok edilmesi gerekmektedir. Amerika, işgalci rejim ve Batı dünyasının İslam’a, İslami hareketlere, İslami güçlere bu amansız, korkunç düşmanlığının sebebi budur. İslami güçler Batının büyük işgalci rejim projesinin önündeki en büyük engellerdir.

Dediğim gibi laik, liberal, ulusalcı, sol, demokrat, milliyetçi zihin yapısına sahip bazı ülke ve yapılar da İşgalci rejim düşmanı olduklarını söylüyor veya öyle görünüyorlar. Bu güçlerin işgalci rejim düşmanlığı düşünsel ve ideolojik bazda olmadığı, ulusal çıkarlardan kaynaklandığı için bunlara pek güvenilmez. Bu devlet ve yapıların çoğunun işgalci rejim düşmanlığı halklarının gözünü boyamak, politik ve ekonomik çıkarlar elde etmek içindir. Bunlar dün dosttular, bugün ise düşman. Yarın ne yapacakları hiç belli değil. Ki işgalci rejim düşmanı geçinen bu ülkelerin çoğu işgalci rejimin hamisi Amerika ile yakın ilişki içindeler. Amerika’nın, NATO’nun çok sayıda askeri üssünü topraklarında barındıran bu ülkelerin işgalci rejim düşmanlığı ne kadar gerçekçi olabilir?

İşgalci rejim ve hamisi Batının gerçek düşmanları hiç kuşkusuz İslami hareketler, yönetimler, yapılardır. İslami güçler, Amerika’nın, işgalci rejimin, Batının tüm fitne politikalarına rağmen ivedilikle bir araya gelmeli, kuvvetlerini birleştirmeli, işgalci rejim ve Amerika düşmanlığı paydasında, omuz omuza bu büyük ihanet projesini çökertmelidirler. Ve çökerteceklerdir de…

İslam’ın evlatları şunu bilmeli ki dönem birinci dünya savaşı dönemi değildir. O zamanlar rüzgâr şeytanın dostları hayrına esiyordu. Ama şimdi rüzgâr İslam’dan ve Müslümanlardan, Allah’ın dostlarından yana esiyor. Batı hasta adam, Batılı değerler iflas etti, Batı dünyası çürümüşlük bataklığında boğulmak üzere. İslam dünyasında ise sancılı da olsa bir diriliş gerçekleşiyor.

Müslümanlara düşen en az bir asır daha İslam dünyasını esarete mahkûm etme amacındaki bu şeytani projeye karşı birlik içinde hareket edip vahdet içinde savaşım vermektir.

Ve kesinlikle bu savaşta zafer Müslümanların olacaktır. Seyyid Kutub’un, Üstad Bediüzzaman’ın, İmam Humeyni’nin kalpleri rahatlatan müjdeleri kesinlikle gerçekleşecek ve İslam bu karanlık asrı nuruyla gündüze çevirecektir. İstikbal İslam’ındır. Zafer Müslümanlarındır.

İşgalci rejimin dostları kaybedecek, düşmanları kazanacaktır. Büyük işgalci rejim hayali kuranlar çok geçmeden işgalci rejimin varlığının İslam’ın kahraman evlatlarının elleriyle nasıl yokluğa mahkûm edileceğini göreceklerdir.  

Proje çok büyük ancak direniş de o oranda büyük olacak ve İslam ümmetinin uyanışı, toparlanışı, İslam medeniyetinin ihyası ile sonuçlanacaktır. Müslümanlar bir asır daha sömürülmeyi, köle olmayı asla kabul etmeyecekler ve kurtuluşu, iktidarı işgalci rejim dostluğunda arayanlar devrilip gideceklerdir.