Libya'daki siyasi durum kırılgandır ve güvenlik durumu tehlikeli ve öngörülemez olmaya devam etmektedir. Doğu ve batı arasında BM destekli bir ateşkes devam etmektedir.
Libya’nın önemini görmek için bazı verilerine göz atmamız gerekiyor. Örneğin, İhracat gelirlerinin petrol bileşeni %95'e ulaşıyor. Petrol üretimi GSYİH'nın yüzde 40'ını oluşturuyor. Kanıtlanmış petrol rezervleri 29,5 milyar varildir (5,1 milyar ton), bu da Libya'yı Afrika'da birinci, OPEC üyeleri arasında ise 5. sıraya yerleştirmektedir. Petrol üretimi günlük 1,4 milyon varil olup, dünya petrol üretiminin %2'sine tekabül etmektedir. Gördüğünüz gibi, Libya dünya devletleri için vazgeçilmez bir öneme sahip bir ülkedir. Dolayısıyla, Libya’da ciddi aktörler yer almaktadır. Abdul Hamid Muhammad Abdul Rahman ad-Dbeibah; (13 Şubat 1958 doğumlu) Libyalı bir politikacı ve iş adamı, Trablus'taki Ulusal Birlik Hükümeti (GNU) altında Libya Başbakanı olarak görev yapmaktadır… Dbeibah bu görevde ne kadar kalır ya da ne kadar bu koltuğu koruyabilir söylemek çok güçtür. Çünkü, Libya’daki siyasi durum çok kırılgandır. Trablus’ta Dbeibah başkanlığında BM destekli hükümet bulunmaktadır ama; aynı zamanda Doğuda da uluslararası camiada tanınmasa da Trablus hükümetine alternatif bir hükümet bulunmaktadır. Dolayısıyla, bu siyasi durum her an bir patlak verebilir durumdadır. Zaten Libya meclisinin milletvekilleri yüzde 80 Doğuda oturuma katılmaktadır. Lafın kısası Libya ikiye bölünmüş durumdadır. Tek ortak şey Merkez Bankasıdır, o da iki tarafın hep tartıştığı konudur.
BM destekli Trablus hükümeti siyasi ve ekonomik alanlarda çok başarılı diyemeyiz, çünkü Doğuya nazaran geri kalmış durumdadır. Dolayısıyla, halk nezdinde pek karşılığı yoktur. Kime sorarsanız Trablus’tan değil Doğudaki Bingazi’de yaşanan gelişmelerden bahsederler. Çünkü Trablus’ta adeta her şey durmuş gözükmektedir… Halka yönelik yatırım yok denebilir, ekonomi alanında yatırımlar durmuş vaziyette. Ekonomik olarak ciddi sıkıntılar yaşamaktalar. Doğu ise ulslararası bir destek görmese de petrol üretiminin çoğunu elinde bulundurduğu için Trablus’a nazaran her geçen gün gelişmektedir. Dolayısıyla, Trablus hükümeti bunu da bir dehdit olarak görmektedir. Doğuda tek bir otorite var diyebilirken, Batı için aynı şeyi söylemek mümkün değildir.
Libya’da ABD, Fransa, İtalya, İspanya, Rusya, Çin ciddi işleri almaktadır ve genel olarak sahanın onların elinde olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye siyasi ilişkilerde başarılı olmasına rağmen yatırım konusunda geri kalmış durumdadır. Her yerde olduğu gibi Türk restorantları var ama eğitim, sağlık ve kültürel alanda hiç gözükmüyor… İleriye dönük, Libya’da kalıcı olarak ilişkileri geliştirmek düşünülüyorsa bu konuların acil olarak ele alınması gerekiyor. Libya’ya yönelik öncelikle kültürel faaliyetlere başlanmalı ve bu faaliyetler ticaret ile pekiştirilmelidir. Önce ticaret sonra kültürel faaliyetler gibi bir düşünce, Libya mantalitesine ters bir okuma olacaktır. Dolayısıyla, Trablus’ta okul ve hastane şarttır. Sadece büyük projelerin peşine takılıp halkı es geçerse, Türkiye sahada kaybedecektir ve Libya’da sokakların yavaş yavaş Batılılaştığını görebilirsiniz… Libya petrollerini herkes istiyor ama önemli olan Libya halkıdır. Petrol Libyalılarındır. Libya ve Türkiye arasındaki köprüyü güçlendirmek için siyasi ilişkileri geliştirirken, paralel olarak kültürel faaliyetleri geliştirmek elzemdir. Gazze’ye selam, direnişe devam!