Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki herşeyimiz ortada. Ne yaptığımızı ne yapmadığımızı biliyoruz. Sadece bizim bilmekle kalmıyor, bizim ne yaptığımı artık tüm dünya biliyor, sosyal ağlar sayesinde. Artık herkes kimin ne yaptığını biliyor ve görüyor… Devlet adamları bile her attığı adımını önce kameraların önüne çıkıp açıklıyor, sonra harekete geçiyor…
Bir düşünün… ABD’de Donald Trump’a yapılan suikastı canlı olarak görebiliyoruz… Evet, aynen öyle, işte ondan bahsediyorum!
Gazze savaşını canlı olarak aksiyon filmi gibi seyredebiliyoruz… Evet, işte bahsettiğimizi bu Gazze savaşının başlangıcından bu yana 7 Temmuz’da tam on ay geçti… Son rakamlarını bilmiyorum ama; 1948'den bu yana (Filistin içinde ve dışında) yaklaşık 134 bin Filistinli ve Arap öldürüldü. Sadece 7 Ekim'den bu yana Gazze'de en az 14 bin 944'ü çocuk, 9 bin 849'u kadın olmak üzere 35 bin 34 Filistinli öldürüldü, çoğu kadın ve çocuk yaklaşık 7 bin kişinin cesedine hala ulaşılamadı. Bunlar resmi rakamlar, daha fazla ölmüştür ve öldürülmüştür, inanın…
Savaş bu savaş… Hep gururla anlattığımız Osmanlının verdiği kurtuluş savaşına benzemez bu savaş… Bu daha da çetin bir savaş… İslam ümmetin tepesini terk ettiği, siperleri bıraktığı, Müslümanların umursamadığı, gençlerin ilgilenmediği, siyasetçilerin propaganda olarak kullandığı bir savaştır bu… Kurtuluş savaşına ise tüm İslam dünyasından Müslümanlar yardıma gelmişlerdi… Gazze savaşına kimse gitmiyor… Gitmez, gidemez… Çünkü, içimizden birliğimizi, insanlığımızı, ahlakımızı, dinimizi ve merhametimizi, cesaretimizi söküp attılar… Otla beslenen, TikTok’la yönlendirilen bir ümmet haline geldik… Tepeyi bırakıp peşine düştüğümüz dünya nimetini de bulamadık, gırtlağa kadar borçlar içinde battık… Çıkacak geride bir tepe de artık kalmadı… Tasarlayıp önümüze koydukları sanal dünyasına teslim olmuşuz… Bizim suçumuz yok zaten! Bunca yıl, sizi İslam’a götürüyoruz, diye bizi peşinden sürükleyenler bunu düşünsün… Kısacası benim anlatmak isteğim şey, çevirip dolandırmadan söyleyeyim… Şunu anlamak istiyorum: Sahaflarda 200 liraya satılan bir mushafı yakan tek bir adama karşı bu ümmet ayaklanıyor da o kitabı ezber bilen, ona inanan insanları gece gündüz öldürenlere karşı neden bu ümmet ayaklanmıyor, işte onu anlamak istiyorum… O savunduğunuz kitapta ‘zulme karşı çıkın’ diye kaç ayet var bilmiyor musunuz? Kurtuluş savaşında Güney Afrikalı Müslümanlar Cape-Town sokaklarında yürüyüş yapsaydı nasıl olurdu? İşte Gazze için İstanbul sokaklarında yürüyüş yapmak ta ona benzemiş… Çünkü, on ay geçti elimizde var kocaman bir sıfır! Asla yürüyüşlerimizi küçümsemiyorum, yapmayalım da demiyorum… Netice, neticeye gidelim diyorum… Bunca emeğimiz boşa olmasın diyorum… Elimizden ne gelir, demeyin… Bir arsa veya bir fındık tarlası için kardeşlerimize karşı bile silahlarla çıkıyoruz da Gazze için sadece Cola’yı mı terk ettik!?
İsrail mallarına boykot, sokak yürüyüşleri, Gazze için bir kase çorba, BM’lerde, NATO zirvesinde, Arap Birliğinde, İslam İşbirliği Teşkilatında ve her toplantıda büyük konuşmayı biliyoruz da neden Gazze’ye savaşçı göndermiyoruz? İsrail’e tüm dünyadan hatta Türkiye’den bile Gazze ile savaşmak için on binlerce Yahudi gitti… Neden, neden İslam ümmetinden kimse Gazze’ye gidemiyor? Hiç olmaz da ama; göndermezsek bile bir görüntü mü oluşturamayız? Gazze’ye mücahit toplama merkezleri açalım! Hayır, yapamayız… Müslümanlar, Fransa’da ‘nikab’ yasaklanırsa ona karşı ayaklanır, sokakları ateşe çevirir ya da akaryakıta zam gelirse! Ama Gazze’de o nikabı takan kadınları öldürürken sadece seyrederiz ve sosyal medyada Filistin bayrağını paylaşırız! Gazze’ye selam, direnişe devam!