Riyad Makaev/Doğruhaber

Geçtiğimiz günlerde Riyad'da sözde İİT (İslam İşbirliği Teşkilatı) üyesi ülkelerin zirvesi düzenlendi… Gazze'deki katliamın ele alındığı geniş çapta kamuoyuna duyurulan toplantı, beklendiği gibi boş ve anlamsız bir bildirgeyle sona erdi... Bu acıklı toplantının ardından Gazze'nin kanlı kasabı Netanyahu konuştu; bu değersiz açıklamayla yetinmedi ve Riyad'daki toplantıya katılanları herkesin önünde daha da küçük düşürmeye karar verdi…

Alıntı: "Arap liderlere şunu söylüyorum: Çıkarlarınızı korumak istiyorsanız tek bir şey yapmalısınız... Sessiz olun!" Yani Netanyahu sözde “Müslüman” ülke yöneticilerine sessizce oturmalarını ve horlayarak uymayı önerdi… Netanyahu, belirtilenlerin dışındaki herhangi bir hareketin cezalandırılacağı konusunda uyardı… İİT üyesi ülkelerden bir açıklama beklenirken, rutin olarak genel bilgi gürültüsüne hiçbir görünür sonuç olmadan "dünya 5’ten büyüktür" açıklamaları sokan Erdoğan dışında “Müslüman” ülkelerden yanıt - ölümcül bir sessizlik... Yaşanan hadiselerin karşısında söyleyecek kelimeler bulmaya zorlanıyorum… Gazze savaşı ümmetin ne kadar aciz bir durumda olduğunu göstermiştir… Bugün Batılı liderlerin tüm insani değerlerini yitirdiğini haykırırken gördüm ki Müslüman ülkelerin liderlerinde ne insani ne de İslami hiçbir değer ve bilinç kalmamıştır… Yarın bu çatışmalar başka Müslüman ülkeye oradan başka ülkeye sıçrar ise kimsenin umurunda olmayacağını görmüş olduk. Ne acı verici bir durum… Dünyadaki her ordu, halkını düşmanlardan korumak amacıyla kurulmuştur ve vardır. Fakat Müslüman ülkelerin orduları, yalnızca düşmanların çıkarlarını Müslümanlara karşı korumak için vardır. Bu tarihimizin en ironik durumlarından biridir! Bu tür ordular iki amaca hizmet eder: Kralı veya cumhurbaşkanını ve onlarla bağlantılı olanları korumak ve ümmetin düşmanları olan Siyonistler ve Haçlıların çıkarlarını korumak… Bu sözde Müslüman ülkelerin orduları, Hilafeti ve İslam kanunlarını yeniden tesis etmeye yönelik her türlü girişimi engelliyor. Hatta Cezayir ve en son Mısır örneğinde olduğu gibi barışçıl yollarla iktidara gelmeye çalışanların bile karşısında duruyorlar… Yani bu orduların varlığıyla yeniden İslam birliği olamaz… İçimizdeki Siyonistler işimizi bozuyor… Anladım ki Gazze’de HAMAS sadece İsrail terör örgütü ile değil tüm bu sözde İslam liderleriyle de savaşmaktadır… Gazze’de akıtılan kana göz yuman herkes bu katliama ortaktır… Bu katliama sessiz kalan, umursamayan, benim işim değil diyen, bu işin arkasında başka bir iş var deyip kenara çekilen de insanlıktan yoksun biridir…

Bu işi Sünni ve Şii meselesine dönüştürmek isteyenler, HAMAS’ı bir terör örgütü olarak lanse etmek isteyen, her türlü bahane uydurarak ve icat ederek Türkiye’yi de durdurmaya çalışan siyasetçiler ve bürokratlar da Siyonistlerin hizmetçileridir… Biz burada sıcak çay yudumlayarak yorumlar yaparken Gazze’de çocuk katledilmektedir… Çeçenistan’da, Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de, Sudan’da ve Myanmar’da çocuklar katledilirken sessiz kaldık… Bu Siyonistlerin planı sadece Gazze değil, bunların projelerinin arasında Türkiye de bulunmaktadır… Ne kadar daha sessiz kalacağız ve yaşananları uzaktan dua edip seyredeceğiz? Bu savaş 7 Ekim’de başladığını düşünenler yanılmıştır… Bu savaş 1922’de başlayan bir savaştır ve durmadan bugüne kadar gelen bir savaştır… Buna şimdi zamanında müdahale etmez isek yarın sınırımıza kadar gelince çok geç olacaktır… İsrail’in derdi HAMAS ve Gazze değil, bölgede büyüyen Türkiye’dir… Tüm kuralları ve kanunları unutun, bu katillerin gözü kararmış… Biz yok oluncaya ya da köle oluncaya kadar rahat durmayacaklardır… Gazze’ye selam, direnişe devam!