Kutsallarımıza hakaret etmeye devam ediyorlar… Sadece Kur’an'a değil aile müessesini de tehdit ediyorlar… Mutfağımıza girip buzdolabına baktığımızda ne yediğimizin farkında değiliz… Batılı şirketlerin ürünleri ve ev aletleri evimizde vazgeçilmez oldu… Ukrayna'ya saldırısından sonra Rusya'ya karşı başlatılan ekonomik yaptırımlardan sonra Rus marketleri boşaldı… Rusya'da ev aletlerinden, medikal ürünlerden, ilaç ve gıda ve Fast Food ürünlerden tutun, ağır sanayisine kadar Batı ürünleri kullanıyordu… Batı birlik olup Rusya'ya karşı bir boykot uygulamaya başladı… Rusya'yı Ukrayna'dan vazgeçirmeye zorluyorlar… Rusya tüm bu yaptırımlara karşı direnmektedir… Rusya mı yoksa Ukrayna mı haklı bilmem ama Batı'nın birlik olması saygıya değer… Rusya'nın Batı ürünlerinden vazgeçip kendi milli ürünlerine dönüş politikasını başlatması da saygıya değer… İslam ümmeti olarak böyle birlik anlayışıyla bir eylemi bizler ne zaman gerçekleştireceğiz? Ne zaman tüketiciden çıkıp üretici olacağız… Ne söylersek söyleyelim bugün Batı ürünleri olmadan bir gün bile dayanmamız mümkün değil… Büyük Şehir Hastanelerini inşa ediyoruz peki, içindeki tıbbı cihazlar ve medikal ürünleri kim üretiyor… Kullandığımız ilaçları kim üretiyor… Çoğu gıda üreten şirketlerin sahipleri bile Batılı şirketler… Batı ve Çin pazarımızı istila etmiş durumdadır…
Kutsallarımıza ve bize hakaret edip duruyorlar… Bizi ciddiye alan yok… Bir ayranımız var galiba ama ondan da şüphelenmeye başladım… Bir düşünün, kutsal Kitabımızı Kur’an-ı Kerim'i bastığımız matbaa makinesi bile bizim değil… Söylenecek söz bulamıyorum… Güçsüzüz… İsveç'e ve Danimarka'ya bile söz geçiremiyoruz… Haber sitelerine baktığımızda Türkiye dünya oyuncusu haline gelmiş, oyun oynayan değil oyun kurucusu diyorlar… Peki, o halde neden İsveç'e ve Danimarka'ya ve onları hiçbir ikaz etmeden destekleyen tüm Batı'ya bir oyun kurmuyoruz… Lafımız sadece Ermenistan'a mı yetiyor?
Genel seçimler bitti, yerel seçimlere giriyoruz… Ne diyeceğiz samimi Müslümanlara? Bizim duygularımızla oynayanlara karşı bu siyasetçiler neler yaptılar? Hangi Büyükelçi Dışişlerine çağırıldı ve hangi ülke Türkiye'den özür diledi… Bu işlerin öyle olması gerekmiyor mu? Neden hep Sivil Toplum Örgütleri bunları yapmak zorunda? Neden Diyanet İşleri Başkanlığı Cuma hutbesinde bu konuyu gündeme getirmiyor… Neden Diyanet İşleri Başkanı Batılı dini liderlerle görüşmüyor… İnanın Arap ülkelerindeki Şeyhler ve Müftüler bu konuda hiçbir şey yapamaz… Yapacak konumda bile değiller… Bu konu çok ciddi bir konu… Anlatmak çok zaman alır ama gidişatın sonunu şimdiden görebiliyorum… Bu ülkelerde her hafta sadece bizi kızdırmak için Kur’an yakılmıyor… Bunun arkasında başka bir şey var… Ukrayna-Rusya savaşıyla gündemden düşen 'İslami terör' konusunun yeniden gündeme getirilmesi için provalar yaptıklarını düşünüyorum… Bu pervasızca eylemleri tazeyken durduramaz isek bunun faturası İslam ümmetine çok ağır çıkacaktır… Mitingler yaptık, sloganlar attık… Tamam… Şimdi ne yapacağız, ikinci adımımız ne olacak merak ediyorum… Batı ürünlerini boykot mu edeceğiz, İsveç ve Danimarka'nın konsoloslukları önünde Kutsal Kitabımızı yakan ve hakaret eden bu mankurtlara karşı bir yaptırım oluncaya kadar nöbette mi duracağız bilmem ama bu işin peşini bırakmamak gerektiğini düşünüyorum… Bu mankurtlar sadece bir başlangıç, bu eylemlerini tüm Avrupa ülkelerine taşıyacaklarından eminim… Allah yar ve yardımcımız olsun!