İsveç ve Danimarka'ya mesaj gönderdik… Şimdi sahip çıktığımız kitaba sarılma zamanıdır. Sadece lafta kalmasın icraata geçirelim… Bu aşkı sadece meydanda değil, hayatımızın her köşesinde gösterelim ki ciddiyetimizi görsünler… Sadece Müslüman değil, Mümin olalım… Öncelikle birlik ve beraberlik sağlayalım… Aramızdaki fitneyi ve çekememezliği kaldıralım… Gerçek kardeş olalım… Sevmek onun isteklerini yerine getirmek ile gerçekleşebilir… Kudüs için yapılan mitinglere benzemesin, Suriye için, Mısır için yapılan mitinglere benzemesin… Genelde bir miting yaptığımızda arkasından yavaş yavaş o işi bırakma gibi alışkanlığımız var… Meydanlara gidip deşarj oluyoruz tekrar şarj alana kadar yıllar geçiyor… Böyle olacak demiyorum ama hep öyle yaptık ve bugünkü olayları o yüzden yaşıyoruz…

Kur’an demek insanoğluna gönderilmiş Allah'ın son mesajı demektir… Ona sahip çıkmak ne güzel bir davranıştır. Fakat tam sahip çıkalım… Kur’an'ın dediği gibi, 'Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?' (Saff Suresi 2. Ayet). Bu ayette hitap olunanlardan olmayalım… Şimdi meydanlarda söylediklerimizi yerine getirelim… Önce kendi ülkemizde Kitabımızı yasal olarak koruma altına alalım… Hiçbir ifade özgürlüğü milyarlarca insanın inandığı Kitaba hakaret etme hakkı tanımamalı… Aramızda Kitabımıza ve dinimize ve Hz. Peygamberimize hakaret edenler yok mu? Önce onları susturalım… Kimse onların inandıklarına hakaret etmiyor… Benim inandığım şeylere de hiç kimsenin hakaret etme hakkı yoktur…

İkincisi olarak ülkemizde bulunan diğer din mensuplarının liderleri de çıkıp bu konuda açıklama yapsınlar… Neden susuyorlar… Türkiye'de her hangi bir Batı ülkesinin konsolosluğun önünde İncil'i yakan oldu mu ya da Tevrat'a hakaret eden? Amerikan'ın Irak'taki katliamı yüzünden Kilise'deki cemaati tarayan oldu mu? Fransa'nın Afrika'daki zulmü için İncil'e saldıran, hakaret eden oldu mu? Olmadı ve olmayacaktır… Suç, İncil’in veya Tevrat'ın ya da Kur’an'ın değil, bir suç var ise onu yanlış yorumlayan insandadır… Mısır'ı fetheden Müslümanlar piramitleri yıkmadı. Şam'ı fetheden Müslümanlar eski mabetlerini yıkmadı…  Filistin'i fethedenler neyi yıktı? İncil'i mi, Tevrat'ı mı yaktılar? Hayır asla…

Hep Müslümanlar mı hoşgörülü olmak zorundalar? Neden Batı bizim gösterdiğimiz hassasiyeti bize karşı göstermiyor… Neden bir Batılı turist ülkemize gelirken rahatlıkla boynunda haçla geliyor da Batı ülkelerine giden bir Müslüman çantada Kur’an olunca tedirgin oluyor? Neden özgürlüklerin diyarı olarak tanıtılan Batı'da İslam ve Müslümanlar ikinci sınıf vatandaş olarak görünüyor? Bu olumsuzlukları daha çok sayabiliriz… Batı'nın İslam düşmanlığı biliniyor… Fakat balon fazla şişirildi patlamasından gerçekten korkuyorum… Bu dünya hepimize yeter de artar da… Neden devamlı kavga dövüş peşindeler anlamış değilim… Şunu söyleyelim ve toparlayalım… Batı bu tür eylemlere devam edecektir, alışkanlık mı, çıkar mı, tabiatı mı bilmem ama biz kitabımıza ve dinimize gerçek anlamıyla sahip çıkmaz isek bu eylemler devam edecektir… Bizim ciddi olduğumuzu göstermemiz gerekiyor… Ciddi olduğumuzu ise bilimde, teknolojide, ekonomide, birlik ve beraberliğimizde göstermek zorundayız… Kuru sözler bize yardımcı olmaz… Batı ile imzalanan mutabakatlar, yapılan anlaşmalar hiçbir işe yaramaz eğer biz güçlü olmaz isek… Biz güçlü olamayız Kur’an'ın dediklerini yapmaz isek… İlk emri 'OKU' olan Kitabımız var… Gerçek anlamıyla sahip çıkalım mı ona, ne dersiniz?