Gerçek bir tehlikenin veya tehlike düşüncesinin uyandırdığı endişe duygusuna korku denir. Korku yaşamımızın bir parçasıdır. Yaşamın devamlılığı için var olması gereken bir duygudur. Doğumdan ölüme kadar hayatın akışı içerisinde her insan korkuyu deneyimler. Hemen her çocuk da, gelişiminin bir noktasında, belirgin bir nesne ya da duruma karşı tepki geliştirebilir ve korku duygusunu çok yoğun yaşayabilir. Bunun sebebi, dünyaya geldiği andan itibaren çevreyi tanımak adına yepyeni deneyimler yaşaması ve bazılarında kendini tehdit altında hissetmesiyle bir tepki göstermesidir.

Çocuğun gelişimi devam ettikçe korktuğu durum ve nesnelerde, bulunduğu yaşa göre değişkenlik gösterir. Çocuklar 3-4 yaşına kadar yüksek ses, hızlı hareketler, yabancılar ve özellikle anne-babadan ayrılmaya dair korkular yaşarken; 4-6 yaş arası, daha çok karanlık, canavarlar, gece duydukları garip sesler ve köpek gibi hayvanlara dair korkular geliştiriyorlar. Çocukların korkularını önemsememek, ayıplamak veya korkularıyla alay etmek gibi davranışlar korkuların artmasına neden olur. Çocuk bu sefer küçük düşme, aşağılanma kaygısıyla, korkusunu ifade edemeyecek, destek alamayacak ve bu durumlarda çaresizliği artıracaktır.

Korkuların oluşumuna baktığımızda ekserisi anne babanın yanlış tutumunun sonucu oluştuğunu görmekteyiz Örneğin çocuğu her yaramazlık yaptığında “Seni doktora götüreceğim, iğne yapacak” diye korkuttuktan sonra, çocuğun doktor korkusu geliştirmesi.Aynı şekilde yaramazlık yaparsan seni köpeklere veririm, sokakta elimi tutmazsan seni dilenciler alır, gibi tehditlerin çocuklarda yeni korkular oluşturması gibi.

 Dış dünyanın korkutucu ve zarar verici olduğu mesajı sıklıkla yinelenen çocuk, ilişki kurduğu her nesne, olay ve kişiye korku ile yaklaşmayı öğrenecektir. Bir babanın bana anlattığını aynen yazıyorum.

“Çocuğum ile berberdeyiz ve ben tıraş oluyorum. O arada çocuğuma köşe başındaki fırından iki ekmek alıp getirmesini söyledim. Oğlumun verdiği cevap: Baba ya beni kaçırırsalar ne yapacağım? olmuştu.” Baba hayrette kaldığını beyan etti. (Çocuk 5.sınıfta) durumu incelediğimizde evde sürekli dış dünyanın korkutuculuğu üzerine yapılan sohbetler çocuğu bir süre sonra sosyal hayattan koparan pısırıkve içe kapanık bir çocuk haline getirir.

Anne babaya öneriler

*Aileler çocukların korkularını yok saymamalı, asla küçümsememeli ve korkularıyla alay etmemelidirler.

Çocuğunuzun korkusuna saygı gösterin. Çocuk korkuyorum diyorsa korkuyordur. Ne var canım bunda gibi geçiştirici cümleler söylerseniz çocuğunuzun kaygılarını daha da arttırmış olursunuz. Onunla ve korkularıyla yüzleşin yardımcı olmaya çalışın.

*Çocuğa güvenli ve istikrarlı bir ortam oluşturun evde belirsizlik ve tutarsızlık olması çocuğun korkularını artırır.

*Çocukta korkunun devamlılığını ve olumsuz etkilerini önlemek için korkunun nedenleri araştırılmalı ve bu nedenler ortadan kaldırılmalıdır.

*Korkuları olan çocuğa sabırlı davranılmalı, korkularını yenmesi için zaman tanınmalıdır.

*Aşırı koruyucu bir tutum sergileyerek çocuk her şeyden korkar hale getirilmemelidir.

*Çocuğa “Aman düşersin!”, “Sen tek başına karşıya geçemezsin” “Oraya gitme, karanlık” vb. sözlerle çevrenin tehlikelerle dolu bir yer olduğu duygusu aşılanmamalıdır.

*Fiziksel temasın çocuğun korkusunu kontrol altına almasında yardımcı olacağı unutulmamalıdır.

Sonuç olarak ebeveynlerin çocuklarının yaşadıkları korkuları azaltmak için yapacakları hatalar sonucunda korkuları beslemenin aksine; çocuklarını ciddiye almaları, onlara güven aşılamaları ve onları anladıklarını göstermeleri gerekiyor.

Vesselam..