Eşinin iki taneden fazla çocuk istemediğini söyleyen beyefendi okuyucumuz, utanarak yazdığını ifade ettiği sorusunda şöyle diyor:
“Sekiz yıldır evliyiz. Maddi durumumuz da Allah`a şükür iyi. İki kızımız var. İkisinin doğumu da gayet sağlıklı oldu. Eşimin bir rahatsızlığı da yok. Bunu yazayım mı diye çok düşündüm.
Dört yıldır eşim, kesinlikle üçüncü bir çocuk istemediğini söylüyor. Ben de o zaman ikinci evliliğimi yaparım diyorum. O da o zaman beni yok bil diyor. Bu meseleyi kimseyle de konuşamıyorum. Annem ha bire dokunduruyor, ben de konuyu değiştiriyorum. Çok keskin kararlar almak da risk gibi geliyor. İşimle kendimi avutup gidiyorum ancak psikolojimin böyle pek iyi olmadığını söyleyebilirim, bu konuda bir yol gösterir misiniz?”
Maddi durumun veya sağlığın konuyla ilişkilendirilmesi çözümün değil sorunun bir parçasıdır bunu evvela söyleyelim, nedenini de zaten cevabın devamında bulacaksınız.
Çok çocuğa sahip olmak tek başına bir fazilet sayılır mı? Bu soruyu şu hadis-i şerifin ışığında okuyalım: "Evleniniz, çoğalınız, çünkü ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim." (Beyhakî, 7/81)
Burada ince bir nokta var: Gaye, Peygamber Efendimiz`in(sav) iftihar edeceği bir çoğalmadır. Yoksa bugün dünyada nice gayrimüslim milletler vardır ki, çok kalabalık nüfusları vardır.
Mevzu, aslında, ideal sahibi olma, büyük düşünme, kendi geleceğini değil, milletinin, neslinin geleceğini dert edinme ile alakalıdır.
‘On çocuk olunca ne olacak` diye konuşan bir dilin altındaki bakla, bir çoğu için maalesef yalnız kendi nefsi arzularına odaklanmaktan başka bir şey değildir.
Bugün bir çok ülke, geleceklerini bu açıdan tehdit altında gördüklerinden doğan her çocuk için ciddi teşvik politikaları uygulamaktadır.
Yapılan araştırmalarda Türkiye`de 2023 yılında ailelerin yüzde 74`ünün çekirdek aileden oluşacağı tahmin edilmektedir.
Nüfus Planlaması ile ekonomi arasında bağ kuran geçmişin sakat anlayışını, Müslüman halklar üzerinde toplum mühendisliği yapan emperyal güçlerden ayrı düşünmek ne kadar hata ise, az çocuklu ailelerin kafalarının rahat olduğunu sanmak da o kadar büyük bir hatadır.
Mesela bugün maalesef, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı`nın güya bir takım olumsuz örnekleri bahane ederek ve iyi niyet saikiyle küçük yaşta evlilikleri azaltmaya yönelik ciddi projeleri ve çabalarında bile övünülecek nesli çoğaltmak değil azaltmak neticesi vardır.
“Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; onlara ve size biz rızık veririz.”(İsra 31) ayeti de “şeytan sizi fakirlikle korkutur”(Bakara 268) ayeti ile birlikte okunduğunda buradan ‘az çocuk iyi eğitim, rahat geçim` şeklinde bir sonuç çıkarılamayacağı da açıktır.
Efendimiz(sav) yine bir hadis-i şeriflerinde; "Sevimli, doğuma müsait kadınlarla evlenin." (Ebu Davud, Nikah 2; İbn Mace, Nikah 1) buyurmaktadır.
Günümüzde yaşam tarzının çocuk sayısının en belirleyici faktörü olduğu malumdur. Giyim kuşamından, ev dizaynına, mutfağından sokağına, işten okula neredeyse her alanın, her alışkanlığın, her ihtiyacın adeta çekirdek aileyi hedeflediği kapitalist, seküler ve modern(!) bir dünyada, bütün bu bencil iklime karşı, her yönüyle zayıf olan kadından direnç beklemek fazla iyimserliktir.
Burada okuyucumuzun kendisinden ziyade, eşinin doğrudan iletişimde olduğu ve etkilendiği kimselerin telkinleri daha ikna edici olabilir.
Ancak çocuk istemiyor diye kadına ilgisizlik veya kırıcı söz ve tavırların da yanlış olacağını bilmek gerekir.
Kaldı ki, Allah`ın dilediğine mani olabilecek, dilemediğine de sebep olacak hiç kimse yoktur.
Özellikle bu gibi dertlerin tek bir ilacı vardır; sevgi ve alaka.
Siz, eşinize ve çocuklarınıza merhamet, şefkat ve muhabbette cömert olun, gerisini Yaradan`a bırakın, zira ağırlıklarınızı O`na bırakırsanız, her açıdan rahat olursunuz.
Dua bekleriz.