Başbakan Erdoğan`ın birkaç ay önce, Mısır ziyaretinde laiklik tavsiyesi pek kaale alınmamış gözüküyor. Çünkü İsrail savunma bakanı Ehud Barak`ın, “çok, çok rahatsız edici” bulduğu, seçimin ilk turunun sonuçlarına bakılırsa, Müslüman Kardeşler`in Adalet ve Özgürlük partisi, oyların yüzde 36,6 sını, Selefilerin Nur Partisi, oyların yüzde 24,4`ünü topladı. Ilımlı İslamcı Vasat partisi yüzde 4,3`ünü, Laik Mısır Bloku ise oyların yüzde 13, 4`ünü alarak ilk turu sonuncu bitirdi. Sonuçlar sadece, laiklik tavsiyesinin ırgalanmadığını değil aynı zamanda, Türkiye modeli diye parlatılan ılımlı İslamcılığın da es geçildiğini gösteriyor. Erdoğan, Mısır`dan sonra gittiği Amerika`da, Obama`ya, ‘İsterseniz, gelip seçim mitinglerinizden birinde konuşayım!` diye espri(!) yapmıştı. Eminim Obama, “Benim seçim mitinglerimde değil de, keşke şu Mısır`ın seçimlerinde konuşsaydın” diyerek hayıflanıyordur. Acaba Mısırda seçim mitinglerinde laikliği anlatsaydı seçimin sonuçları değişir miydi? Peki laikliği tavsiye edip de sebebini açıklayamamak da, sözle birilerinden özür dileyip, özrün gerektirdiği hiçbir adımı atmamak kadar kolay olacak mıydı bilmem. Şimdi Yahudi düşünce kuruluşları, strateji ve planlama odakları, Mısır seçim sonuçları üzerine yüzlerce şeytanlık üretmekle meşgullerdir.

Tarihin cilvesine bakın ki, Müslüman Kardeşler`in kurucusu olan şehid Hasan el Benna(rh), “Hatıralarım” isimli eserinde, teşkilatın kuruluşunu anlatırken, Türkiye`de yeni kurulan rejimin, laikliği esas alıp Ümmetin İslamdan uzaklaşması tehlikesine kapı araladığını ve Mısır`da ziyaret ettiği alimlere bu endişesini anlatarak yardım istediğini belirtir.

Bugün Mısır`daki, İhvan`ın ve Selefilerin seçim başarısını sadece seçimle sınırlamak için zamane Firavunlarının komploları şüphesiz yakında netleşecektir. İsrail ve hamileri için, Mısır`ın hassas konumu, Tunus veya Türkiye gibi, ılımlı İslamcı deyip sineye çekebilecekleri hükümetleri bile  kabul edecek durumda değilken İhvan- Selefi ittifakının başa gelmesi, laikliği tavsiye edenlerin olmasa bile, laikliği dayatanların aklını başından alacağa benziyor. (akıl da deyimin hatırınaydı..). İran`daki İslam devriminden sonra ikinci bir inkılaba tahammül edemeyeceklerini, Cezayirde İslami Kurtuluş Cephesi FIS`ın ve Filistinde HAMAS`ın seçimleri kazanmalarına rağmen hükümetlerinin engellenmesinde gördük. Arap baharının içerisinde laik yüzlerin de yer alması, batı için “No need to concern”  -endişeye gerek yok- rahatlığı sağlasa da, Mısır`daki seçim sonuçları, rahatlarını ciddi ciddi bozacağa benziyor.

Tamamen menfaat üzerine biraraya gelen laik batı demokrasilerinin, köken olarak övünüp şımarttıkları mitolojik Yunan`dan başlayarak geçim derdine düşmelerinin, yakında tekrar birbirlerine çatmalarına  sebep olacağı aşikardır. Yeni bina inşa eden hiç kimse, çöken bir yapının ne demirini, ne çimentosunu ne de plan ve projesini kullanmak istemez. Şimdi sıra Arap kıyamının ikinci raundunda ve bundan sonrası yeni sistemlerin inşa süreci olacak. Faşizmin, Komünizmin, Liberalizmin ve sonuçta Kapitalizmin artıklarına talip olacak kadar işten anlamayan kimseler her yerde olacaktır olmasına da, artık  bırakın eskimeyi sürekli gençleşen Kuran`ın hizmetkarları da batıyı bu kadar açık ve net tanımış olan insanlığın tek ümidi olarak göz doldurmaya çoktan başlamıştır. 

Gazzelinin bedduası acaba ne zaman ve nasıl tutacak diye merak ederken, Gazzeye açılan kapıları kapatan Hüsnü Mübarek`in kısa süre içerisinde nasıl zindana kapatıldığını, ibretle izlemiştik. Şimdi onun suç ortaklarının da inşallah kapılarının kapatılacağını göreceğiz. Halkına otuz yıl boyunca laikliği dayatan devrik Mısır liderinin, laikliğin yerleşmesi uğruna zindanlara kapattığı Müslüman Kardeşler üyesi veya diğer meşreplere mensup Müslümanların da elbet bedduaları, ahları şu gökkubbe altında makes bulacağı zamanı beklemekteydi. Gelişmeler bu yönde ama en güzeli şudur ki: İsrail`in yıkılması için bir kova su dökmekten kaçınanlar, her meydanlara döküldüklerinde ve her kanları döküldüğünde israilin ve bilumum İslam düşmanlarının yıkılmaya başladığını müşahade etmişlerdir, işte asıl başarı budur.