Herkes, kendileri ile bizzat konuşmadan onlar hakkında uzman edası ile ileri geri konuşur ama onlar susardı. Ancak geldiğimiz noktada iş çok farklı bir merhaleye geldi. Artık zamanlaması, dozajı ve geniş analitiği ile Hizbullah cemaatinin yaptığı açıklamalar olayların seyrini ciddi olarak etkiler hale geldi.
Demirtaş`ın “herkes sokağa” çağrısı üzerine, 6 Ekim`de sokak, dükkân bırakmayıp yakan, emir kulu çeteler; camileri, dernekleri, Mushafları da ateşe verip mazlum halkı katletmeye başladığı anda, 7 Ekim günü, Hizbullah cemaati, “Kendileriyle savaşılanlara (Müminlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle,(savaş konusunda) izin verildi.” ayeti ile başlayan açıklamasında; “hiçbir saldırı, zulüm ve haksızlığı kabul etmeyeceğimizi ve buna karşı duracağımızı ilan ediyoruz” demişti.
Bu açıklamadan çok değil, birkaç saat sonra olaylar bıçak gibi kesilmişti. Yine 12 ekimde Hizbullah tarafından yapılan açıklamada kararlılık vurgusu yapılarak şöyle deniyordu: “Müslüman kardeşlerimize bu güne kadar yapılan saldırılara karşılık verildiği gibi bundan sonra da yapılacak saldırılara en azından misli ile karşılık verileceği bilinmelidir.”
Peşpeşe gelen bu açıklamalar adeta Zülkarneyn`in Yecüc ve Me`cüc`e karşı ördüğü sed gibi olmuştu. “Ondan sonra ne seddi aşabildiler, ne de onda bir delik açabildiler.”(Kehf 97)
Ve aradan çok geçmedi, Hdp, ısrarla Hizbullah cemaatini IŞİD ile ilişkilendirmeye, hükümet de, çözüm sürecini, “kürtlerin tek temsilcisi Pkk ve türevleridir” anlamına gelecek bir formülle açmaya çalışınca, 24 Kasım tarihinde, Hizbullah cemaatinden yine çok net ve detaylı bir açıklama geldi. Açıklamada; PKK`yi Kürd halkının, IŞİD`i de İslam`ın temsilcisi olarak kabul etmeyecekleri beyan ediliyor ve yine, “Hizbullah`ın temsil ettiği Müslüman halkın misyonu görmezden gelinerek Hizbullah`a rağmen Kürdistan`da hiç kimsenin, hiçbir plan, proje ve sürecin başarıya ve hayat bulma şansı yoktur. Hizbullah, Müslüman halkımızın çıkarına aykırı veya İslam ve Müslümanların aleyhine olacak tüm planları, şeytani hile ve tuzakları bozacak, etkisiz hale getirecek güç ve imkâna sahiptir.” deniyordu.
IŞİD`in Diyarbakır`da 400 derneği var diyen yalan makinelerinin mumu, bunu işitince birden söndü. Hükümet de bir anda neye uğradığını şaşırdı ve bizzat o gün başbakan olan Erdoğan, “bölgede sadece Hdp yok, başkaları da var, onlarla görüşürüz” açıklaması yaptı, ardından süreçle ilgili kimi yetkililer de muhataplıkla ilgili konuşmaya başladılar. Ve Bülent Arınç, Hüdapar`ı ziyaret ederek, hem Hüdapar`ın haklılığı, hem mazlumiyeti, hem de programının mükemmelliğini içeren çok net mesajlar verdi.
Ve Hizbullah cemaati, uzun süredir devam eden sessizliğini dün yine bozdu. Neden yine çok net ve detaylı bir açıklama yapma gereği duydu? sorusuna geçmeden önce, bölgeyi çok iyi tanımadan tahlil yapanlara sadece bir vakıayı hatırlatmakta fayda var. Kırsalda köylülerin nasıl Pkk kıskacında olduğunu ve devletin buna karşı kılını kıpırdatmadığını herkes çok iyi bilir.
Yalnız şu anda şehirlerde sandık başında görevli olan Hdp`li şahısların, ellerinde listelerle, bizzat kendi sandıklarında oy kullanacak kişilerin ev ve işyerlerini tek tek dolaşıp, ‘Hdp`ye oy vermeyeceğim` diyenlerin isimlerinin önüne işaret bıraktıklarını söylemek sanırım tehdit denildiğinde ne kastedildiğini bir nebze özetlemiş olacaktır.
Sözde iktidar olan Ak partinin de hem Diyarbakır`da seçim bürosunun dahi bulunmadığından hareketle, hem de bölgedeki Ak parti teşkilatlarının da gerek aday belirlemede gerekse arka planda Hdp aleyhine çalıştığını söylemenin çok mümkün olmadığı gerçeğini de bölgedeki herkes yakinen bilmektedir. Dolayısıyla tehditin nasıl ve ne boyutlarda olduğunu Ak partinin sağlıklı teşhis etmesi sözkonusu değildir.
Şimdi Hizbullah cemaatinin son açıklamasındaki kritik mesaja gelelim. Açıklamada, “Herkese çağrıda bulunuyor ve diyoruz ki, özgür iradenizi ve siyasi tercihinizi ortaya koyduğunuz veya koyacağınız için size yapılacak baskı, tehdit ve sindirmeleri Hizbullah Cemaatine iletin. Allah`ın izniyle güç ve imkânları nisbetinde Hizbullah Cemaati size yardım edecek, sizi zalim ve despotlara ezdirmeyecektir” deniyor.
Evet bu açıklama büyük bir irade beyanıdır. Çünkü tehdit ve sindirmeye muhatap olan kitle, milyonları bulmaktadır. Elbette zalim ve despot diye nitelenenler, bu açıklamayı ısrarla görmezden ve duymazdan gelir gibi yapacaktır ancak son iki hafta içinde dahi, yukardaki ifadeler, dalga dalga deprem etkisi yapacaktır.
Ancak asıl açıklamalar, seçimden sonra gelecek gibi gözüküyor. Çünkü Kandil`dekilerin de dediği gibi din düşmanı zalim ve despotların asıl tehdidi, seçimlerden sonra olacaktır.