Hangi partinin az çok ne kadar oy alacağının belli olduğu bir seçimde en önemli merhale belki de, adayların belirlenmesi idi ve bu kritik aşama geçildi. Hdp`nin barajı aşması için adaylarını sağcı, solcu ve İslamcı gibi çok geniş bir yelpazeden seçeceği düşünülüyordu. Ancak öyle olmadı.

Şimdi Hdp`nin barajı aşması için üç şey gerekli. Bir; silah ve tehdit. İki; aşiret reisleri ve şeyhler. Üç; alevi oyları. Silahla oy alana beddua ettiklerine göre dördüncü bir gereklilik de yalandır. Şeyhlerin bölgedeki nüfuzu belli iken onlardan öyle çok da aday gösterilmemesi bir yana, en çok ihtiyaç duyulan alevi oylarındaki belirsizlik, Hdp`nin başka hedeflere oynadığının da bir göstergesidir.

Diyarbakır ve Urfa`da yapımı süren birkaç inşaatın, meclis binası olarak işaret edilmesi, Ağrı`da sergilenen dağ senaryosu, Nevruzdaki açıklamaların basitliği ve içinin boş oluşu gibi bir takım belirtiler, barajın aşılmaması halinde belirlenen alternatif çözümün(!) birkaç ipucu sayılabilir.

Şu anda gittikleri her yerde seçim propagandasında söyledikleri gibi barajın aşılmama ihtimalini bir yıl öncesinden hesap ederek, bu seçimlerde halka verilecek gözdağı için 6-7 ekim olaylarını planladıklarını ve bundan da devletin haberi olduğunu o nedenle de olaylara müdahale etmedikleri gerçeğini de bir tarafa not edelim.

Hem yakıp yıkacaksınız, hem de bunun üzerinden propaganda yaparak halkı tehdit edeceksiniz, hem de böyle yapanlara beddua edeceksiniz. İnsi şeytan tabirini anlamayanlar için ne kolay örnek. Eh öyleyse barajı aşarlar diyorsunuz, haklısınız.

Yalan dolanda, talanda, zulüm ve tehditte, ahlaki rezaletlerde sınır tanımayanların elinde silah, sermaye ve medya varsa, arkalarında yerli yabancı ağababaları varsa zaten baraj filan bırakmamışlar ki, bir de seçim barajından dem vurulsun. Hem nasıl olsa belediyelerde örnekleri görüldüğü gibi hizmeti değil kandili, liyakati değil partiyi tercih eden kandırılıp aldatılmış kalabalıklar da az olmadığına göre baraj aşılmasa da kazma kürek yıkmaya koşacak çok kişi var. 

Öte yandan Ergenekon ve Balyoz mahkumlarına iade-i itibarda bulunarak orduyu neredeyse tamamen kontrolü altında tutmanın getirdiği rahatlıkla yine güvenlikçi söylemi kullanmaya başlayan iktidar partisinin Hdp`nin barajı aşamama ihtimalini ve bundan sonra geliştirecekleri yöntemler hakkında çok endişeli olmadığı da görülüyor.

Suriye`nin Rojava bölgesinde, PYD`nin olduğu kadar MİT`in de bu arada yerleştiğini, yine Türkiye`siz bir Kürdistan`ın çok geleceğinin olmadığı fikrinin bölgede zihinlere kazıldığını da düşünürsek, ABD ve batılı ülkelerin desteği olmadan seçim sonrası Hdp`nin kuracağı meclisin çok bir işlevinin olmayacağı da açıktır.

Günden güne silah ve eleman gücünü takviye etmekle kalmayıp, gelecekte kurguladığı bir takım planları için kullanmak üzere Şengal ve Kobani göçmenlerini zorla elinde tutan PKK`nin, seçim sonrası, ‘isteklerim yerine gelmedi` deyip çözüm sürecini filan çöpe atacağınI da tahmin etmek zor değil.

Bu arada başkanlık sistemini bu seçimlerin neredeyse olmazsa olmaz gayesi olarak düşünen Erdoğan`ın, Hdp, barajı aşarsa onların vekillerinin desteğini alacağını beklemesi bir hayaldir. Ancak barajı aşamadıkları takdirde de, Hdp-PKK cenahının birtakım gerilim politikalarına karşı müstakbel hükümetin, bölgedeki yerel yönetimlere geniş yetkiler verecek bir takım düzenlemeleri vadederek sakinleştirmeye çalışacaklarını da şimdiden söyleyebiliriz.

Elhasıl, her seçimde huzursuzluktan başka bir netice görmemiş bir halk, şimdi de ateş gibi bir Hazirana doğru gidiyor. Ama bu halkın artık bir sevdası var. Bu sevda bugün tohum olmaktan öte nice yerde ekilmiş ve çoktan filizini vermiştir ve göreceksiniz kısa süre içinde meyvelerini verecektir.

“Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va`d etmiştir.”(Fetih 29)