Katliam başladıktan bugüne neredeyse üç hafta oluyor ama henüz durmuş değil. İlk hafta hükümet yetkililerinin sessiz ve umursamaz tavrı devam ederken şehidlerin isimlerini anmaya başladıklarını duyuyoruz. Ancak bunun özellikle Gezi olayları ve orada ölen bir iki kişi üzerinden yine hükümetin lehine bir kıyaslama ile yürütüldüğü de görülüyor. Maalesef İçişleri Bakanı`nın bir talimatıyla müdahale edilseydi bu derece katletme, yakıp yıkma, yağmalayıp talan etme olmayacaktı. 

Yasin ve arkadaşları katledilirken kılını kıpırdatmadan izleyen Hükümet yetkililerinin olaydan bir hafta sonra, “Berkin için ortalığı ayağa kaldıranlar, Yasin için neredesiniz?” şeklindeki güzellemeleri öyle çok da samimi gelmiyor. Bırakın olayda ihmali ve apaçık kusuru bulunan vali ve emniyet yetkilileri hakkında işlem yapmayı, işlenen vahşi cinayetler ve mesela Şehid Cengiz`in katledilmesi hakkında dahi soruşturma başlatmayan bu hükümetin bizzat kendisi iken, ikide bir Yasin deyip muhalefete seslenmeleri nasıl inandırıcı olabilir ki? 

Devletin kirli politikalarının menfi sonuçlarını ve kendi günahlarının hepsini paralel dedikleri yapı üzerine atarak tertemiz olduklarını iddia etme numarası da böylece tutmamış oluyor. Çünkü devlet kurumları emirle hareket eder. Emniyet çağrıldığı halde gitmiyorsa, gitmeyin denildiği içindir. Valinin umurunda değilse, karışma denildiği içindir. Çözüm süreci başlamadan önce, ismi Hizbullah Cemaati ile birlikte anılan dernek ve gönüllülerine yapılan saldırılara zaten sessiz kalıyordunuz. Dolayısıyla çözüm süreci hatırına devlet orada yoktu, mazeretiniz de boş. Kaldı ki Yasin, Valinin oğlu olsaydı, yine çözüm süreci ayağından dem vuracak mıydınız?  

Bunları yazarken, Hizbullah Cemaati ile şöyle ya da böyle alakalıdır diye yüz bin insanı karakolla tanıştırmış ve binlercesini camide ders verdi diye zindanlara doldurmuş ve dernek faaliyetlerini de terör faaliyeti sayıp türlü türlü engeller çıkarmış bir laik, Kemalist rejimden medet umduğumuz anlaşılmasın. Bir yıldır neredeyse her hafta, hükümetin bu tavrının, “ben yokum, asayişinizi kendiniz sağlayın, kimin gücü kime yeterse, kim nerde nasıl hâkimiyet kurup istediğinin malını ve canını alıyorsa alsın” anlamına geldiğini yazıp söylüyoruz ama vebal üstüne vebal yüklenmeye devam ediyorlar.

Ancak gözü önünde işlenen ve günler süren yıkım ve katliamı önce hiç karışmadan izleyen ve ardından da çıkıp karşı tarafı suçlayıp hamaset nutukları atan hükümetin Şehid Yasin`e gitgide biraz daha sahip çıkıyor oluşu, kusura bakılmasın ama o şehidler üzerinden kendilerine siyasi menfaat temini gibi yorumlanıyor. Öyle olmasa çıkar derler ki, bölgede böyle Yasinler yetiştiren bir hareket var ve biz bölge insanı ile ilgili ne adım atılacaksa onları da önemsiyoruz, onları sadece kurban eti dağıtanlar olarak değil aynı zamanda çözümün ciddi bir parçası olarak görüyoruz. 

Gerçekten Yasin konusunda samimi olsalar, Yasin`in gönüllü hizmet ettiği derneklerden ve faaliyetlerinden de bahsederlerdi. HÜDA PAR denildiği zaman sadece ‘PKK ile araları şöyleydi` filan şeklinde magazin şovlara meze yapar gibi değerlendirmek yerine bölgede ve Türkiye`deki gerçekliğinden de bahsederlerdi. 

Şehidlerimiz tüm ümmetin değeridir, kolay yetişmemişlerdir. O şehidler üzerinde sizin gözde amir/ memurlarınız tarafından şehid edilen Rehberlerin ve şu anda bir zindandan diğerine yıllarca sürüp durduğunuz fedakâr Müslümanların emeği ve himmeti vardır. 

O şehidlerin Turan gibi ya bizzat kendisi, ya da en yakın akrabaları devletiniz ve hükümetiniz tarafından daha yakın zamanda kurbanın etini, derisini dağıtma ve toplama gibi suçlarla(!) yıllarca ceza almışlardır. 

Evet, olaydan neredeyse bir hafta geç de olsa, Yasin`i telaffuz etmenizi değerli buluyoruz ama lütfen samimi olun. Yasin`e üzülüyorsanız, katillerinin eline taş ve silah verip de hadi şöyle öldürün demeyiniz, gölge etmeyiniz. 

Şu iğrenç laik Kemalist devlet gururunu, kibrini kırınız ve -dolaylı da olsa- deyiniz ki, Şehid Yasinler gibi mükemmel gençler yetiştiren Hizbullah Cemaatine şimdiye kadar yapılanlar hataydı, özür diliyoruz, onları da artık görecek ve duyacağız, katledilmelerini, yakılıp yıkılmalarını seyretmeyeceğiz. 

Azıcık inandırıcı ve samimi olmak o kadar mı zor?