Mesela Mavi Marmara şehidleri, gazileri ve bunların aileleri, yakınları. Stratejiye, konjöktüre, siyasete ve sözde milli menfaatlere kurban edilen gönlü yaralı Gazze sevdalıları.
Mesela Başbağlar. Onsekiz yıldır yok koalisyondu, yok solcu idarecilerdi, yok İslama kinli, kimi ordu ve yargı güçleriydi, yok derin devletti, yok ergenekondu, yok tikkoydu, yok pkk`ydi . Adı şanı her ne ise, katilleri herkesin bildiği adreslerinden alıp cezalandırmak için, yani sekiz yıldır Başbağlar`ın ahını dindirmek için ne yaptınız? Hala yakılmış evlerin tüten dumanlarıyla kor gibi yanan delik deşik kalplerin sızısı silinmedi. Bu yürek yangınını söndürmek için hangi adımı attınız? Eminim Başbağların ağlayan vicdanı, umudunu bir daha ısıttı ve “bidaha” dedi. Hayır, generallerin ve Haberal gibilerinin, itibar kaybı, Başbağlardaki otuzüç masumun tırnağının bile karşılığı değildir. Hem adı, Başbağlar katliamında geçtiği halde bırakın yakalamayı, soruşturmayı bile düşünmediğiniz katiller ortadayken, Allah aşkına ne bu fırıldaklar?
Yemininiz sizin olsun, Atatürk`ün ilke, inkılap, oturup kalkması, yeyip içmesi vs. ne adına diyecekseniz deyin. Ama onsekiz yıldır çaldıkları yüreğimizi bize geri verin. Başbağlardan alıp tapınağınıza kurban ettikleri canların hesabını verin, sorun, soruşturun, ‘işte bunlar` deyin, ‘yakaladık ve hak ettiklerini buldular` deyin.
Hem vekilliğiniz, ihaleleriniz, mazbatanız, safsatanız hepsi sizin olsun. Bize Başbağlarda, eşleri, babaları ve oğulları katledildiğinden beri sürekli ağlayan dulların, yetimlerin ve anaların bomboş kalmış yüreğini geri verin. Yahu bir söz, bir haber, bakın işte bulduk tarzında ufacık bir gayret çok mu zor? Daha kaç dönem, kaç yıl ve yüzde kaçlık oy gerekiyor. Yolların, hastanelerin vs. iyileştirmelerin daha kaç dönem, umutları besleyeceğini zannediyorsunuz.
Meclis başkanı, Cemil Çiçek mi olsun, Nimet Çubukçu mu? Yeni kabinede okyanus ötesinin, İslami kesimlere şahin, israili kesimlere güvercin çiçeği burnunda kaç vekili olsun?
YSK ile önce paslaşıp, sonra da kırmızı kartla saha dışında kalanların, derinlerde kurdukları oyunun sözde bozularak getireceği kazançlar bir yana, Aponun resmi, tescilli, mazbatalı bir “serok” olması için, oyuna ara seçimle mi devam edilsin, yoksa hepsinin ortak düşmanı olan İslamcıların da(!) özgür kalması gibi çok büyük bir hayati tehlikeye(!) kapı mı açılsın?
Anayasa değişikliği ne kadar gerçekçi olsun? Hani kutlu doğumlara katılan örneğin Diyarbakırdan yaşlı erkek ve kadınlar da dahil, kaç yüzbin kişiye Yargıtayın milyonlarca yıllık cezalar vermesi için yetkileri yeni anayasa ile ne kadar genişletilsin? Polisin bir sabah vakti inzar dergisi, doğruhaber gazetesi, dua yayıncılıktan bir iki kitap ve bir de evin erkeğini almak için yaptığı baskınlarda imzalatacağı belge sayısı artırılsın mı azaltılsın mı? Evet bunun gibi devrim niteliğinde çok önemli değişikler için(!), lutfedilip kamera kaydı yayınlanmayan vekillerle görüşülsün mü yoksa kayıtları mı beklensin?
Planlarınız, projeleriniz, cevaplarınız, ne ise ve ey beklentiyle izlenenler! Ne iseniz, isminiz, cisminiz, dininiz ve diliniz ne ise hepsi sizin olsun. Siyasetiniz sizin olsun. Şerri de hayrı da sizin olsun. Öfkeniz, tepkiniz sizin olsun. Bir tarafta kepenkler, molotoflar ve sokak taşçıları bir tarafta da gaz bombaları ne varsa hepsi sizin olsun. Zerre kadar insaf,vicdan ve adaletiniz varsa mavi Marmarada, Başbağlarda, Yüksekovada aldıkları ve sizden yana kaybolan ümitlerimizi geri verin. Dindirin ahları ve yüreğimizi bize geri verin.